ABD'den Çarşamba günü yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler'in en üst mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı'nın, İsrail'in ileride bir Filistin devletinin kurulması düşünülen topraklardan "derhal ve koşulsuz olarak çekilmesi" gerektiğini belirten bir tavsiye kararı çıkarmaması gerektiği kaydedildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı hukuk danışmanı Richard Visek, Uluslararası Adalet Divanı'ndaki 15 yargıçlı heyetin, on yıllardır süren İsrail-Filistin çatışmasını "sadece tek tarafın eylemlerine odaklanan sorulara yönelik bir tavsiye kararı yoluyla" çözmeye çalışmaması gerektiğini söyledi.
Visek, duruşmaların üçüncü gününde, BM Genel Kurulu'nun İsrail'in işgal altındaki topraklarda uyguladığı politikaların yasallığı konusunda bağlayıcı olmayan bir danışma görüşü talebiyle ilgili olarak konuştu.
Mahkemenin soruları "barış için toprak ilkesine dayanan yerleşik çerçeve ve işgal hukukunun yerleşik ilkelerinin parametreleri dahilinde ele alabileceğini" söyleyen Visek, mahkemenin görüşünün "çatışmanın tarafları ve kalıcı bir barışa ulaşmak için çalışan herkesin devam eden çabaları için sonuçları olacağını" da sözlerine ekledi.
Bu hafta başında Filistin Dışişleri Bakanı Riyad Maliki, mahkemeyi, Filistinliler'in kendi kaderlerini tayin hakkını desteklemeye ve "İsrail işgalinin yasadışı olduğunu ve derhal, tamamen ve koşulsuz olarak sona erdirilmesi gerektiğini" ilan etmeye çağırmıştı.
Barış için toprak fikri on yıllardır ABD liderliğindeki diplomasinin temelini oluşturuyor. İsrail ile Mısır arasındaki Camp David Anlaşmaları'nın temeli de bu fikre dayanıyor.
Aynı ilke, İsrail-Filistin çatışmasına da uygulandı. Ancak barış süreci Filistinliler'in saldırıları, İsrail'in işgal altındaki topraklarda yerleşim yerlerini genişletmesi ve iki tarafın nihai sınırlar, Kudüs'ün statüsü ve Filistinli mültecilerin kaderi gibi hassas konularda anlaşamaması nedeniyle defalarca durdu.
ABD'nin Uluslararası Adalet Divanı'ndaki argümanları, Washington'un Cezayir tarafından hazırlanan ve geniş çapta desteklenen bir BM kararını veto etmesinden bir gün sonra geldi. Washington, militan Filistinli grup Hamas'ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için yapılacak bir anlaşmaya ilişkin müzakerelere müdahale edeceğini söyleyerek, İsrail-Hamas savaşında acil bir insani ateşkes talep eden BM kararını veto etti.
15 üyeli BM Güvenlik Konseyi'nde yapılan oylama 1'e karşı 13 oyla sonuçlanırken, İngiltere çekimser kaldı. Oylama, İsrail-Hamas çatışmasının sona erdirilmesi için dünya genelindeki ülkelerden gelen güçlü desteği yansıttı. Gazze'deki Filistinli sağlık yetkililerine İsrail'in Gazze'de misilleme niteliğindeki askeri saldırılarında 29 binden den fazla Filistinli öldürüldü.
Visek, "Hamas'ın saldırıları, rehin alma ve diğer zulümleri, devam eden çatışmalar, Gazze'deki Filistinliler'in çektiği acılar ve Batı Şeria'daki şiddet, ABD'nin Filistinliler'in kendi kaderlerini tayin hakkının tam olarak gerçekleştirilmesini içeren nihai bir barışın acilen sağlanması yönündeki kararlılığını pekiştirmektedir" dedi.
Visek'in açıklamalarından önce Çarşamba günü Kolombiya, Küba ve Mısır temsilcileri, İsrail'in politikalarını kınadı. Filistinliler’le birlikte toplam 51 ülke ve üç uluslararası örgütün duruşmalarda konuşma yapması planlanıyor. Mahkemenin bağlayıcı olmayan tavsiye niteliğindeki görüşünü açıklaması muhtemelen aylar sürecek.
Filistinliler, İsrail'in açık uçlu askeri işgalinin toprak fethi yasağını ve Filistinliler'in kendi kaderini tayin hakkını ihlal ettiğini; İsrail'in bir ırk ayrımcılığı ve "apartheid" sistemi uyguladığını savunuyor.
Salı günü Güney Afrika, İsrail'in politikalarının Filistinliler'e karşı "apartheid" anlamına geldiğini ve İsrail'in bir Filistin devletini oluşturabilecek toprakları işgalinin "doğası gereği ve temelde yasadışı" olduğunu savundu. İsrail bu tür iddiaları reddediyor.
İsrail geçen yıl yaptığı yazılı başvuruda, mahkemeye yöneltilen soruların önyargılı olduğunu, "İsrail'in vatandaşlarını koruma hakkı ve görevini" görmezden geldiğini, İsrail'in güvenlik kaygılarını ele almadığını veya Filistinliler’le "bölgenin kalıcı statüsü, güvenlik düzenlemeleri, yerleşimler ve sınırlar" konusunda geçmişte yapılan anlaşmaları kabul etmediğini savundu.
İsrail 1967 Ortadoğu savaşında Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi'ni ele geçirmişti. Filistinliler her üç bölgede de bağımsız bir devlet kurmak istiyor. İsrail ise Batı Şeria'yı tartışmalı bölge olarak görüyor ve geleceğine müzakerelerde karar verilmesi gerektiğini savunuyor.
İsrail ayrıca Batı Şeria'da birçoğu tamamen gelişmiş banliyölere ve küçük kasabalara benzeyen yerleşimler inşa etti. Bu yerleşimler 500 binden fazla Yahudi yerleşimciye evsahipliği yapıyor. Bölgede yaklaşık 3 milyon Filistinli yaşıyor. Uluslararası toplumun ezici bir çoğunluğu yerleşimlerin yasadışı olduğu görüşünde.
Kudüs'ün en önemli kutsal mekanlarına evsahipliği yapan kesimi Doğu Kudüs'ü de ilhak eden İsrail, şehrin tamamını başkenti olarak görüyor. Bu ilhak uluslararası alanda tanınmıyor.
Forum