ISTANBUL —
Başbakan Erdoğan beş yıl aradan sonra ilk kez Brüksel’e gitti. Ancak Erdoğan’ın ziyareti, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği sürecini yeniden rayına oturtmak yerine, Avrupa Birliği’nin, AKP Hükümeti’ne yönelik yolsuzluk iddialarını soruşturan emniyet müdürü ve savcıların görevden alınmalarına verdiği tepkilerin odağı haline geldi. Amerika’nın Sesi İstanbul muhabiri Dorian Jones’a göre, giderek derinleşen skandal, yerel seçimler yaklaşırken, zor duruma düşen Başbakan Erdoğan’ın en büyük başarısı olan ekonomik büyümeyi tehdit ediyor.
Buhar kazanı üreticisi Erensan firması, Başbakan Erdoğan’ın 10 yıldan uzun süredir devam eden ve Türk ekonomisinin hacmini üç katına çıkaran başbakanlığı sırasında hızla büyüdü. Ancak Erensan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Eren için, hükümet ve yargı arasında yolsuzluk suçlamaları üzerine patlak veren sürtüşme, işleri zora sokuyor: ”En büyük korkumuz, hükümet ve yargı arasındaki yüzleşmenin devlet sisteminin tamamen çökmesine yol açması. Eğer böyle bir durum olursa hem işimizi kaybederiz, hem de günlük hayatımız büyük zarar görür, ülke karmaşaya sürüklenir. Bunun gerçekleşmesi ihtimali yüzde 1 olsa bile yine de bu risk mevcut. Şimdiden büyük endişe içindeyiz. İş dünyasında alım, satım, ortaklık kurma gibi önemli kararlar bu nedenle askıya alınmış durumda.”
Hükümetin barajlar, köprüler, İstanbul’a yapılması planlanan ve dünyanın en büyük havaalanı olarak tanıtılan üçüncü havaalanı ve Kanal İstanbul projeleriyle ilgili olarak yaptığı birçok reklam, Türk kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politika Merkezi’nden siyaset uzmanı Cengiz Aktar, inşaat patlamasının AKP hükümetinin seçimlerde başarılı olabilmek için kullanacağı en önemli koz olduğunu söylüyor: ”Türk ekonomi mucizesinin lokomotifi inşaat sektörüydü, bu durum geçerliliğini koruyor. Yıllık kamu ihalelerinin 50 milyar dolarının neredeyse tamamı inşaat sektörüyle ilgili. Bu hükümet vatandaşlarına iki anahtar sundu. Biri otomobil, diğeri ev anahtarı. Halk son derece mutlu. Ancak yolsuzluk suçlamalarının neredeyse tamamı inşaat sektörüyle ilgili.”
Savcılar, AKP Hükümeti’yle sıkı ilişkileri olan en büyük inşaat şirketlerini hedef alıyor. Soruşturmalar, İstanbul’daki dev konut projeleriyle ilgili.
Türk televizyonlarının hemen hemen hepsi, İstanbul’daki son inşaat projelerine ilişkin reklamlar yayınlıyor. İnşaat sektöründeki patlama ekonomiye ivme kazandırsa da İstanbul’da satılmayı bekleyen 300 bin ve inşaatı süren bir diğer 300 bin konut bulunması, ‘İstanbul’da inşaat balonu mu patlayacak’ sorusunu akla getiriyor. Finansbank’tan iktisatçı İnan Demir, yolsuzluk suçlamalarının bazı şirketleri mali açıdan çok zor duruma sokacağı uyarısında bulunuyor: ”Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen bazı inşaat firmalarının kredi erişimleri, kötü şöhrete sahip olmaları nedeniyle kısıtlanabilir. Bu inşaat firmalarının yürüttüğü büyük projelerin çoğu dış finansmana dayalı. Bunun nedeni, bu projelerin sadece yerel bankaların finansmanıyla yürütülemeyecek kadar büyük olması.”
Yabancı yatırımcıların ülkeyi terk etmeye başlamasıyla Türk lirası hızla değer kaybetmeye devam ediyor. Bu ay tüketici güveni de rekor seviyede düşüş yaşadı. Mart sonundaki yerel seçimlerin ve yazın da cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşıyor olması ise belirsizliği körüklüyor.
Birçok uzman Türk ekonomisindeki büyümenin yüzde 2‘nin altında kalacağını tahmin ediyor. İki yıl önceyse bu oran yüzde 10’a yakındı. Cengiz Aktar, AKP hükümetinin seçimlerde büyük bir bedel ödeyebileceği uyarısında bulunuyor: ”İktidardaki AKP’ye zarar verecek en ciddi etken ekonomi olacaktır. Türk halkı da başka birçok ülkenin halkları gibi ceplerindeki paraya göre oy kullanıyor.”
