Almanya’da 2024 yılı bütçe tasarısında oluşan 60 milyar Euro’luk açık siyasi krizi tetiklerken, Berlin’de erken seçim sesleri yükselmeye başladı.
Siyasi analizlerde, hükümetin krizi kontrol edememesi durumunda üç partili koalisyonun dağılabileceği belirtiliyor.
Anayasa Mahkemesi, hükümetin COVID-19 salgınıyla mücadeleye ayırdığı, ama harcamadığı 60 milyar Euro hacimli özel bütçeyi başka alanlarda kullanamayacağını ilan etmiş, Maliye Bakanı Christian Lindner karara tepki olarak bütçede gelecek yıl için hedeflenen tüm harcama taahhütlerinin geçici olarak dondurulduğunu duyurmuştu.
Hükümet, çeşitli önlemler içeren acil eylem planı çalışmalarını başlattı. Bu önlemler arasında vergi gelirlerini artırmak ve harcamaları azaltmak yer alıyor. Ancak bu önlemlerin yetersiz kalacağından yola çıkan hükümet, "borç freni" uygulamasını bu yıl için askıya almayı, yani borçlanmayı da hedefliyor.
2009 yılında alınan bir kararla, o dönemdeki Merkel hükümeti devletin borçlanmasına sınır getirmiş ve Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’nın azami yüzde 0,35’i oranında borçlanma imkanına izin vermişti.
COVID-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından borç freni, son iki yılda devlete ek hareket alanı sağlamak için askıya alındı ve bu yılla birlikte tekrar devreye girdi. Ancak "borç freni" uygulamasının meclis oylamasında askıya alınması üçte iki oy çoğunluğu ile mümkün olduğundan hükümetin muhalefetin de desteğine ihtiyacı var.
Başbakan Olaf Scholz, konuyla ilgili olarak Salı günü Federal Meclis'te hükümet adına bir açıklama yapacağını duyurdu.
İlgili Haberler Almanya’da hükümetin “bütçe krizi” muhalefeti iştahlandırıyorMuhalefet hükümeti zorluyor
Muhalefet partileri Hıristiyan Birlik CDU/CSU, Almanya için Alternatif (AfD) ve Sol Parti, hükümetin içinde bulunduğu girdabın içinden çıkış yolunu "borç freni" uygulamasında değil, erken seçimde ya da hükümetin yeniden şekillenmesinde görüyorlar.
Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Friedrich Merz, borç freninde değişiklik yapmak yerine sosyal giderlerin azaltılmasını önerirken, ülkenin yaşadığı krizden çıkış yolu olarak Başbakan Scholz’a "Yeşiller ve FDP’den ayrılın, Büyük Koalisyon kuralım" önerisinde bulundu.
Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) lideri Markus Söder ise, gelecek yıl 9 Haziran'da yapılacak Avrupa seçimlerine paralel olarak erken seçim olasılığını gündeme getirdi. Scholz hükümetinin, ülkenin sorunlarını çözebileceğine inanmadığını söyleyen Söder, yeni bir seçimin ardından SPD ile koalisyonun düşünülebilir bir hükümet seçeneği olduğunu da ifade etti.
Berlin yapılan yorumlarda, sosyal demokrat SPD’li Olaf Scholz ve koalisyon partnerleri Yeşiller ve liberal FDP’nin birlikte devam etmekten başka alternatifleri olmadığını söyleyenler ağır basıyor.
Analistler, erken seçime gidilmesi durumunda Birlik Partileri ve özellikle göçmen karşıtı AfD’nin oy oranının artacağından yola çıkarken, hükümetteki politikacıların iktidarı kaybetmemek için, her şeyi sineye çekip, "Üçlü koalisyona devam" deme olasılığının daha ağır bastığını belirtiyor.
Son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre, Almanya’da bu haftasonu genel seçim olsa koalisyon hükümetinin koltuğu koruma şansı yok gibi. Anketlere göre, CDU/CSU yüzde 30, Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 22, SPD yüzde 16, Yeşiller yüzde 13 ve FDP yüzde 5 oranında oyu alabilecek.
İlgili Haberler AB büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti: 10 ülke resesyona giriyor