31 Mart yerel seçimlerine artık sadece bir kaç gün kaldı ve seçim güvenliği konusu bu kampanya döneminde de yine tartışmalara konu oldu. Bu sefer tartışmaların odağında belirli bölgelere kaydırılan seçmenler, taşınmış ya da birleştirilmiş sandıklar, oy pusulalarının sayısının arttırıldığı iddiaları, sahte seçmen tartışmaları gibi konular vardı.
VOA Türkçe ekibi olarak hem AKP hem de CHP’nin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) temsilcileriyle bir araya geldik ve onlardan hem bu tartışmalarla ilgili düşüncelerini hem de 31 Mart’ta özellikle nelere dikkat edilmesi gerektiği konusundaki uyarı ve tavsiyelerini aldık.
İki partinin temsilcisi seçim kampanyası dönemindeki tartışmalarla ilgili farklı bakış açılarına sahip olsalar da birleştikleri nokta her partinin sandık başında temsilci bulundurması gerektiği noktasında oldu.
''Bu seçimde en büyük sorunumuz yığma seçmen ve kaydırılan seçmen''
Cumhuriyet Halk Partisi Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Mehmet Hadimi Yakupoğlu, bu seçim döneminde en çok yaşadıkları sıkıntının “yığma seçmen ve kaydırılan seçmen” olarak adlandırdıkları seçmen hareketleri olduğunu söyledi.
Yakupoğlu bunun yanında, yasadaki değişiklikten kaynaklanan bir düzenlemeyle terör iddiasıyla il seçim kurullarının ya da valilerin talebiyle YSK’nın belirtilen yerdeki sandıkların taşınmasına ya da birleştirilmesine karar verdiğini söyledi.
Ayrıca, çok fazla oy pusulalarının basıldığı iddialarının gündeme geldiğine dikkati çeken Yakupoğlu, yeterli matbaa altyapısının olmaması nedeniyle bunun sorun yarattığını ve itirazlar üzerine YSK’nın önceki kararını zorunlu olarak değiştirdiğini belirtti.
“Sandığın başından ayrılmayın”
Yakupoğlu, sandık güvenliği açısından en fazla dikkat edilmesi gereken unsurunsa, sandık kurullarındaki tüm işlemlerin, sabah oy verme işleminin öncesinden başlayarak en son sandık sonuç tutanaklarının imzalanıp ilçe seçim kuruluna teslim edilmesine kadar takip edilmesi olduğunu vurguladı.
Sandık başında siyasi partili üyeler, müşahitler, seçmenler ve sandık kurulunun gözetim ve denetimi altında yapılan işlemlerin seçim güvenliğinin ‘en yumuşak karnını’ oluşturduğunu ifade eden CHP temsilcisi, “Çünkü her şey burada olabilir” dedi ve şu önemli noktalara dikkat çekti:
“Şimdi siz sandığın başında yoksanız o sandık sonuç tutanağına ne yazarsanız ilçe seçim kuruluna o gidecek. Dolayısıyla bunu denetleme şansınız yok. Neyle denetleyebilirsiniz? Siz sandığın başında olacaksınız oy verme işlemi sırasında veya tasnif işlemi sırasında, varsa şikayetinizi bunu dile getireceksiniz, şikayetiniz kabul edilirse sorun yok ama kabul edilmezse mutlaka sandık tutanak defterine neden kabul edilmediğinin, neden reddedildiğinin karar altına alınmasını isteyeceksiniz. Çünkü bu karar ileride yapılacak itirazlar için tek delildir. Yasa gereği mutlaka delilinizi, itirazınızı eklemeniz, eğer deliliniz yoksa delilinizin nerede olduğunu belirtmeniz gerekir aksi takdirde haklı dahi olsanız itirazınız dinlenmez. İşte sandık tutanak defteri de bu işin tek delilidir.”
Yakupoğlu, tutanaklar alınıp seçim kuruluna getirildiği andan itibaren sürecin elektronik kısmının başladığını, sonuçların SEÇSİS adı verilen sisteme yüklendiğini belirtti. CHP olarak kendi içlerinde de benzer bir sistemin olduğunu anlatan Yakupoğlu, “İlçe başkanlıklarımızdan gelen o sandıkla ilgili rakamsal veriler ve ıslak imzalı tutanağın fotoğrafı da bizim sistemimize giriyor ve YSK'nın sistemine giren verilerle bizim kendi sistemimize yüklediğimiz verileri özel bir yazılımımız karşılaştırıyor. Karşılaştırdığı anda uyum varsa sorun yok ama uyumsuzluk varsa sistem anında alarm veriyor” diye konuştu.
Yakupoğlu şöyle devam etti:
“Bizim görevimiz siyasi partiler olarak sisteme girilen o verilerin doğru olup olmadığını düzenli kontrol edebilmektir. İşte bunun başlangıcı sandık başında olmanız ve ıslak imzalı tutanağı almanızdır. Yoksa bizim sistemimiz ne kadar mükemmel olursa olsun buraya insan unsuruyla bir veri akışı sağlamadığımız sürece YSK’nın sistemini denetleyemeyiz. İşte o yüzden sandığın başında olmak, bütün işlemleri kontrol etmek, gerekli şikayetleri ve itirazları anında yapmak ve bunun sonucundaki tutanakları almak ve bu tutanakları partiye götürüp partinin de YSK'nın sistemine ilçe seçim kurulları tarafından girilen verileri denetlemesine imkan sağlamaktır.’’
