AİHM’in Demirtaş Kararı Sonrasında ‘Bağlayıcılık’ Tartışması

HDP eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvuruda bulunduğu AİHM’in bugün açıkladığı “makul tutukluluk süresinin aşıldığı” gerekçesiyle, “yeni deliller söz konusu değilse Demirtaş’ın serbest kalması” gerektiği yönündeki kararı Türkiye’de tartışma yarattı.

Yürütmenin başı konumundaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “AİHM’in kararı bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” açıklamasıyla “AİHM kararını uygulamama” sinyali verdi.

Erdoğan’ın açıklaması doğrultusunda Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de, Demirtaş hakkında asli karar verici merci olarak Türk yargısını işaret etti. Gül, “Kararı bir görelim. Bu konuda yargılamayı yapan merci karar verecektir” dedi. Bu açıklamasıyla Adalet Bakanı, Demirtaş’ın tahliyesi konusunda tutukluluk kararına imza atan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ni adres gösterdi.

HDP cephesinden ise Demirtaş’ın tutukluluk kararına imza atan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılı başvuruyla tahliye talebi hamlesi geldi. Dilekçede, AİHM’in bugünkü kararıyla Demirtaş’ın “serbest seçim hakkının” ve 23 aydır tutuklu olması nedeniyle de “özgürlük ve güvenlik hakkının” ihlal edilmiş olduğuna karar verdiğine yer verildi. Dilekçede, AİHM’in kararı doğrultusunda Demirtaş’ın tahliye edilerek Türkiye’nin hali hazırdaki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal etme durumunun sonlandırılması istendi.

Demirtaş: “Erdoğan’ın açıklaması Türkiye demokrasisi için vahim”

Demirtaş da, cezaevinden yaptığı yazılı açıklamada, “AİHM’in verdiği bu kararla birlikte, siyasi rehine pozisyonum hukuken tescil edilmiş oldu. İlk günden beri söylediğimiz gibi, HDP'ye yapılan operasyon, tutuklanmamız ve yargılanmamız hukuki değil, siyasi gerekçelerle yapılıyordu. Yargılandığım davalar ve isnatlar tümden çökmüştür. AYM dahil, bizim hakkımızda bu süre zarfında yasa dışı karar veren bütün mahkemelerin çok ağır ihlaller yaptığı, AİHM kararıyla kesinleşmiştir” dedi.

Demirtaş, “Maalesef ki, yürütmenin başı sıfatıyla açıklama yapan Cumhurbaşkanı, bu mahkeme kararına rağmen hukuku, kanunu ve Anayasa’yı tanımayacağını ifade edebilmektedir. Bu benim şahsımla ilgili bir mesele değil, AİHM kararında temsil edildiği gibi bütün Türkiye toplumu ve demokrasi açısından çok vahim bir durumdur. Haklı bir mahkeme kararı olmadan iki yıldır burada tutuluyor olmama rağmen demokrasiye, barışa ve adalete olan inancımı asla kaybetmedim. Bu konuda en büyük umut kaynağım da halktır, halkın mücadelesidir” mesajını da verdi.

“Erdoğan’ın açıklaması kaygı yarattı”

Edirne Cezaevi’nde 4 Kasım 2015’ten bu yana tutukluluğu devam eden Selahattin Demirtaş’ın avukatları ise yazılı açıklama ile AİHM kararını ve Erdoğan’ın yaklaşımını değerlendirdi.

Açıklamaya, Demirtaş’ın dava sürecini AİHM’e taşıyan akademisyen ve hukukçu Kerem Altıparmak, avukatlar Reyhan Yalçındağ Baydemir, Ramazan Demir, Deniz Gedik, Aygül Demirtaş Gökalp, Mahsuni Karaman, Benan Molu ile Özlem Zıngıl imza attı.

Açıklamada, öncelikle “Başvurucu Selahattin Demirtaş’a yönelik hak ihlalinin giderilmesi için derhal serbest bırakılması yönünde gerekli adımlar atılmalıdır. AİHM kararlarına uyulması yönünde şüpheye yer bırakmayacak şekilde bir irade ortaya konulmalıdır. Bu irade Demirtaş’la beraber tüm seçilmişleri ve muhalefeti kapsamalıdır” çağrısı yapıldı.

