Erişilebilirlik

‘Türkiye’de Çok Rahatsız Edici Gelişmeler Oluyor’


ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu’nda “ABD-Türkiye İlişkilerinde Öncelikler ve Zorluklar” başlıklı bir oturum düzenlendi.

Oturumda söz alan konuşmacılar ve senatörler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın politikalarına ve özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hayata geçirilen uygulamalara sert eleştiriler yöneltti. Senatörler, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alma planlarına da tepkilerini dile getirdi ve bunun Rusya’ya yaptırımların ihlalini de oluşturabileceğini söyledi.

Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Senatör Bob Corker, Türkiye’nin Kore Savaşı’nda Amerika’yla birlikte savaşması ve NATO’ya katılmasından bu yana Amerika’nın güçlü bir müttefiki ve önemli bir ortağı olduğunu ispatladığına ancak ilişkilerin her zaman “ABD’nin arzu ettiği kadar yapıcı olmadığını” dikkati çekti.

“Türkiye’de geçen yılki darbe girişiminden sonra hayata geçirilen baskıcı ortama” işaret eden Corker, bir yıla yakın süredir hapiste tutulan Amerikalı rahip Andrew Brunson dahil “masum” Amerikalılar’ın da bu ortamın kurbanı olduğunu söyledi.

Komisyon Başkanı: “Bırakın yaşamayı Türkiye’yi ziyaret etmek bile bir soru işareti”

Corker, “Onun (Brunson’ın) görmeye devam ettiği kötü muamele, çok şeyi ortaya koyuyor ve bırakın yaşamayı Türkiye’yi ziyaret etmenin bile güvenli olup olmadığı konusunda ciddi sorular uyandırıyor” diye konuştu.

Erdoğan’ın sadece içeride gazetecilere, muhalefet liderlerine ve masum Amerikalılar’a karşı adımlar atmakla kalmadığını, uluslararası boyutta da müttefiklerle ters düştüğünü belirten Corker, Türkiye’nin Rusya’dan NATO sistemleriyle uyumlu olmayan hava savunma sistemi alma planlarını örnek gösterdi.

Corker, “Bu gelişmeler, bizim, bir yandan Türkiye’yle önemli ilişkilerimizi korumak için çalışırken, diğer yandan da ülkelerimiz arasındaki yakın bağları tehdit eden farklılıkları ele almanın yollarını değerlendirmemizi gerekli kılıyor” dedi.

“Türkiye’nin bize karşı değil bizimle birlikte çalışmasına ihtiyacımız var”

Komisyonun en kıdemli Demokrat senatörü Ben Cardin de konuşmasının başında, Türkiye’nin başta terörle mücadele olmak üzere ABD’nin kritik önemde bir ortağı ve NATO müttefiki olduğuna işaret etti.

IŞİD’e karşı savaş, Suriye’de iç savaşın sona erdirilmesi, mülteci akınıyla başa çıkma, İran’a karşı koyma, NATO’yu güçlendirme, Rusya’nın Avrupa’daki eylemleriyle mücadele, ekonomik ortaklık gibi konulara atıfta bulunan Cardin, “Türkiye’nin bize karşı değil bizimle birlikte çalışmasına ihtiyacımız var” ifadesini kullandı.

“Türkiye’de çok rahatsız edici gelişmeler oluyor”

Ancak, son zamanlarda Türkiye’de “çok rahatsız edici” gelişmelerin olduğunu kaydeden Cardin, “Başarısız darbe girişiminden bu yana Türkiye’deki yönetimin çok rahatsız edici adımlar attığını gördük” diyerek, OHAL altında “Türk liderlerin baskıcı uygulamaları ve insan hakları ihlallerini” eleştirdi.

Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra özel mülklere el koyulması, devlet memurlarının görevden alınması, gözaltılar gibi gelişmelere değinen Cardin, Anayasa referandumuna da değindi. Cardin, “Türkiye bir demokrasi ancak Anayasa referandumunu nasıl idare ettiğine baktığınızda, demokratik bir ülkenin standartlarını karşılamadı. Özgür ve adil bir referandum değildi. Kaygılarımız var. Türkiye halkı, demokratik kurumlarını koruyacak liderleri hak ediyor” diye konuştu.