“Tek çare 31 Mart’ta sandığa gitmek”
Siyasi partilerin medyada eşit temsil edilmemesi konusundaki şikayet ve kaygılara ilişkin de Yakupoğlu, iktidarca seçim kanunlarında yapılan değişiklikler sonucu bu konudaki itiraz haklarının ellerinden alındığını, şikayet edebilecekleri bir mekanizmanın kalmadığını söyledi.
Yakupoğlu, “Cumhurbaşkanını denetleyemiyorsunuz, yayın kuruluşlarını denetleyemiyorsunuz, bunları şikayet edeceğiniz bir mercii de yok o zaman geriye bir tek şey kalıyor sandık. Dolayısıyla bunu söylemekten biz yorulduk, anlatmaktan yorulduk, bir yerde de çareniz de yok tek çare 31 Mart’ta sandığa gitmek. bunun başka bir yolu yok bizim açımızdan” diye konuştu.
''Çok fazla asker ve polis yığması oldu''
Bir diğer kaygı duydukları hususun da özellikle doğu ve güneydoğuda çok fazla asker ve polis yığması olması olduğunu kaydeden Yakupoğlu, “Mesela Foça, orada komando okulu var, küçük bir nüfus, belediyesi CHP’de. 3 bin 600 küsur astsubay kursiyer oy kullanacaklar, hatta 632’si de kursunu bitirmiş Türkiye'nin değişik yerlerinde göreve gitmişler onlar da gelip Foça'da oy kullanacaklar. Şimdi düşünün Foça'nın seçmeni kaç kişi zaten? Yaklaşık 4 bin asker orada kursiyer olarak oy kullanacak” dedi.
Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın silahlı kuvvetler bünyesinden çıkarılıp İçişleri Bakanlığı’na bağlandığına değinen Yakupoğlu, kanuna göre askerlerin oy kullanamadığına dikkati çekerek, “Mesela Harbiye’deki bir öğrenci oy kullanamıyor ama jandarma okulundaki bir öğrenci oy kullanabiliyor. Dolayısıyla askerin ve polisin etkili olabileceği pek çok seçim çevresi de çıkacak, bunun sonuçlarını da göreceksiniz” diye konuştu.
AKP Temsilcisi: “YSK bugüne kadar hiçbir seçimde başarısız olmadı”
AKP Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Recep Özel ise, seçim güvenliğiyle ilgili dile getirilen kaygılara ilişkin bir soruyu yanıtlarken, YSK’nın 1950 yılından beri seçimleri yaptığını ve bugüne kadar da hiçbir seçimde başarısız olmadığını savundu.
31 Mart yerel seçimlerine ilişkin hazırlıkların da Kasım-Aralık döneminde başladığını belirten Özel, “Tabii YSK'daki işleyişi, seçim mevzuatını bilmeyen bazı siyasi parti temsilcilerinin genel başkanlarının sırf seçimin sonucuna gölge düşürebilmek için peşin önyargılı olarak birtakım seçim güvenliğiyle ilgili söylemlerine hep birlikte şahit oluyoruz” ifadesini kullandı.
Özel, YSK’da, ilçe seçim kurullarında, sandık kurullarında siyasi partilerin temsilcilerinin yer aldığına dikkati çekerek, “Aslında seçimleri partiler yapıyor. Buradaki kurul üyelerimiz, ilçe seçim kurulu başkanı, vekil memuru bunların sadece hakemliğini üstleniyor diyebiliriz” dedi.
Şu ana kadar sürecin gayet düzenli şekilde işlediğini ve her şeyin hazır olduğunu vurgulayan Özel, “hayali seçmen” iddiaları konusunda da, “İddia ediyoruz ki bir tane hayali seçmeni kimse bulamaz. Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası artık her vatandaşımızda bulunduğu için böyle sahte seçmen, bir seçmenin mükerrer yazılması gibi bir şey olması mümkün değil bizim sistemimize göre” diye konuştu.
Fazla oy pusulalarının basıldığı iddialarına ilişkin de bu konuda geçmiş seçimlerdeki uygulamadan farklı bir durumun söz konusu olmadığını kaydeden Özel, şöyle devam etti:
“Her sandık kuruluna teslim edilen oy pusulası sayısı belli ve tutanak altında. Daha sonra kullanılan oy pusulası da belli ve tutanak altında olduğu için ne kadar fazla gönderilirse gönderilsin hiç problem değil. Bunlar tamamen seçimin sonucunu başka gerekçelere sığdırmak isteyenlerin bir mazereti olarak değerlendiriyoruz biz. Bu konuda YSK, ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları üzerlerine düşen vazifeleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmiştir. Kimse bunun altında başka şeyler aramaya kalkmasın. Türkiye'nin en iyi yaptığı işlerden bir tanesi seçim işi. YSK hepimize lazım, yardımcı olalım katkıda bulunalım.”
