Erişilebilirlik

Yıldırım: ‘Rumlar Çözüme Hazır Değil’


Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Binali Yıldırım
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Binali Yıldırım

“Türk Silahlı Kuvvetleri, savaş için değil barış için Kıbrıs’tadırlar. Kıbrıs’ı istila için değil, zorbaca bir istilaya son vermek için Kıbrıs’tadırlar.” Dünya, Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te başlattığı Kıbrıs Barış Harekatı’nı dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in bu açıklamalarıyla öğrendi.

Kıbrıs Barış Harekatı’nın üzerinden 43 yıl geçmesine rağmen Kıbrıs sorunu henüz çözülebilmiş değil.

En son bu ay başında İsviçre’nin Crans Montana kasabasında yapılan Kıbrıs görüşmeleri, sol gelenekten gelen iki siyasetçinin cumhurbaşkanlığı görevinde bulunmalarından kaynaklanan beklenti artışına rağmen başarısızlıkla sonuçlandı.

Crans Montana’daki başarısızlıktan Rum tarafını sorumlu tutan Türkiye, Annan Planı’nın referanduma götürüldüğü 2004 yılından bu yana sürdürdüğü yapıcı çözüm odaklı rolünden uzaklaşabilir.

Zira önceki gün Estonya Dışişleri Bakanı’yla yaptığı basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Artık bundan sonra başka süreçler olacak Kıbrıs'ta. Ömür boyu bu şekilde bu süreç gidemez. AB ülkelerinin de artık Kıbrıs sorununun arkasına sığınmaması gerekiyor. 2004 yılında referandumdan sonra AB sözünü tutmadı. Şimdi KKTC üzerindeki ambargo ve kısıtlamaların bir an önce kalkması lazım” sözleri Türkiye’nin Kıbrıs’taki pozisyonunu değiştirdiğini gösteriyor.

Binali Yıldırım: “Rumlar çözüme hazır değil, müzakerelerden sonuç çıkmayacağı aşikar”

Türkiye’nin Kıbrıs meselesine gösterdiği önemin bir başka göstergesi de Başbakan Binali Yıldırım’ın kabine değişikliklerinin ertesi günü Kıbrıs Barış Harekatı törenlerine katılmak için Lefkoşa’ya gitmesi oldu.

Yıldırım, Crans Montana görüşmelerinde Rum tarafının tutumunu eleştirdi. Başbakan, “Kıbrıs Konferanslarından bir sonuç alınamayacağı, Rumlar’ın böyle bir çözüme hazır olmadığı net olarak anlaşıldı. Müzakerelerin bir sene sonra kaldığı yerden devam etmesinin de bir anlamı olmadığını ve buradan da bir sonuç çıkmayacağı aşikar olarak ortadadır” dedi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Başbakan Yıldırım’ın bu açıklamalarının ardından Pazartesi günü adaya giderek hem Anastasiadis hem de Akıncı’yla biraraya gelecek BM Genel Sekreteri Antonio Gutteres’in Kıbrıs Özel Danışmanı Esper Bart Eide’nin görüşmelerinden fazla bir şey çıkmasını beklemek mümkün görünmüyor.

Akıncı: “Enosis gerçekleşebilir olmaktan çıkmıştır, Kıbrıs Türk halkı eşit özgür bir varlık olarak yaşamını sürdürecek”

Tüm siyasi hayatında çözümü savunan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın TMT Anıtı’nda yapılan özel törende anıt defterine yazdığı mesajda kullandığı sert ifadeler son sürecin Kıbrıslı liderde yarattığı hayal kırıklığının kanıtı gibiydi:

“15 Temmuz günü Enosis hedefi ile çıkılan yolda Faşist Yunan Cuntası ve Kıbrıs Rum toplumundaki işbirlikçileri Kıbrıs’ı büyük bir felakete sürüklemişlerdir. Enosis ancak 20 Temmuz askeri harekatı sayesinde engellenebilmiş ve Adada barış içinde yeni bir geleceğin alt yapısı oluşturulmuştur. Ne var ki, bugüne kadar Kıbrıs’ta üzerinde uzlaşma sağlanabilmiş ortak bir yapıyı kurmak mümkün olmamıştır. Fakat bir konu çok açıktır. Kıbrıs’ta Enosis hedefi artık gerçekleşebilirliği olan bir olgu olmaktan çıkmıştır. Bu adada Rumlar kadar hak sahibi bir Kıbrıs Türk halkının varlığı yadsınmaz bir gerçekliktir. Kıbrıs Türk halkı her alanda örgütlenerek eşit, özgür bir varlık olarak güvenlik içinde yaşamını sürdürecektir.”

Kıbrıs’taki münhasır ekonomik bölge anlaşmazlığı sürüyor

Türkiye’nin rahatsızlığının artmasında Güney Kıbrıs’ın münhasır ekonomik alan ilan ettiği bölgede Fransız Total ve İtalyan Eni şirketleri adına doğalgaz arama faaliyetlerinin başlamasının rolü yadsınamaz.

Zaten Binali Yıldırım da Lefkoşa’daki konuşmasında bu konuya vurgu yaptı.

Crans Montana sürecinin Güney Kıbrıs’ın çözüme hazır olmadığını kanıtladığını belirten Başbakan, “Türkiye, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının işbirliği için bir fırsat olduğunu düşünmektedir. Ancak Rum tarafının tek yanlı adımları, zamansız, tehlikeli ve çözümsüzlüğü teşvik eden özelliktedir. Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz’deki uluslararası hukuktan doğan hak ve hukuklarını korumaya devam edeceğini bir kez daha ifade eder ve özellikle bu noktada tüm tarafların daha sorumlu davranmasını öneririm” dedi.

Barbaros Hayrettin Paşa gemisi 7. parselde çalışıyor

Panama bandıralı West Capella adlı sondaj gemisi iki Fransız firkateyninin gözetiminde 11 Temmuz’da Güney Kıbrıs’ın ilan ettiği 11. numaralı parsele vardı, 17 Temmuz’da ise matkabını deniz tabanına indirerek sondaj çalışmalarına başladı. Türkiye ise buna karşılık olarak Barbaros Hayrettin Paşa gemisini sismik araştırmalar yapmak üzere Kıbrıs adasının güneyine gönderdi.

Sismik araştırma gemisi bugün Güney Kıbrıs’ın kendi münhasır ekonomik alanı içinde bulunduğunu ilan ettiği yedinci parselde incelemeler yapıyor. Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait TCG-Gökçeada gemisi de Barbaros Hayrettin Paşa’ya refakat ve koruma görevini sürdürüyor.

Türkiye, Rum Yönetim’inin ilan ettiği 1, 4, 6 ve 7. parsellerin kendi kıta sahanlığında olduğunu savunuyor.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG