Erişilebilirlik

“Türkiye’de Her İki Suriyeli Çocuktan Biri Okula Gitmiyor’’


“Türkiye’de Her İki Suriyeli Çocuktan Biri Okula Gitmiyor’’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:47 0:00

Suriye'de yaşanan iç savaş milyonlarca Suriyeli’nin ülkelerini terkederek ya ülke içinde yer değiştirmesine ya da başka ülkelere göç etmesine neden oldu. Nisan ayında Göç İdaresi Başkanlığı'nın paylaştığı verilere göre, Türkiye'deki kayıtlı Suriyeli sayısı 2 milyon 969 bin 669. Bu sayı Türkiye nüfusunun yüzde 3.72'sini oluşturuyor.

2017-2018 eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte yaklaşık 1 milyon Suriyeli sığınmacı çocuğun da okula başlaması gerekiyor. Ancak uzmanlar, Suriyeli ailelerin karşı karşıya kaldığı maddi zorlukların, tüm çocuklarını okula göndermelerini zorlaştırdığını ve bu yüzden de okula gitme oranının yüzde 60’ta kaldığını belirtiyor. Böylece sadece yaklaşık 550 bin mülteci çocuğun okula gideceği tahmin ediliyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2016 yılında hizmete soktuğu GEM'lerin (Geçici Eğitim Merkezi) bu yıldan başlayarak önümüzdeki birkaç yıl içinde kademeli olarak kapatılacağı açıklandı. Bu nedenle İlkokul 1. sınıfa başlayacak Suriyeli çocukların bu yıldan başlayarak artık Türk devlet okullarında eğitim hayatına devam edeceği belirtiliyor. GEM'lerin tamamen kapatılmasından sonra ilkokul, ortaokul ve lise çağında olan bütün Suriyeli sığınmacıların Türk devlet okullarında eğitime devam etmesi gerekiyor. Bazı uzmanlara göre, Suriyeli çocukların dil sorununu çözmeden devlet okullarında eğitime başlaması, eğitim hayatlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca uzmanlar, devlet okullarının kapasitesinin yeterli olmadığını, öğretmenlerin de Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine entegrasyonu konusunda yeterli donanıma sahip olmadıklarını düşünüyor.

“Öğretmenler de altyapı da hazır değil”

Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde (MiReKoc) göç ve eğitim sosyolojisi üzerine araştırmalar yapan Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çetin Çelik, Suriyeli mülteci çocukların yeni ders yılında karşılaşabilecekleri zorlukları Amerika’nın Sesi'ne anlattı.

GEM'lerin (Geçici Eğitim Merkezi) bu yıldan başlayarak kapatılacağının altını çizen Yrd. Doçent Dr. Çetin Çelik devlet okullarının bu duruma hazır olup olmadığıyla ilgili büyük soru işaretleri bulunduğunu söyledi.

Çelik, ''Burada temel sorun şu; devlet okulları buna hazır mı? İlkokul 1. sınıf öğrencileri anaokul eğitimi olmadığını da hesaba katarsak hiç Türkçe'yle etkileşmeden ilkokula gelecekler. Eğitim müfredatı buna hazır mı? Bu öğrenciler dersleri takip edebilecekler mi? Öğretmen hazırlığımız bunun için yeterli mi? Bunun gibi cevaplanması gereken sorular var. Düşüncem odur ki, bu eğitim öğretim yılına da bir karışıklıkla başlayacağız. Çünkü yapılmak istenen şeyler için pratik altyapı çok uygun görünmüyor'' dedi.

“Suriyeli çocukların entegrasyonu zor olabilir”

Suriyeli çocukların müfredat, eğitim, öğretmen ve içerik açısından yeterince hazırlanmadan devlet okullarına alınmasının entegrasyon açısından bir yarar sağlamayacağının altını çizen Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çetin Çelik sözlerine şöyle devam etti:

''Bu durum, çocuklarda depresyona bağlı olarak, akran zorbalığı, damgalanma, psikolojik sorunlara yol açabilir ve çocukların okuldan uzaklaşmasına sebep olabilir. Dolayısıyla çocukları fiziksel olarak okulda tutma direkt bir entegrasyon anlamına gelmeyecektir.''