AİHM kararına Erdoğan hükümetinin uymaması ihtimali içinse açıklamada, “Bu kararda da vurgulandığı üzere, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar yetkililerinin muhalefeti hedef alan, yargıyı etki altında bırakan söylem ve eylemleri, yargının Anayasa ve uluslararası hukuk standartlarına uygun karar vermesini imkansız kılmaktadır. Bu yöntem ve araçlardan özenle ve kesinlikle kaçınılmalıdır. Üzülerek ifade etmek isteriz ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanı, AİHM'in tam da kararında belirttiği ihlalin, yani tüm bu sürecin siyasi saik ve motivasyonlarla sürdürüldüğü iddialarını doğrulamış; bundan sonra da bu anlayışın sürdürüleceği kaygısı yaratmıştır” denildi.

AİHM kararıyla hükümete mesaj verildiği de vurgulanarak, “yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacak önlemlerin tartışmaya açılması zorunludur. Demokratik bir toplum için hayati nitelikte olan çoğulculuğu koruyacak ve geliştirecek, siyasi ifade özgürlüğünün önünü açacak önlemler gecikmeksizin alınmalıdır” görüşü savunuldu.

“Tahliye kararı zorunludur”

Hukuki değerlendirmeler içeren açıklamada, Anayasa Mahkemesi’ne de “Milletvekillerinin ve diğer seçilmişlerin halen devam etmekte olan tutukluluk durumlarına ilişkin başvurularının karara bağlanmasında AİHM’in Selahattin Demirtaş kararı ve bu davada üçüncü taraf olarak müdahil olan insan hakları kuruluş ve uzmanlarının görüşleri dikkate alınmalıdır” çağrısı yapıldı.

Açıklamada, AİHM kararıyla birlikte Demirtaş’ın tahliyesi önünde hukuksal engel bulunmadığını kaydedilerek, “Selahattin Demirtaş hakkında tutuklama kararı vermiş olan Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, AİHM kararının bağlayıcılığı niteliği gereği, gecikmeksizin tahliye kararı vermesi zorunludur” denildi.

Benzer şekilde tüm seçilmişlere yönelik dava süreçlerinde yerel mahkemeler tarafından artık AİHM kararının dikkate alınması gerektiği de belirtilerek, “İstinaf ve temyiz aşamasında olan davalarda da AİHM kararına uygun karar verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır” denildi.

HDP Sözcüsü Oluç: “Türkiye bu karara uymak zorunda”

HDP Parti Sözcüsü Saruhan Oluç ile Hukuk Komisyonu Sözcüsü Ayşe Acar Başaran ise, Demirtaş hakkındaki AİHM kararına ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Oluç, “Elbette yerel mahkemeye acilen karar vermesi yönünde çağrı yapıyoruz. Hem Demirtaş hem de seçilmiş diğer vekillerimiz hakkında hızla yerel mahkemelerin bu kararı emsal görerek karar vermesi gerekmektedir. AİHM kararları Türkiye açısından önemlidir.

Türkiye’nin imza attığı AİHS’nin 46’ncı maddesi der ki: Bu sözleşmeyi imzalamış ve kabul etmiş olan ülkeler AİHM’in kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt eder. Bu kararın uygulanmasını da Bakanlar Komitesi'nin denetleyeceğini söyler. Dolayısıyla Türkiye bu karara uymak zorundadır” dedi.

Oluç, ayrıca Anayasa’nın 90’ncı maddesini anımsatarak, “Anayasa’nın 90’ıncı Maddesi, Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeleri amir hüküm kabul eder ve yerel hukuk karşısında onların geçerli olduğunu belirtir. Yerel mahkemelerin hem Anayasa’nın 90’ıncı Maddesine uymaları hem de AİHS’nin 46. Maddesi’ne uymaları beklenmektedir. Bizim de çağrımız ve beklentimiz bu doğrultudadır. Türkiye, Avrupa Konseyi üyesidir. Bir kez daha Türkiye uluslararası hukuk ve uluslararası kurumsal ilişkiler nezdinde önemli bir sınavın eşiğindedir” diye konuştu.