Türkiye’de 1 Ocak itibariyle elektrik tüketimine yönelik fiyat artışı ve kademeli tarifeye geçiş, AKP iktidarı döneminde özelleştirme politikası kapsamında elektrik üretim ve dağıtım şirketleri boyutuyla eleştiriliyor. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Özdağ, “Halkın suistimal edildiği bu enerji fiyatları özel şirketlere kaynak aktarımıdır” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye ekonomisinde “faiz sebeptir, enflasyon neticedir” yaklaşımıyla uygulama kararı aldığını açıkladığı yeni ekonomik program (YEP) doğrultusunda Eylül ayından itibaren Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararıyla ülke genelinde fiyat artışları yaşandı. Bu kapsamda 1 Ocak itibariyle doğalgaz, akaryakıt gibi kalemlerle birlikte gündemdeki elektrik tüketim fiyatlarıyla ilgili zam ve kademeli tarifeye geçilmesi uzmanlarca aracı özel şirketler nedeniyle sorgulanıyor.
Ekonomi yazarı Bahadır Özgür, yeni yılın başlangıcında yapılan elektrik zammı arkasında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) açıkladığı resmi gerekçede yazıldığı gibi sadece küresel enerji piyasası ve döviz kuru artışı olmadığını belirterek, iktidar partisi AKP’nin kendisine yakın elektrik dağıtım şirketlerini düşünerek yüksek oranda zam yaptığını söyledi. Paylaştığı Türkiye haritasıyla yapılan zamdan kazanç sağlayacak olan elektrik dağıtım şirketlerini işaret eden Özgür, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, özelleştirme süreciyle birlikte TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası’nın vurguladığı üzere geçmişte devletin halka hizmeti olan elektrik dağıtımından özel şirketlerin ciddi kazançlar elde ettiğini ifade etti. AKP’nin 2011 yılında elektrik dağıtım şebekelerini bölge bölge özelleştirmeye hız verdiğini söyleyen Özgür, bu özelleştirme kararlarıyla elektrik dağıtım ihalelerinin iktidara yakın şirketlere verildiğini belirterek, “Paylaştığım haritaya bakıldığında özellikle inşaat alanında tanınmış iktidara yakın şirketlerin isimlerini görüyoruz. İktidarca kamu kaynaklarının transfer edildiği bu şirketlerle ilgili ilk halka elektrik dağıtım ihaleleri olmuştu. Bu harita, kamusal birikimi özel şirketlere transfer etmek anlamına geliyor. Elektrik temel tüketim ürünü ve kamusal hizmet olmasına karşın özelleştirme kararı alındı. Dolayısıyla zam kararı gerekçesi sadece küresel enerji piyasasındaki fiyat artışları ve döviz kuru artışı değil. Fiyatlara böylesi zam yapılması ve bugünkü düzeye getirilmesinin temelinde bu özelleştirme kararları yatıyor” dedi.
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Özdağ da, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, EPDK’nın açıkladığı şekliyle tek başına küresel enerji piyasasındaki maliyetlerdeki değişkenlik nedeniyle zam yapıldığını düşünmemek gerektiğini ve işin özel şirketler boyutunu ele almak gerektiğini anlattı. Özdağ, “Türkiye cumhuriyet tarihinin en ağır soygunuyla karşı karşıya. Son yapılan fiyat düzenlemeleri ki zam ifadesi kullanmak istemiyorum. Zam ifadesiyle durumu legalize edebiliyoruz. Ama ortada normal bir şey yok. Bu doğrudan doğruya 46 milyon fazla elektrik abonesi ki bunun içinde 38,5 milyon mesken abonesi var, halkın suiistimal edilmesi olarak değerlendiriyorum. Böylesi bir soygunu haklı kılmaz. Bunun adı zam değil halkın cebindeki paranın doğrudan doğruya özel şirketlere transferidir. Bu transfer içindeki aslan payını da dağıtım şirketlerinin aldığını görebiliriz” diye konuştu.
“İktidar özel şirketleri korumak için düzenleme yapıyor”
Kamu maliyesi konusunda yıllardır inceleme yazılarıyla tanınmış Bahadır Özgür, söz konusu özel şirketlerce devletin elektrik dağıtım ihalelerinde çoğunlukla kamu bankaları olmak üzere banka kredileri kullanıldığını da gündeme getirdi. Özgür, “2018 kur krizi çıktığında 50 milyar dolar üzerinde enerji kredisi verildiğini ve bu şirketlere verilmiş 15-20 milyar dolar civarında kredinin ise ödenmediğini öğrenmiştik. Yani banka yöneticilerince ‘yapılandırmaya ihtiyaç var’ denilerek bu kredilerin batık olduğu açıklanmıştı. Mesela Ege bölgesindeki dağıtımı almış Türkerler Holding şirketi yüklü miktarda kredisini defalarca yapılandırdı. Dolayısıyla enerjide batık kredi sorunu da var ve iktidar bu şirketlerin mali durumunu korumak için pek çok düzenleme yapıyor. Bugünkü zam da bunlardan birisi. Elektrik faturalarındaki TRT payı kaldırıldı ama vergiler, KDV, ÖTV oranlarında kat kat artışlar yapıldı. Kur artışı gerekçesiyle yapılan bu zamlı tarife sürecini bu şirketlere jest gibi görmek lazım. Şimdiki faturaların gerçeği Türkiye’deki genel ekonomik politikalar kaynaklı” yorumunda bulundu.
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) adına Mehmet Özdağ da, “Şu anda yüzde 100 ile yüzde 130 oranına varan bir zam ile karşı karşıyayız. Elekrik üretiminde kamu payı yüzde 17 civarında, özel sektör payı ise yüzde 83 civarında. Türkiye’de 21 elektrik dağıtım bölgesi söz konusu ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyecek şirketlerin ortaklığıyla bu dağıtım bölgeleri işletiliyor. Halkın suistimal edildiği bu enerji fiyatları bu özel şirketlere kaynak aktarımıdır” diye ekledi.