“S-400 alımı yaptırımların ihlali olabilir”

Cardin de Türkiye’nin Rusya S-400 satın alma planına tepki göstererek, bunun da bir diğer “rahatsız edici” gelişme olduğunu söyledi. Demokrat senatör, “Eğer bu satış ilerlerse, öyle görünüyor ki bu, Rusya-İran-Kuzey Kore yaptırımları yasasının 231’inci maddesinin olası ihlalini oluşturur” uyarısında bulundu.

Cardin ayrıca, Trump yönetiminin bir an önce, Afganistan’a atanan Ankara Büyükelçisi John Bass’in yerine atama yapması gerektiğini söyledi.

Corker ve Cardin’in konuşmalarının ardından, oturuma konuşmacı olarak davet edilen Council on Foreign Relations adlı düşünce kuruluşu uzmanı Steen Cook ve Harvard Kennedy Okulu’ndan Amanda Sloat söz aldı.

“Türkiye bir müttefik olabilir ama ortak değil”

Cook, Soğuk Savaş’tan bu yana Türkiye, ABD ve küresel politikadaki değişimlerin Türk-Amerikan ilişkilerinin yeniden değerlendirilmesi ve tanımlanmasını gerekli kıldığını savunarak, “Türkiye bir müttefik olabilir ama ortak değil” ifadesini kullandı.

Avrupa Birliği’yle (AB) müzakerelere başladığından bu yana Türkiye’nin “Avrupa demokrasisinden çok, seçilmiş otokrasiye” benzediği görüşünü dile getiren Cook, Erdoğan’ın muhaliflerini rutin biçimde gözdağı, şiddet ve baskıya maruz bıraktığını dile getirdi.

Türkiye’de “derinleşen otoriterliğin” Amerikalılar’ın savunduğu değer ve idealler açısından da ağır sonuçları olduğunu ve ikili ilişkilerin de zarar gördüğünü belirten Cook, Erdoğan’ın “popülizmi, milliyetçiliği ve otoriterliğinin”, sık sık Amerikan karşıtlığı ve Amerika’nın çıkar ve hedeflerine ters düşen politika tercihlerini doğurduğu değerlendirmesinde bulundu.

“ABD’yi YPG’yle çalışmaya Ankara mecbur bıraktı”

Cook, Türkiye’nin YPG konusundaki tezinin meşru olduğunu söyledi ancak Ankara’nın “IŞİD’e karşı savaşta ABD’yle işbirliği yapmayı başta reddederek, ABD’yi bu grupla birlikte çalışmaya itmede önemli rol oynadığını” savundu.

Türk yetkililer ve medyadaki Amerikan karşıtı atmosfere işaret eden Cook, Amerikalı yetkililerin rahatsızlıklarını özelde dile getirip kamuoyu önündeyse “tatlı dil” kullanma politikasının işe yaramadığı görüşünü dile getirdi.

Cook’tan ‘ABD ne yapmalı?’ konusunda 5 madde

Cook, “Bu bağlamda, ABD, özellikle de Kongre’nin önünde, Türkiye’nin, demokratik olarak gerilemesi, Amerikalılar’a muamelesi ve ABD’nin çıkar ve hedefleriyle bağdaşmayan dış politikasından Washington’ın rahatsızlık duyduğunu farkına varmasını sağlamada bir fırsat var” dedi. Cook bunun nasıl yapılabileceğine ilişkin şu maddeleri sıraladı:

“-Denetim Dairesi’ne ABD-Türkiye ilişkilerinin değeri hakkında bir çalışma yürütmesi için talimat verilmesi,

-Savunma Bakanlığı’ndan İncirlik Hava Üssü’nden ayrılmanın ya da bazı faaliyetlerinin bölgedeki diğer tesislere kaydırılmasının bedelleri ve modellerini araştırması ve bu çalışmanın sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmasının istenmesi,

