Auschwitz toplama kampının kurtarılışının 80. yıldönümünde Holokost sırasında yaşanan insanlık suçları hatırlanıyor.
Polonya'nın güneyinde, Krakow şehrine yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta bulunan Auschwitz kampı, Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası’nın işlediği suçların en büyük sembollerinden biri olarak tarih boyunca önemini korudu. Birleşmiş Milletler (BM) 2005 yılında aldığı bir kararla 27 Ocak’ı “Uluslararası Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü” olarak ilan etti.
Polonya’nın işgal altındaki topraklarında Naziler tarafından 14 Haziran 1940’ta kurulan Auschwitz, toplama kampları arasında en büyüğü ve en fazla ölümün kaydedildiği kamp olarak biliniyor.
Belgelere göre, gaz odaları ve krematoryumlarıyla soykırımın merkezi olan Auschwitz’de hayatını kaybeden yaklaşık 1 milyon 100 bin kişinin büyük bir kısmının Yahudi kökenli olduğu, ayrıca eşcinseller, Romanlar, siyasi mahkûmlar ve zihinsel engelli bireylerin de bu sistematik yok edişin kurbanları arasında yer aldığı biliniyor. Nazilerin 1933-1945 yılları arasında toplam 6 milyon Yahudi’yi öldürdüğü tahmin ediliyor.
Sovyet Kızıl Ordusu, 27 Ocak 1945’te Auschwitz kampına ulaşarak hayatta kalan 7 binden fazla mahkûmu kurtardı. Kurtarılanlar açlık, hastalık ve fiziksel işkenceler nedeniyle yaşam mücadelesi veriyordu.
Kampın kurtuluşu, dünya kamuoyuna Nazilerin sistematik imha politikalarının boyutlarını gösterdi. Holokost’un canlı tanıkları, verdikleri ifadelerle bu insanlık suçunun belgelenmesinde ve tarihe kaydedilmesinde önemli rol oynadı.
Bu olayın 80. yıldönümünde Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Başbakan Olaf Scholz, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Eğitim Bakanı Cem Özdemir gibi üst düzey liderler Auschwitz’de düzenlenen anma törenlerine katılıyor.
Törende ayrıca hayatta kalan az sayıdaki Auschwitz tanığı ve aileleri de bulunuyor. Beş yıl önceki 75. yıldönümü törenlerine hayatta kalan 200’den fazla kişi katılmışken, bu yıl sayının 40-50 civarında olduğu açıklandı. Kurtulanların ileri yaşı, Holokost tanıklığının artık giderek tarihin yazılı kaynaklarına ve kolektif hafızaya devredilmek zorunda olduğunu hatırlatıyor.
Holokost’a rağmen Almanya’da antisemitizm yeniden yükseliyor
Almanya'nın Auschwitz ile daimi hesaplaşması, uluslararası topluma karşı sorumluluk duygusunu ve tarihsel mirasını sahiplenme çabasını yansıtıyor. Almanya’da antisemitizmle mücadele ve geçmişle yüzleşme, Auschwitz anmalarında sıkça vurgulanan konular arasında yer alıyor. Holokost eğitimi, anıt projeleri ve Auschwitz gibi yerlerin korunması, Almanya’nın hafıza kültürünün önemli bir parçası olarak ön planda bulunuyor.
Ancak antisemitizm (Yahudi karşıtlığı) Almanya’da hala kaygı verici boyutlarda. Ekim 2024'te Almanya Yahudileri Merkez Konseyi tarafından yapılan bir ankete göre, Yahudi cemaatlerinin yüzde 42'si antisemitik olaylar yaşadıklarını bildirdi. Bu olaylar arasında duvar yazıları, tehdit telefonları ve hakaretler bulunurken, katılımcıların yüzde 82'si Almanya'da Yahudi olarak yaşamanın daha güvensiz hale geldiğini belirtti.
