WASHINGTON —
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim konuşmasında kapatma tehdidinde bulunmasından sonra Twitter’ın mahkeme kararıyla kapatılması uluslararası alanda eleştirilere hedef oldu.
‘Demokratik olduğunu iddia eden bir hükümete yakışmaz’
Freedom House (Özgürlük Evi) Başkanı David Kramer, yaptığı yazılı açıklamada, “Demokratik olduğunu iddia eden bir hükümetin Türkiye’nin en önemli iletişim araçlarından birini kapatması, son derece dramatik bir adımdır” dedi. Açıklamada, seçimlere çok az bir süre kala hükümetle ilgili yolsuzluk haberlerin yayılmasının engellenmesinin pervasız bir uygulama olduğu belirtilerek şöyle denildi: “Hükümet derhal Twitter’ı kullanıma açmalı ve başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de özgür ve serbest tartışma ortamına gerek olduğunu tanımalıdır.”
Freedom House’un (Özgürlük Evi) dünyadaki özgürlükleri değerlendiren 2013 raporunda Türkiye, “kısmen özgür” ülkeler kategorisinde yer almıştı.
İnsan Hakları İzleme’ye (HRW) göre Twitter derhal açılmalı
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) Türkiye Raportörü Emma Sirclair-Webb de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart'ta Bursa'da yaptığı seçim mitinginde “Tvitir Mivitir” diye tarif ettiği Twitter’ı, “kökünü kazımakla” tehdit ettiğini hatırlatıyor.
Kapatılma kararını, Türkiye'de ifade özgürlüğüne ve bilgiye erişim hakkına yapılmış esaslı bir darbe olarak niteleyen HRW yetkilisi Webb, bu engellemenin derhal kaldırılmasını istedi. “Bu hareket Türk hükümetinin, ülkenin insan hakları karnesini ciddi anlamda etkileyecek anti-demokratik bir tutum içine girdiğine işaret etmektedir” yorumunda bulunan Emma Sinclair-Webb, daha sonra şu görüşleri dile getiriyor:
“Başbakan Erdoğan'ın bu hareketi, sosyal medyada ardarda dolaşıma sokulan ve siyaseten büyük zarar veren tapeleri sansürlemek için ne kadar ileriye gidebileceğini ortaya koyuyor. Bu tapelerde Başbakan'ın ailesi ve bazı bakanların karıştığı yolsuzlukları, Başbakan'ın medya patronlarına çıkan haberleri sansürlemeleri için yaptığı baskıyı ve danışmanlarından birinin bir gazetecinin tutuklanmasını emretmesi gibi konuları ifşa ediyor. 17 Aralık 2013'te patlak veren ve dört bakanın istifasına yol açan yolsuzluk skandalının ardından bu tür malzemeler @haramzadeler333 ve @bascalan gibi Twitter hesaplarından dolaşıma veriliyor.
Hükümet yolsuzluk iddialarını ve telefon dinlemelerini reddederek, bunların ABD'de yaşayan Fethullah Gülen ve onun yargı ve emniyetteki yandaşlarının karıştığı, başbakanı devirmeyi hedefleyen bir “uluslararası komplo”nun parçası olduğunu öne sürüyor. Komplo veya değil, bir siyasi krizle baş etmek için ifade özgürlüğünü kısıtlamak, Türkiye hükümetinin başvurmaması gereken bir yoldur.”
Gazetecileri Koruma Komitesi’nden de Tepki
Başbakan Erdoğan’ın Bursa konuşmasından ve Twitter’ın kapatılmasından önce bir açıklama yapan Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists) Erdoğan’ın tehdidinden derin kaygı duyulduğunu açıkladı.
Örgütün yazılı açıklamasında, Başbakan Erdoğan’dan, sosyal medyaya yönelik olumsuz tutumundan derhal vazgeçmesi ve bütün bilişim ortamlarının özellikle seçimler öncesi demokratik ve özgür bir şekilde işlemesinin sağlanması istendi.
Açıklamada, “Türk yetkililerinin demokratik bir toplumda özgür basının rolünün önemini kabul etmesi ve medyayı düşman olarak görmekten vazgeçmesi gerekir” denildi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler: 'Bu sansür baskıcı devletlere yakışır'
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Bilginin dolaşımı ve demokratik tartışma ortamı bakımından son derece ağır ve saçma olan bu sansür, dünyanın en baskıcı devletlerine yakışır.”
Kararın, yeni İnternet Yasası’nın özgürlüklere karşı işlediğini açıkça gösterdiğini belirten örgüt, Türk hükümetine Twitter engelini kaldırması, Anayasa’ya ve Türkiye’nin uluslararası taahhütlerine saygısını göstermek için yasal reform yapmaya çağırdı.
