Yunanistan ve İrlanda’daki ekonomik krizle birlikte Avrupa Birliği’nde başgösteren görüş ayrılıkları, bütçe görüşmelerinde yaşanan tıkanıklık ve Almanya’nın Euro konusunda aldığı tavır nedeniyle derinleşti. Brüksel’de yarın başlayacak AB liderleri zirvesinde Merkel’in sert tavrını sürdürmesi durumunda, krizin çıkmaza girebileceği yorumları yapılıyor.
Avrupa Birliği’nin motoru, kalbi, beyni... Almanya-AB ilişkisi geride kalan yıllarda bu tarz benzetmelerle tarif edilirdi. Yapılan yorumlarda, Almanya’nın Avrupa Birliği’ne, para birimi Euro’ya, Euro’nun geleceğinin ise Almanya’ya ne kadar bağımlı olduğunun altı çizilirdi. Ancak son haftalarda yaşanan ve Berlin’de de şaşkınlık yaratan gelişmeler, bu özel ilişkinin çok zor bir dönemden ve derin bir krizden geçtiğini gösteriyor. Yunanistan’ı, ardından da İrlanda’yı kurtarma paketlerinde belirleyici rolü üstenen Almanya, daha doğrusu Başbakan Angela Merkel, her geçen gün AB’ye mesafe koyan, Euro’yu ise neredeyse sonu gelmiş bir süreç olarak tanımlayan tavırlarıyla dikkati çekiyor. Yunanistan krizinde olaya geç müdahale ettiği için diğer AB liderleri tarafından eleştirilen, İrlanda’da ise AB’deki ortaklarına danışmamakla suçlanan Merkel, Birliğin kötü kadını haline geldi. Ancak Alman basını ve kamuoyu, yurtdışından gelen eleştirilere kıyasla, Merkel’e destek veriyor ve Almanya’nın AB ülkeleri tarafından sömürüldüğünü, Yunanistan gibi har vurup harman savuran AB’nin zayıf halkalarının nasıl olsa Almanya bizi kurtarır düşüncesinden hareket ettiklerini savunuyorlar. Almanya’da sosyal harcamalarda sert kısıntılara gidilen bir dönemde, Yunanistan’a ve İrlanda’ya milyarlarca Euro destek verilmesi ise, halk arasında da AB karşıtlarının oranını sürekli artırıyor. Merkel'in AB ve Euro konularında izlediği ve son olarak AB kurtarma paketinin miktarının 1,5 trilyon Euro’ya yükseltilmesinin Alman başbakanının itirazı doğrultusunda reddedilmesinin, iç politikaya dönük bir hamle olduğu da belirtiliyor.
Alman basınında AB ve Euro ile senaryolar yüksek sesle tartışılırken, Euro’nun zayıf ve güçlü ülkelere göre iki farklı kura bölünmesi, zayıf ülkelerin Euro bölgesinden çıkarılması ya da Almanya’nın Euro’dan çıkıp Mark’a dönmesi gibi alternatiflerde yoğunlaşıyor. Türk Alman Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Nihat Sorgeç, Merkel’in rizikolu bir oyun oynadığını, ama Almanya’nın Mark’a dönmesinin akılcı bir taktik olabileceğini söylüyor.
Bundan tam bir ay önce bir araya gelen Avrupa Parlamentosu ile üye ülke hükümetleri, Avrupa Birliği’nin 2011 yılı bütçe görüşmelerinde anlaşmaya varamamıştı. Diplomatlar AB bütçe görüşmelerinin 1988'den bu yana ilk kez başarısızlığa uğramasında Berlin’in perde arkası oyunlarının belirleyici olduğunu belirtiyorlar. Şimdi ise Perşembe ve Cuma günkü zirvede Merkel’in AB bütçesi konusunda alacağı tavır merakla bekleniyor. Yorumlarda, Alman Başbakan’ın sert bir çizgi izleyeceği, bütçe konusunda uzlaşmaya varılamaması durumunda ise AB’nin 2011’de aylık geçici tedbirler uygulanması yoluna gitmek zorunda kalacağı belirtiliyor. Bu durum ise AB için tam anlamıyla bir fiyasko ve sonun başlangıcı olarak adlandırılıyor. Gözlemciler, Fransa’daki başkanlık seçimlerine hazırlanan Cumhurbaşkanı Nicoals Sarkozy’in ise zirvede Merkel’in stratejisine karşı tavır almasını ve AB’yi ve Euro’yu koruyan lider rolünü üstlenmesini bekliyorlar.