Avrupa Birliği Komisyonu’nun aralarında Türkiye’nin de bulunduğu dört ülkeye vize muafiyeti sağlanmasına yönelik önerisi tarihinin en önemli göç krizini aşmaya çalışan Avrupa Birliği ülkelerini ekstra önlemler almaya itti. Özellikle Türkiye ile vize muafiyeti görüşmelerinde belli bir aşamaya gelinmesi ve vize serbestisinin kağıt üstünde kalmama potansiyelinin belirmesi başta Almanya ve Fransa olmak üzere bazı ülkeler açısından bu yaklaşımı kaçınılmaz kıldı.
Avrupa Birliği’nin vize muafiyetinin istismar edilmesi halinde devreye sokabileceği mekanizmalar zaten vardı. Gelinen aşamada yapılan değişiklik bu mekanizmaların güncelleştirilerek “günün şartlarına” uydurulmasından ibaret.
Yapılan değişikliklere bakıldığında mevcut mekanizmanın uygulama alanının genişletildiği görülüyor. Örneğin göçmenlerin geri kabulü alanında yaşanacak olumsuzluklar vize muafiyetinin askıya alınması sonucunu doğurabilecek. Bir başka yenilik prosedür süresiyle ilgili. Eskiden eski altı ay olan sürenin yeni uygulamayla iki aya çekilmesi öngörülüyor. Komisyon’un rolünün artırılması ve sürekli bir izleme mekanizmasının oluşturulması da yenilikler arasında.
Tüm bu değişiklikleri, “kurallara uyulmaması ve muafiyet hakkının kötüye kullanılması halinde Avrupa Birliği’nin vize serbestisini eskisine oranla daha hızlı şekilde askıya alacağı” şeklinde özetlemek mümkün.
Asıl soru ise bu kuralların Türkiye hedef alınarak yapılıp yapılmadığı. Avrupa Birliği yetkilileri bu kuralların tüm ülkeler için geçerli olduğunu ve Türkiye’ye yönelik bir uygulamanın söz konusu olmadığını güçlü bir şekilde vurgulamaya çalışıyor.
Mekanizmanın gözden geçirilmesi için yoğun çaba harcayan Almanya, kuralların Schengen Bölgesi’nde vize muafiyetine sahip her ülke için geçerli olduğunu İçişleri Bakanı Thomas De Maiziere aracılığıyla dile getirdi. Türkiye’ye vize muafiyeti verilmesi konusunda en olumsuz görüşe sahip ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan Fransa ise bu konuda Almanya kadar net konuşmamayı tercih ediyor. Avrupa Birliği Dönem Başkanı Hollanda da önlemlerin vize muafiyetinin istismar edilmesini önlemeye yönelik ve herkes için geçerli olduğunu vurguluyor. Önerinin şekillenmesinde önemli rol oynayan Avrupa Birliği Komisyonu da Türkiye odaklı bir durum olmadığı görüşünü savunuyor.
Vize muafiyetini askıya almaya yönelik önlemlerin bu hakkın tanınacağı her ülke için geçerli olacağı bir gerçek. Bu kağıt üstünde de uygulamada da geçerliliğini koruyacak. Yeni önlemlerin alınma nedenine bakıldığında ise durumun farklı olduğu net şekilde görülüyor.
Şu ana kadar öngörülmeyen bu önlemlerin neden şimdi devreye sokulmaya çalışıldığına, geri kabul anlaşmalarına yönelik sorunların neden uygulama alanına dahil edildiğine, sorun çıkarma potansiyeli en yüksek geri kabul anlaşmasının hangi ülkeyle yapıldığına ve nüfus ile coğrafi konum bağlamında vize muafiyetine sahip olmasından en çekinilen ülkenin hangisi olduğuna bakıldığında cevap da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Uygulamada herkes için geçerli olacak önlemlerin aslında Türkiye için tasarlandığı tartışmaya gerek bırakmayacak düzeyde net.
Avrupa Birliği içişleri ve adalet bakanlarının ortak pozisyon aldığı yeni mekanizmanın hayata geçirilebilmesi için Avrupa Parlamentosu’nun da siyasi onayının alınması gerekiyor.