Amerika’nın Sesi her gün bu yazılardan seçme yaparak ve belli bölümleri alarak sunmaya devam edecek. Bu görüşler Amerika’nın Sesi’ne değil, yazarlarına aittir.
“Kissinger’ın Hatalı ve Küçük Düşürücü Değerlendirmesi”- Temsilciler Meclisi Üyesi Trent Frank’in iletişim direktörü ve Kongre Ukrayna Grubu başkanı Ben Carnes’ın Henry Kissenger’ın yazısına cevabı
“Belki de kendi kariyeri boyunca Sovyetler Birliği ile yoğun çalışması nedeniyle Kissinger yorumunda affedilemez bir hata yapıyor. Kissinger yazısında Batı’nın Ukrayna’nın Rusya için herhangi yabancı bir ülke olmayacağını anlaması gerektiğini belirtiyor ve Rus tarihinin Kiev Knezliği’nden çıktığına değiniyor ve Ukrayna’nın yüzyıllardır Rusya’nın bir parçası olduğunu söylüyor.
Ukrayna tarihi, son derece gaddar Sovyet dönemi dahil olmak üzere, yüzyıllardır Rusya’nın Ukrayna’yı, yalnızca boyunduruğu altında bulundurma değil aynı zamanda ayrı bir Ukrayna tarihi olduğunu reddederek kimliğinden arındırma çabalarıyla doludur.
Ukrayna’daki soruna en iyi çözümün ne olduğu ile ilgili farklı fikirler olabilir. Ancak, Ukraynalılar’ın sesini yüzyıllardır bastıran koroya destek vermek ve bu baskıdan 1917’de ve 1991’de kurtulan Ukraynalılar’ı hiçe saymak Kissinger’ın önerdiği gibi dengeli bir bakış olarak algılanamaz ve Ukrayna’daki krize de çözüm olamaz.”
“Ukrayna’daki Kaos Batı Yayılmacılığının Sonucu” – İngiliz Siyaset Muhabiri Seumas Milne’in Güney Afrika’daki Mail& Guardian'da çıkan yazısı
“Putin’in müdahale için verdiği, Ruslar için koruma ve görevden düşen bir cumhurbaşkanının yardım çağrısına cevap verme nedenleri her ne kadar “kitle imha silahları,” bahanesi kadar olmasa da kabul edilebilir değil. Putin’in muhafazakar milliyetçiliği ve Rusya’daki oligarşik yapının da uluslararası alanda bir çekiciliği yok.
Ancak Rusya’nın tek taraflı Batı gücüne karşı ufak da olsa bir karşıtlık rolü oynamasının bir çekiciliği var. Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve müttefiklerinin uluslararası kanunsuzluğu ahlakçı bir cilayla rutin bir hale soktuğu bir dünyada diğer güçlerin de aynı şeyi yapmak hakkı doğar.
Neyse ki Rus güçlerinin attığı kurşunlar şimdilik yalnızca havaya sıkıldı. Ancak dış müdahale riski yadsınamaz. Ukrayna’da gereksinim duyulan Kiev’de geniş kitleleri kapsayan ve faşistlerden temizlenmiş bir hükümet, yerel yönetimleri güçlendiren federal bir anayasa ve kitleleri fakirliğe sürüklemeyen bir ekonomik destek planı. Kırım halkına da kendi geleceklerine karar verme şansının tanınması gerekir. Başka türlü bir yaklaşım şiddetin yayılması anlamına gelir.”
“Ukrayna’da Denge Politikası”- Japan Times Gazetesi’nde Yayınlanan Yorum
“Putin’in cesur müdahalesi hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için yapacağı şeyler hakkındaki kuşkuları sildi. Soçi Olimpiyatları’nın başarısından gelen ışık sönerken Suriye krizine çözüm bulma konusundaki çalışmalarıyla ilgili Nobel ödülüne aday gösterilmesiyle ilgili tartışmalar da sonlandı. Putin’in bazılarının uzun süredir söylediğin gibi uluslararası kanuna saygı duymayan otoriter bir lider olduğu ortaya çıktı.