Kademeli tarife faturaları nasıl değiştirecek?
Özdağ, TMMOB EMO olarak dört kişilik aile açısından elektrik tüketimini de incelediklerini işaret ederek, az elektrik tüketimi iddiasındaki kademeli tarifede 150 kilowaat saat sınırını gerçekçi bulmadıklarını söyledi.
Elektrik mühendisi Özdağ, “Dört kişilik bir mesken abonesi için ortalama elektrik tüketimi aylık 200 kilowaat saat. Evinde özellikle de yetişkin çocukları varsa bir aile için 150 kilowaat sınırının tutturulması çok kolay değil. Kademeli tarifeye göre değerlendirdiğimizde, birinci kademe içerisinde aylık 150 kilowaat saat tüketildiğinde 31 Aralık’ta 137.6 lira ödeyen bir abone artık bugün itibariyle tam 206 lira ödeyecek. Yüzde 52’lik bir fatura artışı var. Eğer bu sınırı geçerse ve mesela aylık tüketimi 200 kilowaat saat olursa bunun 150 kilowaat saat bölümü birinci kademeden hesaplanacak, artısı içinse bu düzenleme öncesinde yani 31 Aralık’ta 45.9 lira öderken, bugün 103 lira para ödemesi gerekecek. Dolayısıyla faturası 31 Aralık’ta 183.4 lirayken bugün bu fatura tam 309 lira olacak” diye açıkladı.
Ekonomist Özgür de, kademeli tarifede aylık 150 kilowaat saat tüketimi şartı için ampul ve buzdolabı dışında bir şey kullanmamak gerektiğini belirterek, “Bu tarifeyle aslında yüzde 127’lik zam yapılmıştır” tespitinde bulundu. Söz konusu özel elektrik dağıtım şirketlerinden birisi olan Cengiz Kolin Şirketi’nin kendi sitesindeki hangi aletin ne kadar elektrik tükettiğine ilişkin görseli paylaşan Özgür, “Bu şirketler de kendi sitelerinde verdiği bilgiler ile hali hazırda daha ucuz fatura şartı olarak sunulmuş olan aylık tüketimde 150 kilowaat saat sınırında kalınamayacağını açıklamış oluyor” diye konuştu.
Elektrikte TRT payını kalktı peki neden faturalarda düşüş olmadı?
Bahadır Özgür, TRT payı gibi elektrik faturasında muhalefet ve kamuoyu tarafından kaldırılması talep edilmiş kalemler kalkmasına rağmen düşüş olmadığını da vurguladı. Özgür, “Yine kamuoyu tepkisi olunca ‘temsil masrafı’ şeklinde özel şirketlerce faturalara eklenmeye çalışılmış olan o düzenleme kalktı ama mevcut fatura detaylarına bakınca bu şirketler aslında pek çok giderlerini doğrudan tüketiciye yansıtıyor diye düşünüyorum” ifadesini kullandı.
İlgili Haberler Türkiye Yeni Yılı Zam İlanlarıyla Karşıladı“Bütün Türkiye elektrik faturalarında TRT payı kaldırılması, enerji fonu kaldırılması gündemleriyle oyalandık” diyen Mehmet Özdağ da, 21 Aralık 2021 tarihinde yapılan yasal düzenlemeyle TRT payı kaldırılırken kademeli tarifeye geçiş yasasını TBMM’nin kabul ettiğini anımsattı. Özdağ, neden faturalarda düşüş olmadığını ise, “Açıkça ayda 100 kilowaat saat tüketimi olan bir mesken abonesine TRT payı ile 80 kuruş ve enerji fonuyla da 40 kuruşluk ikram yapıldı. Ama aynı zamanda enerji bedeli ve dağıtım bedelindeki artışlarla yüzde 46.8 liralık zam yapıldı, sadece 100 kilowaat saatlik tüketimde. Eğer 200 kilowaat saatlik tüketimde varsa enerji fonunda 95 kuruş, TRT payında 1.9 liralık indirim yapılırken, aynı zamanda 108.4 liralık zam yapılmış oldu. Bizlere TRT payı kaldırılmasıyla psikolojik zemin hazırlanırken oysa olağanüstü fiyat artışıyla karşılaştığımızı söyleyebiliriz” dedi.
Peki elektrikte özelleştirme olmasaydı bugün ne olurdu?
Bu soruyu yönelttiğimiz TMMOB EMO yöneticisi Özdağ, “EPDK’nın 1 Ocak’tan itibaren geçerli olan tebliği incelendiğinde, EÜAŞ’ın (devletin Elektrik Üretim Anonim Şirketi) dağıtım şirketlerine elektrik satış fiyatı kilowaat için 31.86 kuruş. Ancak bu özel şirketlerce bize fatura edilen elektrik brim fiyatı ise 79 kuruş. Vergi ve fon hariç. Dolayısıyla sadece kamunun ürettiği elektriği satış fiyatı ile özel şirketlerce bize fatura edilmekte olan rakamlar arasındaki fark bize zaten özelleştirme farkı olarak görünüyor. Kademeli tarifeyle 150 kilowaat saat üzerine çıkıldığında ise durum vehamet arz ediyor. Bize yüzde 184 artış ile özel şirketler kamudan 31.86 kuruşa aldığı elektriği 130 kuruşa satıyor bize. Aradaki bu fark kısaca özelleştirmenin bu topluma faturasıdır. Bu şirketlerin yönetim giderleri, kar marjları bunun içine fatura içerisine konuluyor” diye açıkladı.