-Dışişleri Bakanlığı’ndan Türkiye’ye seyahat uyarısını gözden geçirmesinin talip edilmesi,

-Türkiye’nin pahalı, yüksek teknoloji ürünü silahların geliştirilmesi ve satın alımı süreçlerine katılmasına kısıtlamalar getirilmesi,

-Türk yetkililerin (Gülen’in iade süreci ve Rıza Sarraf davası) Amerikan yargı sürecini siyasileştirme çabalarından kaçınması gerektiği yönünde kamuoyu önünde çağrı yapılması.”

“Cadı avına dönüştü”

Cook’tan sonra söz alan, Mayıs 2016’ya kadar Dışişleri Bakanlığı’nda Güney Avrupa ve Doğu Akdeniz dairesi müsteşar yardımcısı olarak görev yapan Amanda Sloat da, Türkiye’nin “karmaşık ve zorlu” bir NATO müttefiki olsa da Amerika açısından stratejik olarak önemli bir ülke olduğunu belirterek, Amerika’nın Türk hükümeti ve halkıyla temas halinde kalmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Sloat da Türk hükümetini demokrasiyi zayıflatan adımlar atmakla eleştirirken, darbe girişiminin şüphelilerini yakalamaya yönelik ilk çabaların sıklıkla tüm siyasi muhaliflere karşı “cadı avı”na dönüştüğünü söyledi.

Bunun da “kırılgan bir devlet aygıtı ve paranoyak bir toplum” yarattığını kaydeden Sloat, terörün tanımının da giderek genişletildiğini, OHAL’in de muhalefet üzerinde “soğuk duş” etkisi yaptığını ve demokratik durumun yakın gelecekte ilerleme göstermesinin pek mümkün görünmediğini belirtti.

“Türkiye’yi terketmemeliyiz”

Tüm bu iç gelişmeler ve Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan zorluklara rağmen, Türkiye’yle ilişkileri önemli çapta kısmanın bir hata olacağı uyarısında bulunan Sloat, “Türkiye’yi Avro-Atlantik camiasında tutma çabalarının sürdürülmesi” gerektiği mesajını verdi.

Sloat, Fethullah Gülen’in iadesinin de yargı konusu olduğunu ancak yetkililerin darbe teşebbüsünün sorumlularını yargı önüne çıkarmaya yardımcı olma yollarını bulma çabasını sürdürmesi gerektiğini kaydetti. Sloat, Amerika’nın ikili ticaret ilişkilerinin geliştirilmesi için uğraşması gerektiğinin de altını çizdi.

Türkiye Amerikalı tutukluları “pazarlık unsuru” olarak mı kullanıyor?

Toplantının soru-cevap bölümünde, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın alma planlarına dair bir senatörün sorusu üzerine Cook, Amerika’nın, Türkiye’ye bu hareketinin sonuçları olacağını net olarak belirtmesi gerektiğini söyledi.

Sloat, Demokrat Senatör Jeff Merkley’nin bir sorusu üzerine, Başkan Trump’ın Türkiye’deki Anayasa referandumundan hemen sonra Erdoğan’ı arayıp tebrik etmesini “talihsiz bir görüşme” olarak niteledi.

Demokrat senatör Chris Coons’un, “Türkiye’de neden bu kadar fazla Amerikan vatandaşının tutuklandığı” sorusu üzerine her iki konuşmacı da, Türkiye’nin bu kişileri “diplomatik tehdit ya da pazarlık unsuru” olarak kullanıyor olabileceği görüşünü dile getirdi. Hatta Cook daha ileri giderek, bu kişilerin “rehine” olarak da adlandırılabileceğini savundu.

Bir başka soru üzerine Sloat, Türkiye’de demokrasiyi savunanları desteklemenin önemli olduğunu ve güvenlik gündeminin insan hakları meselelerini gölgede bırakmaması gerektiğini vurguladı.

XS
SM
MD
LG