Ukrayna’daki gelişmeler Japonya’da da akla çeşitli soruları getiriyor. Bazıları Moskova’nın yalnızlığının Japonya ile anlaşma olasılığını arttırdığını söylese de, Kırım’da izlediği yol Putin’in iki ülke arasında sorun olan kuzey adalarından kolaylık vazgeçebileceği konusunda var olan yanılgıları da ortadan kaldırdı.
Japonya bir taraftan Rusya ile önemli enerji anlaşmaları yaparken Batı ile olan ittifakına önem vermediği izlenimini vermemeli. Bir taraftan Ukrayna’da Rusya’nın çıkarları olduğuna saygı gösterilmesi, diğer taraftan bağımsız bir ülkenin bölünmesine itiraz edilmesi gerekiyor. Denge politikası daha yeni başlıyor.”
“Ukrayna’da Farklılıklarımızı Kabul Etmiştik - Bugüne Kadar” – Ukraynalı romancı Andrey Kurkov’un Washington Post’taki Yazısı
“Eskilerde Ukrayna’nın devrimlerini mevsimler bir olay olarak görürdüm. Bunlar sonbaharda hasat sonrası başlar, ilkbaharda patates ekimine kadar sürerdi. Salı günü bahar gelmiş gibi oldu. Rusya Kırım’daki Ukraynalı askerlere ültimatomu gönderdi ve ‘sabah 5’e kadar teslim ol yoksa saldırı başlayacak,’ dedi.
Tüm gece ayakta kaldım ve iki saatte bir internetteki haberleri izledim. Ukrayna ordusu teslim olmadı, Rus ordusu da saldırmadı. Ben de savaş önlendiği için biraz rahatladım.
Ancak bu ilkbahar diğerlerinden farklı olabilir. Kırım’da gerilim azalsa da Ukrayna’daki bölünmelerin derinliği sürecek. Benim korkum Putin’in aynaya baktığında 9 Mayıs 1945’teki Stalin’i görüyor ve Kızıl Meydan’da zafer geçidini karşılamaya hazırlanıyor.”
“Kissinger’ın Hatalı ve Küçük Düşürücü Değerlendirmesi”- Temsilciler Meclisi Üyesi Trent Frank’in iletişim direktörü ve Kongre Ukrayna Grubu başkanı Ben Carnes’ın Henry Kissenger’ın yazısına cevabı
“Belki de kendi kariyeri boyunca Sovyetler Birliği ile yoğun çalışması nedeniyle Kissinger yorumunda affedilemez bir hata yapıyor. Kissinger yazısında Batı’nın Ukrayna’nın Rusya için herhangi yabancı bir ülke olmayacağını anlaması gerektiğini belirtiyor ve Rus tarihinin Kiev Knezliği’nden çıktığına değiniyor ve Ukrayna’nın yüzyıllardır Rusya’nın bir parçası olduğunu söylüyor.
Ukrayna tarihi, son derece gaddar Sovyet dönemi dahil olmak üzere, yüzyıllardır Rusya’nın Ukrayna’yı, yalnızca boyunduruğu altında bulundurma değil aynı zamanda ayrı bir Ukrayna tarihi olduğunu reddederek kimliğinden arındırma çabalarıyla doludur.
Ukrayna’daki soruna en iyi çözümün ne olduğu ile ilgili farklı fikirler olabilir. Ancak, Ukraynalılar’ın sesini yüzyıllardır bastıran koroya destek vermek ve bu baskıdan 1917’de ve 1991’de kurtulan Ukraynalılar’ı hiçe saymak Kissinger’ın önerdiği gibi dengeli bir bakış olarak algılanamaz ve Ukrayna’daki krize de çözüm olamaz.”