Yrd. Doç. Dr. Çetin Çelik, Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine entegrasyonunda en önemli sorunun ailelerin ve çocukların iki ayrı kültürel okul tipine mecbur bırakılmaları olduğunu vurguladı:

''Bir yanda Geçici Eğitim Merkezleri, sadece Suriye müfredatı Suriye tarihi veriyor, diğer yanda ise devlet okulları, sadece Türkiye tarihi ve Türkçe dersleri. Burada anlatmak istediğim şey, iyi bir okul temelli entegrasyon modeli yaratmak için çok kültürlü okullar üretmek, dizayn etmek gerekiyor. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon Suriyeli öğrenci var ve ben bunu birlikte yaşamanın değerlerini ortaya çıkarmak adına bir şans olarak görüyorum.''

“Suriyeli çocuklara eğitim vermek lütuf sayılmamalı”

Eğitim Reformu Girişimi'nden Dr. Aysel Madra da uzun bir süredir mülteci eğitimi üzerine çalışmalar yürüten araştırmacılardan. Dr. Madra, eğitim çağında olan Suriyeliler'in okula gitme oranının her yıl hızlı bir şekilde arttığını, ancak halen olması gereken seviyenin çok altında olduğunu söyledi.

Madra, ''2015 senesinde yüzde 37 olan okullaşma oranı 2016-2017 yılında büyük bir çıkışla yüzde 60 seviyesine geldi. Ama halen neredeyse her iki Suriyeli çocuktan biri okul dışında. Kız çocuklarının erken evlendirilmesi ve erkek çocuklarının çalışmak zorunda kalması sebebiyle özellikle lise seviyesine gelindikçe bu oran çok çok azalıyor. Bu nedenle eğitime erişimi artıracak şartlı nakit yardımları ve taşımalı eğitim sistemleri gibi programlar çok önemli. Bunun yanında, erken yaşta çocukluk eğitimi özellikle mülteci çocuklar için çok önem arz ediyor. Bunun dil öğrenme açısından ve akranlarıyla kaynaşmaları açısından çok büyük önemi olduğunu düşünüyorum'' dedi.

Suriyeli çocukların gelecekte Türkiye'de etkin, başarılı bireyler olabilmeleri için bu çocukların nitelikli eğitime başlamalarının hem kendileri hem de Türkiye için çok önemli olduğunu söyleyen Dr. Aysel Madra, Suriyeli çocuklara eğitim imkanı sağlanmasının önemini vurguladı.

Madra, ''Suriyeli sığınmacı çocuklara eğitim imkanı sağlanırken bir lütuf yapılıyormuş gibi davranılmaması gerekiyor. Bu çocukların kayıp bir nesil olmamaları için bu imkanların sağlanması şart. Türkiye açısından da bakarsanız, bu çocukların iyi eğitim almaları, iyi eğitim olanaklarına sahip olmaları Türkiye'nin kalkınmasını pozitif yönde etkileyecektir'' dedi.

Türkçe öğrenmeleri ne kadar sürüyor?

Özel bir eğitim kurumunda Türkçe öğretmeni olarak çalışan Seda Aynacı da Suriyeli öğrencilerin kendi eğitim sisteminden örnek vererek sınıf içinde nasıl bir eğitimden geçtiklerini ve nelerde zorlandıklarını anlattı.

Aynacı, ''Çocuklar ilk geldiklerinde Türkçeyi bilmedikleri için sıkıntı yaşıyoruz. Biz ilk başta selamlaşma, kendini tanıtma, adını soyadını söyleme ve bunu yazabilme gibi belli kalıp ifadeleri öğretiyoruz. Çünkü dış ortamda herhangi bir sorunla karşılaştıklarında kendilerini daha rahat ifade edebileceklerdir. Daha sonra müfredata uygun şekilde öğretmeye başlıyoruz. Harfleri, heceleri, kelimeleri ve cümle yapıları derken, çocuklar okumaya başlıyorlar. Okuma ve yazmalarında çok zorlanmıyorlar ama konuşmada çok zorluk çekiyorlar. Kendilerini ifade etmeleri 6-7 ayı buluyor'' dedi.

XS
SM
MD
LG