Friedrich Ebert Vakfı tarafından yapılan bir araştırma da antisemitizmle ilgili endişe verici bulgular ortaya çıkardı. Araştırmayı oluşturan ankete katılanların yüzde 5,7’si açık bir şekilde antisemitik ifadeleri desteklediğini belirtti. Katılımcıların yüzde 12’si “Bugün bile Yahudilerin etkisi çok büyük” ifadesine katıldığını, yüzde 22’si yani toplumun neredeyse dörtte biri Yahudilerin “istediğini elde etmek için diğer insanlardan daha fazla kötü yöntemlere başvurduğunu” dile getirdi.
27 Ocak anma günü nedeniyle bir açıklama yapan Federal hükümetin Antisemitizm Sorumlusu Felix Klein, antisemitik saldırıların sayısında artış olduğunu ve Almanya’daki Yahudi yaşamının 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük tehdit altında bulunduğunu söyledi. Klein, “Antisemitizm sadece Yahudilere yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda demokrasiyi hedef alan bir tehdittir” dedi.
Papa Franciscus da Pazar günü Vatikan’daki Aziz Petrus Meydanı’nda yaptığı konuşmada, antisemitizme ve her türlü ayrımcılığa karşı küresel mücadele çağrısında bulundu. Papa, “Milyonlarca Yahudi ve diğer inançlardan insanların yok edilmesinin dehşeti asla unutulmamalı ya da inkâr edilmemelidir” diyerek genç nesillerin açık bir kalp ve evrensel bir kardeşlik anlayışıyla yetiştirilmesinin önemine vurgu yaptı.
Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Josef Schuster ise Auschwitz kampına yapılan ziyaretlerin artırılmasına yönelik daha fazla siyasi ve toplumsal girişime ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Schuster, “Auschwitz’i bir kez gören bir kişi, Holokost’un başka bir olayla kıyaslanamayacağını anlar” ifadelerini kullandı.
Eğitim Bakanı Cem Özdemir ise Holokost hakkında bilgi eksikliklerinden şikâyet etti. "Bu medeniyet felaketinin üzerinden 80 yıl geçtikten sonra özellikle genç nesil arasında ciddi bilgi eksiklikleri olduğuna dair yapılan anketler beni endişelendiriyor" diyen Özdemir, anketlere göre 18 ile 29 yaşları arasındaki her 10 Alman'dan birinin "Holokost" terimini hiç duymamış olmasının ve yüzde 40'ının Holokost sırasında altı milyon Yahudi'nin öldüğünü bilmemesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Bakan Özdemir, "Hitler Almanyası’nın işlediği suçların unutulmasına asla izin veremeyiz" dedi.
Gazze etkisi
Bu arada son 1,5 yıl içinde Gazze'de yaşanan çatışmaların ve İsrail-Filistin meselesinin, Avrupa genelinde ve Almanya özelinde antisemitizmin artışında önemli bir etkisi olduğu da gözlemleniyor.
Araştırmalar ve raporlar, çatışmaların özellikle de Gazze’de on binlere varan can kaybının antisemitik eğilimleri tetiklediğini ve Yahudi topluluklarına yönelik nefret söylemi ve saldırıların arttığını gösteriyor.
Özellikle sosyal medyada, Gazze'deki çatışmalar sırasında Yahudilere yönelik nefret söylemi, antisemitik komplo teorileri ve hakaretlerin belirgin bir şekilde arttığı saptanmıştı. Bazı göçmen grupları arasında artan antisemitizm sonrasında Alman hükümeti, vatandaşlık başvurusunda bulunanların Almanya’nın İsrail’e ve Yahudilere karşı tarihsel sorumluluğunu kabul etmeleri gerekliliğini yasalaştırdı. 7 Ekim 2023 sonrası oluşan durumun ve artan çatışmaların ardından Almanya’daki İsrail ve Yahudi karşıtı olarak tanımlanan eylemler göz önünde bulundurularak, geçen yıl Ocak ayında yürürlüğe giren yeni vatandaşlık yasasına ilave edilen şarta riayet etmeyenlerin ise Alman vatandaşlığına kabul edilmemesi öngörülüyor.
Forum