WASHINGTON —
Kıbrıs’ta barış sürecinde durma noktasına gelen görüşmeler, geçtiğimiz haftalarda yeniden başladı ve son yaşanan gelişmelerle birlikte uzun zamandır cılız kalan “çözüm” umudunu canlandırdı. Kıbrıs’ta Türk ve Rum taraflar, “hızlandırılmış” bir yöntemle çözüm arayışını sürdürüyor olacaklar. Bu arada, müzakere sürecinde yeni bir aşama da garantör ülkeler olan Türkiye ve Yunanistan’ın sürece dahil olması oldu. Gelişmeler Amerikan yönetimini ve Avrupa Birliği’ni de memnun etmiş görünüyor. Nitekim Amerika Başkanı Barack Obama’nın Şubat ayı sonlarına doğru, Başbakan Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde Kıbrıs konusunda söyledikleri de bu memnuniyeti kanıtlar nitelikteydi. Beyaz Saray, Obama’nın Erdoğan’a “Müzakerelerin yeniden başlaması sürecinde gösterdiği olumlu çabalardan ötürü” teşekkür ettiğini açıkladı. Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın son dönemde Kıbrıs konusunda büyük çaba harcıyor olması da bakanlığa yakın kaynaklardan yansıyanlar arasında.
Peki yeniden canlanan sürece KKTC nasıl bakıyor? Öngörülen çözüm önerileri neler? Amerika’nın çabaları, garantör Türkiye ve Yunanistan’ın sürece dahil olması nasıl sonuçlar doğurabilir?
İşte bu soruların yanıtlarını Amerika’nın Sesi’nin Washington stüdyolarından yapılan canlı yayında Selin Süer Ünlü’nün konuğu olan KKTC Washington Temsilcisi Ahmet Erdengiz’den aldık.
KKTC Washington Temsilcisi Erdengiz, barış sürecinin daha çok başında olunduğunu ve ancak ilerleyen dönemde sürecin nasıl gelişeceğini görmenin mümkün olacağını söyledi. Erdengiz, Kıbrıs Türk toplumunun umudunun bu süreci mümkün olduğunca kısa tutmak olduğunu vurguladı. Ancak özellikle Rum tarafının yaşadığı ekonomik sorunlar ve hükümet krizi nedeniyle sürecin 2015 yılına taşacağının da altını çizdi.
Ahmet Erdengiz, “Kıbrıs Türk toplumu bu sürece bakarken geçmişteki yaşanan kötü örneklere de bakmak zorunda. Bir taraftan olumluyuz ve her türlü katkıyı yapmaya hazırız ancak geçmişten de dersler çıkarmamız lazım” diye konuştu.
‘Ukrayna Krizi Kıbrıs’ta Çözüm İhtiyacını da Kuvvetlendirdi’
Erdengiz’e göre çözüm sürecinde bu kez yeni faktörler devrede. Erdengiz bunu şöyle anlattı: “Bölgedeki doğalgaz nedeniyle genel çerçeveye İsrail gibi ülkelerin dahil olması, ilk defa adanın su sorununu çözebilecek, Türkiye’den su getirilmesi gibi faktörler Kıbrıs’ta çözüm bulunması hareketliliğine hız kazandırıyor. Hatta yaklaşık iki haftadır yaşadığımız Ukrayna sorunu dahi özellikle Kıbrıs’ta bir çözüm bulunması ihtiyacını artırmış görünüyor. Özellikle Avrupa’nın Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve alternatif enerji yataklarına olan ihtiyacı Ukrayna kriziyle bir kez daha ortaya çıktı. Dolayısıyla ilk kez iç dinamiklerin yanı sıra dış dinamikler de resmin içerisine giriyor.”
Erdengiz, Türkiye ve Yunanistan’ın ilk kez garantör ülkeler olarak sürece dahil olmasınınsa pratikte pek fazla bir şey değiştirmeyeceğini ancak bu gelişmeye çok önemli psikolojik bir bariyerin aşılması olarak bakılması gerektiğini söyledi.
