Türkiye’de birçok ilde etkili olan aşırı yağışlar ve fırtına hayatı felç ederek insanları eve kapattı. Zor hava koşullarında iş yükü artan motorlu kuryeler ise sipariş yetiştirmek için sokaklardaydı. Yetkililerin sel, su baskını, çatı uçması, ağaç ve direk devrilmesi uyarılarına rağmen bazı firmalar tarafından çalıştırılmaya ve hızlı teslimat yapmaya zorlandıklarını söyleyen motokuryeler güvencesiz ve ağır çalışma koşullarından şikayetçi.
“Yağmurda motokuryeler normalin üstünde çalışmak zorunda kaldığı için yaralanmalı kazalar oldu”
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan İzmir Motosikletli Kuryeler Derneği Başkanı Burhan Akgül, “Normal şartlarda yağışlı olmayan havalarda sipariş sayıları bellidir. Ama yağışlı havalarda bunlar 3-4 katına çıkıyor. İnsanlar yağmurlu havalarda, şiddetli fırtına ve dolu olduğu zamanlarda dışarı çıkmak istemiyorlar. Bu görevi biz motokuryeler üstleniyoruz” dedi.
Kötü hava koşulları altında birçok motokuryenin kazalar yaşadığını anlatan Akgül, “Bazı kurumsal bazlı firmalar ‘motokurye çalışmasın’ dedi. Ama maalesef bazı küçük işletmeler buna izin vermedi. ‘Çalışırsanız para alırsınız, çalışmazsanız almazsınız’ diyerek bizi bu sisteme zorluyorlar. Yani çalışmadığımızda karşılığını da alamıyoruz. Bir kurye aşırı şekilde yağmurda tehlikeye girecek durumdaysa pakete çıkmama hakkı var. Şirketin ona bazı hakları vermesi gerekiyor” diye konuştu.
“Sigorta devreden çıktı, çalışmadığın zaman hiçbir firma sana para ödemiyor”
Kendisi de 20 yıldır motokurye olarak çalışan Akgül, firmaların motokuryelerin sigortasını karşılamayıp güvencesiz şekilde çalışmaya ittiğini savundu. Akgül, “Şu anda öyle bir sistem kurulmuş ki artık sigorta devre dışı kaldı. BAĞ-KUR sistemine döndürdüler. Çalışmadığın zaman hiçbir firma sana para ödemiyor. Maalesef artık sigorta yapan şirket kalmadı. Yani çok fazla öldüğümüz, yaralandığımız ve uzuvlarımızı kaybettiğimiz bir iş olduğu için şirket sahipleri de ‘kurye benden bağımsız olsun, ben ona iş vereyim, karşılığında da ben ondan fatura alayım, o BAĞ-KUR’u ile kendi tedavisini kendi görsün. Ölürse de kendine ölür, yaralanırsa da kendine yaralanır’ diyor. Bizim her kuryemizin toprak kokusu var üzerinde. Her gün neredeyse bir kurye ölüyor” dedi. Akgül, güvencesiz çalışma yüzünden yıllık izin, kıdem tazminatı gibi haklarının da ortadan kalktığını belirtti.
Hızlı teslimat yetiştirme baskısının da kazalara neden olduğunu dile getiren Akgül, “Şu anda bütün kurumsal firmalarda puanlama sistemi var. Bu puanlama yüzünden örnek veriyorum ortalama beş dakikada bir paket teslim etmen lazım. Şu kadar puanı kazanırsan senin sıralaman yükselir ve sana sürekli paket gelir, her paket de sana para olarak döner. Bu şekilde baskılar var. Sisteme ikinci, üçüncü kez giremezsen senin sistemini kapatarak sana ceza veriyor. Çalışamıyorsun, çalışmadığın zaman para da alamıyorsun. Zaten kazaların geneline bakarsanız arkasında kurumsal firmaların logosunu göreceksiniz. Onların yüzünden kaza yaptığımız açık açık belli” şeklinde konuştu.
“Sürekli paketler geç kalacak endişesi içindeyiz”
2008 senesinden bu yana İzmir’de motokuryelik yapan Muhammet Balcı da puan sistemi ve hız baskısı yüzünden kaza riskiyle sürekli karşı karşıya olduklarını söyledi. Kurumsal bir yemek siparişi sitesinde motokuryelik yapan Balcı, “Günde en az 10 saat çalışıyorum. Yeri geldiğinde 14 saat çalıştığım da oluyor. Kelle koltukta gittiğimiz için sürekli bir panik içindeyiz. Sürekli paketler geç kalacak endişesi içindeyiz. Paketler geç kalınca müşteriden ayrı fırça hem mekan sahiplerinden ayrı fırça, müdürlerimizden ayrı fırça yiyoruz. Sürekli bir evham ve koşuşturma içindeyiz” dedi.
Zor hava koşullarında da çalışmak zorunda kaldıklarını söyleyen Balcı, trafikte diğer sürücülerin de motokuryeleri görmezden gelmesinden yakındı. Balcı, “İllallah ettik diyebilirim zor koşullardan. Havanın soğuk olması bir de yağışlı hava eklenince, bir de anlayışsız sürücüler üstüne eklenince gerçekten zor günler. Kesinlikle çok riskli. Zaten yerler ıslak, iki teker üzerindeyiz ve anlayışsız bir dolu sürücü var. Dört tekerliler hiçbir şekilde sizi umursamıyor” diye konuştu.
“İşimizin yüksek tehlikeli meslekler arasına alınmasını istiyoruz”
Hem üniversite öğrencisi hem de motokurye olan Oğuzhan Uçaker ise diğer firmalarda kötü hava koşullarında çalışmak zorunda bırakıldığı için kaza yaptığını ve işten ayrıldığını anlattı. Uçaker, “Bazı firmaların zorunlu bir vardiya sistemi var. Hastalıktır, kazadır derken ‘ben burada yapamayacağım’, diyerek şapkamı alıp çıktım” dedi.
Motokuryelerin talebi, meslek gruplarının ‘yüksek tehlikeli meslekler’ arasına alınarak yıpranma hakkına dolayısıyla erken emekliliğe de kavuşmak. Uçaker, “İşimizin riskli olduğunu yukarıdakilerin de görmesini ve yüksek tehlikeli meslekler arasına eklenmesini istiyoruz. Çünkü bel olsun, boyun olsun, soğukları aldığımızda dizlerimizde menisküs gibi sıkıntılar olsun iş hastalıklarımız da çok fazla. Bu işten emekli olan çok az tanıdığım var. Hatta toplasanız bir elin parmaklarını geçmez. Çoğu da zaten kazadır, beladır, ölümdür, bu gibi şeylerle sonuçlanıyor” dedi.
Forum