‘Demokratik olduğunu iddia eden bir hükümete yakışmaz’
Freedom House (Özgürlük Evi) Başkanı David Kramer, yaptığı yazılı açıklamada, “Demokratik olduğunu iddia eden bir hükümetin Türkiye’nin en önemli iletişim araçlarından birini kapatması, son derece dramatik bir adımdır” dedi. Açıklamada, seçimlere çok az bir süre kala hükümetle ilgili yolsuzluk haberlerin yayılmasının engellenmesinin pervasız bir uygulama olduğu belirtilerek şöyle denildi: “Hükümet derhal Twitter’ı kullanıma açmalı ve başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de özgür ve serbest tartışma ortamına gerek olduğunu tanımalıdır.”
Freedom House’un (Özgürlük Evi) dünyadaki özgürlükleri değerlendiren 2013 raporunda Türkiye, “kısmen özgür” ülkeler kategorisinde yer almıştı.
İnsan Hakları İzleme’ye (HRW) göre Twitter derhal açılmalı
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) Türkiye Raportörü Emma Sirclair-Webb de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Mart'ta Bursa'da yaptığı seçim mitinginde “Tvitir Mivitir” diye tarif ettiği Twitter’ı, “kökünü kazımakla” tehdit ettiğini hatırlatıyor.
Kapatılma kararını, Türkiye'de ifade özgürlüğüne ve bilgiye erişim hakkına yapılmış esaslı bir darbe olarak niteleyen HRW yetkilisi Webb, bu engellemenin derhal kaldırılmasını istedi. “Bu hareket Türk hükümetinin, ülkenin insan hakları karnesini ciddi anlamda etkileyecek anti-demokratik bir tutum içine girdiğine işaret etmektedir” yorumunda bulunan Emma Sinclair-Webb, daha sonra şu görüşleri dile getiriyor:
“Başbakan Erdoğan'ın bu hareketi, sosyal medyada ardarda dolaşıma sokulan ve siyaseten büyük zarar veren tapeleri sansürlemek için ne kadar ileriye gidebileceğini ortaya koyuyor. Bu tapelerde Başbakan'ın ailesi ve bazı bakanların karıştığı yolsuzlukları, Başbakan'ın medya patronlarına çıkan haberleri sansürlemeleri için yaptığı baskıyı ve danışmanlarından birinin bir gazetecinin tutuklanmasını emretmesi gibi konuları ifşa ediyor. 17 Aralık 2013'te patlak veren ve dört bakanın istifasına yol açan yolsuzluk skandalının ardından bu tür malzemeler @haramzadeler333 ve @bascalan gibi Twitter hesaplarından dolaşıma veriliyor.
Hükümet yolsuzluk iddialarını ve telefon dinlemelerini reddederek, bunların ABD'de yaşayan Fethullah Gülen ve onun yargı ve emniyetteki yandaşlarının karıştığı, başbakanı devirmeyi hedefleyen bir “uluslararası komplo”nun parçası olduğunu öne sürüyor. Komplo veya değil, bir siyasi krizle baş etmek için ifade özgürlüğünü kısıtlamak, Türkiye hükümetinin başvurmaması gereken bir yoldur.”
Gazetecileri Koruma Komitesi’nden de Tepki
Başbakan Erdoğan’ın Bursa konuşmasından ve Twitter’ın kapatılmasından önce bir açıklama yapan Gazetecileri Koruma Komitesi (Committee to Protect Journalists) Erdoğan’ın tehdidinden derin kaygı duyulduğunu açıkladı.
Örgütün yazılı açıklamasında, Başbakan Erdoğan’dan, sosyal medyaya yönelik olumsuz tutumundan derhal vazgeçmesi ve bütün bilişim ortamlarının özellikle seçimler öncesi demokratik ve özgür bir şekilde işlemesinin sağlanması istendi.
Açıklamada, “Türk yetkililerinin demokratik bir toplumda özgür basının rolünün önemini kabul etmesi ve medyayı düşman olarak görmekten vazgeçmesi gerekir” denildi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler: 'Bu sansür baskıcı devletlere yakışır'
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü Genel Sekreteri Christophe Deloire, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Bilginin dolaşımı ve demokratik tartışma ortamı bakımından son derece ağır ve saçma olan bu sansür, dünyanın en baskıcı devletlerine yakışır.”
Kararın, yeni İnternet Yasası’nın özgürlüklere karşı işlediğini açıkça gösterdiğini belirten örgüt, Türk hükümetine Twitter engelini kaldırması, Anayasa’ya ve Türkiye’nin uluslararası taahhütlerine saygısını göstermek için yasal reform yapmaya çağırdı.