“Bütün partiler sandık kurullarında eksiksiz temsil edilmeli”
Özel, 31 Mart’ta özellikle dikkat edilmesi gereken hususların neler olduğuna yönelik bir soru üzerine de şunları söyledi:
“Öncelikle bütün partilerin sandık kurullarında eksiksiz temsil edilmesi lazım, sonunda hiç kimsenin bir laf söylememesi için. Bizim partimiz AK Parti olarak bütün sandık kurulu üyelerimizin o gün görev başında olmalarını sağlayacağız. Diğer partiler de bunu sağlarlarsa bakın seçim sonucunda şöyleydi böyleydi hiçbirimizin deme hakkımız olmaz. Öncelikle seçime katılan tüm siyasi partilerin oralarda sandık kurulu üyelerinin tam şekilde göreve gitmelerini sağlamaları, yeterince müşahit bulundurmaları, yeterince ilçe seçim kurullarında müşahit bulundurmaları, seçim iş ve işlemlerini bütün partiler adaylar ve müşahitlerin tam ve eksiksiz şekilde izlemelerini istiyoruz. İzlerlerse daha sonra birtakım gerekçelere sığınmak zorunda kalmazlar. Hepimizin gözü önünde şeffaf bir şekilde bu seçimi götürmek istiyoruz.
Seçmenlerin de olabildiğince seçime katılma oranı yüksek olması lazım ülkemizde. Ellerine ulaşan seçmen bilgi kağıtlarıyla o gün oy verecek yerlere gitmelerini ve hür iradelerini sandığa doğru şekilde yansıtmalarını istiyoruz. Seçmenlerimizden bu aşamadan sonra isteyeceğimiz tek husus seçime katılmalarını sağlamaktır, kolaylık sağlamaktır ve onları oy kullanmaya teşvik etmektir.”
Özel, seçim günü herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmaması ilgili birimlerce gerekli tüm tedbirlerin alındığını ve bir sorun yaşanmasını beklemediğini vurguladı.
“Artık propaganda da sosyal medyaya kaydı”
Özel, partilerin medyada eşit temsil edilmediği eleştirileri hakkında da, Türkiye’de yayın kuruluşlarının çok çeşitlendiğini, internet ve sosyal medya kullanımının çok yaygınlaştığını belirterek, 30-40 yıl önceki bir mevzuatın artık geçerliliğini yitirdiği görüşünü dile getirdi.
Özel, “Şimdi ben Halk TV'de ne kadar yer alabilirim AK Parti olarak? Yani bu açıdan bakarsak, herkes kendi mecrasında kendi partisinin istikametinde yayın yapan kuruluşlar nezdinde eşitliği sağlamıştır. Bu konuda ‘o bana eşit mesafede dursun’ günümüzde medyanın geldiği noktada zaten pek mümkün görünmüyor. Ondan dolayı bu tür eleştirilerden ziyade seçmene nasıl ulaşabilirim partiler… Artık sosyal medya var, sosyal medyada herkesin ulaşmasını engelleyici bir durum var mı? Bütün partiler, bütün adaylar, bütün Türkiye’deki 83 milyon vatandaşımızın rahatça ulaşabildiği bir sosyal medya. Artık propaganda da sosyal medyaya doğru kaydı. Ondan dolayı bu tür ‘eşit, adil, bize süre veriliyor verilmiyor’ noktalarının ben geçerli olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.
“Dünyada seçimi en iyi yapan ülke Türkiye’dir”
AKP temsilcisi son olarak şu mesajları verdi:
“Seçimlerde o gün akşam sandıktan sonuçlara hepimizin riayet etmesi gerekir. Yine demokrasinin galip geleceğine biz inanıyoruz. Milletimizin engin hoşgörüsü, engin duygusu bu seçim sonuçlarına güzel bir şekilde tesis edilecek. Bunu birtakım sanki seçim hileleri varmış gibi ya da seçim hileleri oluyor da sandık sonuçları değiştiriliyor gibi bir algıya hiçbir siyasi partinin girmemesini özellikle ben buradan bir kez daha sizin vasıtanızla bütün siyasi partilerden istiyoruz. İnanın buradaki işleyiş, YSK’daki, ilçe seçim kurullarındaki işleyiş dünyanın diğer ülkelerine örnek olabilecek şekilde. Partiler her türlü bilgiye belgeye seçim kurullarında ulaşabiliyorlar, biz burada ulaşabiliyoruz. Her şey partilerin gözü önünde oluyor. Ondan dolayı seçim başarısızlıklarımızı hiçbir parti, seçim kurullarına, Yüksek Seçim Kurulu’na atfetmesin istiyoruz. En dikkat edeceğimiz konu partiler olarak seçim hukukunun bütün gerekleri burada yerine getiriliyor. İnanın ki dünyada seçimi en iyi yapan ülke Türkiye'dir.”