“Kıbrıs Türk halkı için güvenlik yaşamsaldır. 1963’ten beri geçirdiğimiz süreç bize en önemli sorunumuzun güvenlik olduğunu göstermiştir” diyen Erdengiz, dolayısıyla Türkiye’nin etkin ve fiili garantilerini içeren bir anlaşma paketinin Kıbrıs Türk toplumunca daha kolay kabul göreceğini de vurguladı. KKTC Washington Temsilcisi “Ancak Türkiye’nin etkin ve fiili garantilerini taşımayan bir anlaşma paketine Kıbrıs Türk toplumu şüpheyle yaklaşacaktır” dedi.
KKTC Washington Temsilcisi Ahmet Erdengiz’le yaptığımız söyleşinin tamamını yukarıdaki video dosyasından izleyebilirsiniz.
Peki yeniden canlanan sürece KKTC nasıl bakıyor? Öngörülen çözüm önerileri neler? Amerika’nın çabaları, garantör Türkiye ve Yunanistan’ın sürece dahil olması nasıl sonuçlar doğurabilir?
İşte bu soruların yanıtlarını Amerika’nın Sesi’nin Washington stüdyolarından yapılan canlı yayında Selin Süer Ünlü’nün konuğu olan KKTC Washington Temsilcisi Ahmet Erdengiz’den aldık.
KKTC Washington Temsilcisi Erdengiz, barış sürecinin daha çok başında olunduğunu ve ancak ilerleyen dönemde sürecin nasıl gelişeceğini görmenin mümkün olacağını söyledi. Erdengiz, Kıbrıs Türk toplumunun umudunun bu süreci mümkün olduğunca kısa tutmak olduğunu vurguladı. Ancak özellikle Rum tarafının yaşadığı ekonomik sorunlar ve hükümet krizi nedeniyle sürecin 2015 yılına taşacağının da altını çizdi.
Ahmet Erdengiz, “Kıbrıs Türk toplumu bu sürece bakarken geçmişteki yaşanan kötü örneklere de bakmak zorunda. Bir taraftan olumluyuz ve her türlü katkıyı yapmaya hazırız ancak geçmişten de dersler çıkarmamız lazım” diye konuştu.
‘Ukrayna Krizi Kıbrıs’ta Çözüm İhtiyacını da Kuvvetlendirdi’
Erdengiz’e göre çözüm sürecinde bu kez yeni faktörler devrede. Erdengiz bunu şöyle anlattı: “Bölgedeki doğalgaz nedeniyle genel çerçeveye İsrail gibi ülkelerin dahil olması, ilk defa adanın su sorununu çözebilecek, Türkiye’den su getirilmesi gibi faktörler Kıbrıs’ta çözüm bulunması hareketliliğine hız kazandırıyor. Hatta yaklaşık iki haftadır yaşadığımız Ukrayna sorunu dahi özellikle Kıbrıs’ta bir çözüm bulunması ihtiyacını artırmış görünüyor. Özellikle Avrupa’nın Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve alternatif enerji yataklarına olan ihtiyacı Ukrayna kriziyle bir kez daha ortaya çıktı. Dolayısıyla ilk kez iç dinamiklerin yanı sıra dış dinamikler de resmin içerisine giriyor.”
Erdengiz, Türkiye ve Yunanistan’ın ilk kez garantör ülkeler olarak sürece dahil olmasınınsa pratikte pek fazla bir şey değiştirmeyeceğini ancak bu gelişmeye çok önemli psikolojik bir bariyerin aşılması olarak bakılması gerektiğini söyledi.
“Kıbrıs Türk halkı için güvenlik yaşamsaldır. 1963’ten beri geçirdiğimiz süreç bize en önemli sorunumuzun güvenlik olduğunu göstermiştir” diyen Erdengiz, dolayısıyla Türkiye’nin etkin ve fiili garantilerini içeren bir anlaşma paketinin Kıbrıs Türk toplumunca daha kolay kabul göreceğini de vurguladı. KKTC Washington Temsilcisi “Ancak Türkiye’nin etkin ve fiili garantilerini taşımayan bir anlaşma paketine Kıbrıs Türk toplumu şüpheyle yaklaşacaktır” dedi.
KKTC Washington Temsilcisi Ahmet Erdengiz’le yaptığımız söyleşinin tamamını yukarıdaki video dosyasından izleyebilirsiniz.