“Ukrayna’daki Kaos Batı Yayılmacılığının Sonucu” – İngiliz Siyaset Muhabiri Seumas Milne’in Güney Afrika’daki Mail& Guardian'da çıkan yazısı
“Putin’in müdahale için verdiği, Ruslar için koruma ve görevden düşen bir cumhurbaşkanının yardım çağrısına cevap verme nedenleri her ne kadar “kitle imha silahları,” bahanesi kadar olmasa da kabul edilebilir değil. Putin’in muhafazakar milliyetçiliği ve Rusya’daki oligarşik yapının da uluslararası alanda bir çekiciliği yok.
Ancak Rusya’nın tek taraflı Batı gücüne karşı ufak da olsa bir karşıtlık rolü oynamasının bir çekiciliği var. Amerika’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın ve müttefiklerinin uluslararası kanunsuzluğu ahlakçı bir cilayla rutin bir hale soktuğu bir dünyada diğer güçlerin de aynı şeyi yapmak hakkı doğar.
Neyse ki Rus güçlerinin attığı kurşunlar şimdilik yalnızca havaya sıkıldı. Ancak dış müdahale riski yadsınamaz. Ukrayna’da gereksinim duyulan Kiev’de geniş kitleleri kapsayan ve faşistlerden temizlenmiş bir hükümet, yerel yönetimleri güçlendiren federal bir anayasa ve kitleleri fakirliğe sürüklemeyen bir ekonomik destek planı. Kırım halkına da kendi geleceklerine karar verme şansının tanınması gerekir. Başka türlü bir yaklaşım şiddetin yayılması anlamına gelir.”
“Ukrayna’da Denge Politikası”- Japan Times Gazetesi’nde Yayınlanan Yorum
“Putin’in cesur müdahalesi hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için yapacağı şeyler hakkındaki kuşkuları sildi. Soçi Olimpiyatları’nın başarısından gelen ışık sönerken Suriye krizine çözüm bulma konusundaki çalışmalarıyla ilgili Nobel ödülüne aday gösterilmesiyle ilgili tartışmalar da sonlandı. Putin’in bazılarının uzun süredir söylediğin gibi uluslararası kanuna saygı duymayan otoriter bir lider olduğu ortaya çıktı.
Ukrayna’daki gelişmeler Japonya’da da akla çeşitli soruları getiriyor. Bazıları Moskova’nın yalnızlığının Japonya ile anlaşma olasılığını arttırdığını söylese de, Kırım’da izlediği yol Putin’in iki ülke arasında sorun olan kuzey adalarından kolaylık vazgeçebileceği konusunda var olan yanılgıları da ortadan kaldırdı.
Japonya bir taraftan Rusya ile önemli enerji anlaşmaları yaparken Batı ile olan ittifakına önem vermediği izlenimini vermemeli. Bir taraftan Ukrayna’da Rusya’nın çıkarları olduğuna saygı gösterilmesi, diğer taraftan bağımsız bir ülkenin bölünmesine itiraz edilmesi gerekiyor. Denge politikası daha yeni başlıyor.”
“Ukrayna’da Farklılıklarımızı Kabul Etmiştik - Bugüne Kadar” – Ukraynalı romancı Andrey Kurkov’un Washington Post’taki Yazısı
“Eskilerde Ukrayna’nın devrimlerini mevsimler bir olay olarak görürdüm. Bunlar sonbaharda hasat sonrası başlar, ilkbaharda patates ekimine kadar sürerdi. Salı günü bahar gelmiş gibi oldu. Rusya Kırım’daki Ukraynalı askerlere ültimatomu gönderdi ve ‘sabah 5’e kadar teslim ol yoksa saldırı başlayacak,’ dedi.
Tüm gece ayakta kaldım ve iki saatte bir internetteki haberleri izledim. Ukrayna ordusu teslim olmadı, Rus ordusu da saldırmadı. Ben de savaş önlendiği için biraz rahatladım.
Ancak bu ilkbahar diğerlerinden farklı olabilir. Kırım’da gerilim azalsa da Ukrayna’daki bölünmelerin derinliği sürecek. Benim korkum Putin’in aynaya baktığında 9 Mayıs 1945’teki Stalin’i görüyor ve Kızıl Meydan’da zafer geçidini karşılamaya hazırlanıyor.”