Erişilebilirlik

“Uzaktan Eğitim Sosyal Öğrenmenin Önemini Gösterdi”


“Pandemi döneminde çocuklara kazandırılması gereken bilgileri online eğitimle de olsa bir şekilde ulaştırmanın mümkün olduğunu gördük. Ancak çocukların iletişim halinde olmaya bilgiden daha fazla ihtiyaç duyduklarını ve bu iletişimin sosyal öğrenme açısından ne kadar etkili olduğunu da gördük”.

Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) Eğitim İzleme Raporlarından ikincisi olan “Eğitimin İçeriği” dosyasının yazarı Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, uzaktan eğitim sürecinden çıkartılabilecek en önemli derslerden birini, bu sözlerle anlattı. VOA Türkçe’ye konuşan Coşkun, “Çocukların özellikle psikolojik sağlamlık düzeylerinin olumsuz etkilenmemesi açısından bir arada olmalarının, akran iletişiminden yararlanabilmelerinin önemi daha da anlaşıldı” dedi.

Raporda bu durum şu sözlerle anlatıldı: “Eğitim yaşamından fiziksel olarak uzaklaşıldı. Uzaklaşmanın yarattığı okul içi sosyal öğrenmenin kaybolması, sınıf içi iletişime dayalı akran etkileşiminin kaybolması, küçük yaş gruplarında somut öğrenme deneyimlerinin eksikliği, uzaktan eğitim araç ve altyapısına sahip olamama gibi sorunlar eğitime erişim göstergeleri göz önünde bulundurulduğunda daha iyi anlaşılabilir”.

“İçerik aktarma çabası ön plana çıktı”

Raporda, bütün toplumu etkileyen bir salgın sürecinde olmamıza rağmen uzaktan eğitimin içeriğinde bilgi aktarılmasına ve müfredatın yetiştirilmesine öncelik verilmesi eleştirildi: “Sürecin en görünür öğesi olan TRT EBA TV’de ilk günden itibaren derslere dilbilgisi ve dört işlemle başlandı. Ancak içerik aktarma çabasının yerine öğrencilerin süreçteki temel ihtiyaçları olan bilgi ve güven duygusunu geliştirmeye dönük, pandemiyle ilgili kısa ve etkili etkinliklerle öğretime geçiş yapılması daha etkili olabilirdi”.

Coşkun, sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın değil, bütün toplumun “Eğitimin amacı ne?” sorusunu tartışması gerektiğini belirterek, “Kapının dışında pandemi gibi bilinmez ve kendimizi kollamamız gereken bir durum varken, biz neden eğitimde bunları anlatmayıp present tense’i nasıl öğreteceğimizi tartışıyoruz. Bizler krizleri yönetebilecek eğitim sistemleri de oluşturmak zorundayız. Bu kriz, bugün pandemi olabilir, yarın deprem olabilir ya da başka bir afet olabilir” diye konuştu.

Sosyal iletişimin önemi

Uzaktan eğitimde öğrencilerin bilişsel kapasitelerine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Coşkun, şunları söyledi: “Yapılan araştırmalar, çocukların bilişsel kapasitesinin online ortamlarda, sınıf ortamına kıyasla çok daha hızlı dolduğunu gösteriyor. Çocukları, günde beş, altı saat hatta daha uzun sürelerle bilgisayar başında oturtup belli bilgileri dinlemelerini, özümsemelerini istemek, onları bilişsel sınırlarının daha da üzerine çıkmaya zorlamak anlamına gelecektir. Bu da onların motivasyonlarını ve psikolojik sağlamlık düzeylerini olumsuz etkileyecektir. Bundan kaçınmak için mümkün olduğunca online ortamlarda sosyalleşmelerini sağlamamız gerekiyor. Öğretmenler, sınıf içi etkileşimi öğrencilerin ders dışı sosyal iletişimlerini sağlayacağı biçimde tasarlayabilir. Ancak bunu sadece öğretmenden ve okuldan beklemek de doğru değil. Ebeveynler de online ortamlarda çocukların bir araya gelmelerini, birlikte bazı etkinlikler gerçekleştirmelerini planlayabilir”.