Kamuoyu yoklamaları, yolsuzluk suçlamalarına rağmen yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde AKP’nin hala önde olduğunu gösteriyor. Gözlemciler, siyasi ve ekonomik belirsizlik göz önünde bulundurulduğunda muhalefet partilerinin 10 yıl sonra ilk kez başarı gösterme şansı yakalayabileceği tahmininde bulunuyor.
Buhar kazanı üreticisi Erensan firması, Başbakan Erdoğan’ın 10 yıldan uzun süredir devam eden ve Türk ekonomisinin hacmini üç katına çıkaran başbakanlığı sırasında hızla büyüdü. Ancak Erensan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Eren için, hükümet ve yargı arasında yolsuzluk suçlamaları üzerine patlak veren sürtüşme, işleri zora sokuyor: ”En büyük korkumuz, hükümet ve yargı arasındaki yüzleşmenin devlet sisteminin tamamen çökmesine yol açması. Eğer böyle bir durum olursa hem işimizi kaybederiz, hem de günlük hayatımız büyük zarar görür, ülke karmaşaya sürüklenir. Bunun gerçekleşmesi ihtimali yüzde 1 olsa bile yine de bu risk mevcut. Şimdiden büyük endişe içindeyiz. İş dünyasında alım, satım, ortaklık kurma gibi önemli kararlar bu nedenle askıya alınmış durumda.”
Hükümetin barajlar, köprüler, İstanbul’a yapılması planlanan ve dünyanın en büyük havaalanı olarak tanıtılan üçüncü havaalanı ve Kanal İstanbul projeleriyle ilgili olarak yaptığı birçok reklam, Türk kamuoyunun gündemini meşgul ediyor. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politika Merkezi’nden siyaset uzmanı Cengiz Aktar, inşaat patlamasının AKP hükümetinin seçimlerde başarılı olabilmek için kullanacağı en önemli koz olduğunu söylüyor: ”Türk ekonomi mucizesinin lokomotifi inşaat sektörüydü, bu durum geçerliliğini koruyor. Yıllık kamu ihalelerinin 50 milyar dolarının neredeyse tamamı inşaat sektörüyle ilgili. Bu hükümet vatandaşlarına iki anahtar sundu. Biri otomobil, diğeri ev anahtarı. Halk son derece mutlu. Ancak yolsuzluk suçlamalarının neredeyse tamamı inşaat sektörüyle ilgili.”
Savcılar, AKP Hükümeti’yle sıkı ilişkileri olan en büyük inşaat şirketlerini hedef alıyor. Soruşturmalar, İstanbul’daki dev konut projeleriyle ilgili.
Türk televizyonlarının hemen hemen hepsi, İstanbul’daki son inşaat projelerine ilişkin reklamlar yayınlıyor. İnşaat sektöründeki patlama ekonomiye ivme kazandırsa da İstanbul’da satılmayı bekleyen 300 bin ve inşaatı süren bir diğer 300 bin konut bulunması, ‘İstanbul’da inşaat balonu mu patlayacak’ sorusunu akla getiriyor. Finansbank’tan iktisatçı İnan Demir, yolsuzluk suçlamalarının bazı şirketleri mali açıdan çok zor duruma sokacağı uyarısında bulunuyor: ”Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen bazı inşaat firmalarının kredi erişimleri, kötü şöhrete sahip olmaları nedeniyle kısıtlanabilir. Bu inşaat firmalarının yürüttüğü büyük projelerin çoğu dış finansmana dayalı. Bunun nedeni, bu projelerin sadece yerel bankaların finansmanıyla yürütülemeyecek kadar büyük olması.”
Yabancı yatırımcıların ülkeyi terk etmeye başlamasıyla Türk lirası hızla değer kaybetmeye devam ediyor. Bu ay tüketici güveni de rekor seviyede düşüş yaşadı. Mart sonundaki yerel seçimlerin ve yazın da cumhurbaşkanlığı seçiminin yaklaşıyor olması ise belirsizliği körüklüyor.
Birçok uzman Türk ekonomisindeki büyümenin yüzde 2‘nin altında kalacağını tahmin ediyor. İki yıl önceyse bu oran yüzde 10’a yakındı. Cengiz Aktar, AKP hükümetinin seçimlerde büyük bir bedel ödeyebileceği uyarısında bulunuyor: ”İktidardaki AKP’ye zarar verecek en ciddi etken ekonomi olacaktır. Türk halkı da başka birçok ülkenin halkları gibi ceplerindeki paraya göre oy kullanıyor.”
Kamuoyu yoklamaları, yolsuzluk suçlamalarına rağmen yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde AKP’nin hala önde olduğunu gösteriyor. Gözlemciler, siyasi ve ekonomik belirsizlik göz önünde bulundurulduğunda muhalefet partilerinin 10 yıl sonra ilk kez başarı gösterme şansı yakalayabileceği tahmininde bulunuyor.