“Eğitimde fırsat eşitsizliği daha da görünür oldu”

Raporda dikkat çeken konulardan biri de uzaktan eğitimin, eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini daha da görünür kılması. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Temmuz ayında ERG ile paylaştığı bilgilere göre uzaktan eğitime geçilen 23 Mart ile ders yılının bittiği 19 Haziran tarihleri arasında dijital eğitim platformu olan Eğitim Bilişim Ağı’na (EBA) giren öğrenci sayısı 8 milyon 867 bin. Bakanlığın 2018-2019 eğitim yılına ilişkin istatistiğine göre, öğrencilerin toplam sayısı ise 16,5 milyonun üzerinde.

Rapora göre, “EBA’ya girişte görsel kod kullanımı nedeniyle özel gereksinimi olan öğrencilerin platforma girişte problem yaşaması, T.C. kimlik numarasının istenmesi nedeniyle mülteci çocukların erişiminin sağlanamaması gibi sorunlar yaşandı”.

Canlı sınıf uygulamasına erişebilen öğrenci sayısının çok az olduğunu belirten Coşkun, en büyük sorunların ise özel gereksinimi olan öğrencilerde yaşandığını vurguladı: “Bu öğrencilerin kapsayıcı eğitim içinde ihtiyaç duydukları eğitime normal zamanda da zaten çok zor bir şekilde ulaştıklarını biliyoruz. Pandemi döneminde bu çok daha zor oldu. Özel gereksinimli öğrencilerin aileleri, pandemi sürecinde çok yalnız bırakıldıklarını ifade ediyorlar. Bu konuda önümüzdeki dönemde daha dikkatli planlamalar yapmamız gerekiyor”.

“Dijital okuryazarlık seviyesi artırılmalı”

Uzaktan eğitimde erişim sorunu kadar dijital okuryazarlık seviyesinin de verimsizliğe yol açtığı vurgulanan raporda, “Eğitim süreçlerinin giderek daha teknoloji odaklı tasarımlar içermesi öğrencilerin ve öğretmenlerin dijital yeterliklerinin de artırılmasını gerekli kılıyor” görüşüne yer verildi.

Coşkun, “Sadece bilgisayar kullanıcısı olmak, dijital yeterliliğe sahip olmak anlamına gelmiyor. Dijital programları kullanarak belli ürünler ortaya koyabilir hale gelmemiz lazım. Bu noktada hem öğretmenlerin hem de öğretmenlerin yönlendirmesiyle bilgi ve beceri kazanması beklenen öğrencilerin dijital okuryazarlık becerilerinin artırılması gerekiyor. Pandemide bunu çok daha net bir şekilde gördük. Bu sadece Türkiye’de değil aslında dünyada eksikliği hissedilen konulardan birisi” diye konuştu.

EBA’nın 10 yıllık bir geçmişe ve zengin bir içeriğe sahip olduğunu vurgulayan Coşkun, “Pandemi döneminde EBA’nın önemi anlaşıldı. İçinde canlı sınıf uygulamaları var, senkronize olmayan ders anlatımları var. Bütün bunlar bir kaynak olarak çok güzel. Ancak bu kaynağın nasıl kullanılacağı, öğretmen, öğrenci ve okul bazında nasıl planlanacağıyla ilgili çok daha sistematik düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Çok daha iyi organize edilebilir” dedi.

“Öğretmen tarafından geliştirilen programlar öğrencinin ihtiyaçların daha duyarlıdır”

Okul temelli politikaların ve öğretmenlerin bağımsızlığının önemine vurgu yapan Coşkun, şunları söyledi: “Örneğin MEB, öğretim programlarının öğretmenler tarafından dijital ortamlarda daha rahat uygulanabilmesi için kritik kazanımların seçildiği sadeleştirilmiş programları da yayınladı. Bu çok önemli. Bunun öğretmenler tarafından da iyi anlaşılması lazım. Bakanlık, bir esneklik tanıyor. Öğretmen tabanlı program geliştirme, eğitimde çok değer verdiğimiz bir konu. Çünkü öğretmen tarafından geliştirilen programlar öğrencinin ihtiyaçlarına daha duyarlıdır. Ülkemizde böyle bir anlayışın yerleştirilmesi için bir fırsat olarak görüyorum”.

Coşkun, salgınla birlikte çok hızlı bir şekilde girilen uzaktan eğitim sürecinin, öğretmenlerin EBA’yı ve uzaktan öğretim yöntemlerini kullanmaları açısından, önemli bir deneyim kazanılmasını sağladığını da sözlerine ekledi.

XS
SM
MD
LG