Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılının ilk yarısı için memur, memur emeklileri ve diğer tüm emeklilerin maaş artış oranının yüzde 25 olarak uygulanacağını açıkladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından son altı aylık enflasyon değişiminin kamuoyuna açıklanmasının ardından Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ve BAĞ-KUR emeklileri yüzde 15,39 oranında, memur ve memur emeklileriyse yüzde 16,39 oranında zam almaya hak kazanırken, refah payı ile birlikte tüm emeklilerin alacağı zam yüzde 25'e yükseldi.
Böylece aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 9 bin 105 liradan 11 bin 396 liraya, en düşük memur emekli aylığı 6 bin 78 liradan 7 bin 597 liraya çıktı. Temmuz ayında 3 bin 500 lira olarak belirlenen en düşük emekli aylığı ise yüzde 25 zam ile 4 bin 375 lira oldu.
“29 sene çalıştım, bu mu benim hak ettiğim para?”
VOA Türkçe’nin mikrofon uzattığı emekliler, maaşlarına yapılan zammın asgari ücrete yapılan yüzde 54,7 oranındaki artışın altında kalmasından şikayetçi oldu. Önceden asgari ücretin üzerinde emekli maaşı alan ancak zam sonrası eline geçecek maaş 8 bin 506 lira olan asgari ücretin altında kalanlardan biri de Türkan Karabulut.
Maaş artışının yaşadığı geçim sıkıntısına çare olmayacağını söyleyen Karabulut, “Şu an elime geçen 6200 lira. 1500 lira zam gelse yine asgari ücretin altında kaldım. Doğalgaza veriyoruz ayda 2 bin lira. Elektrik, su parası derken ne yiyip ne içeceğim ben? Evim kendimize ait olduğu halde geçinemiyoruz. Eşim işçi emeklisi. Onun da eline geçen 4 bin 800 lira” dedi.
En çok pazar alışverişinin belini büktüğünü söyleyen Karabulut, “Sadece pazarlık olarak 400-500 lira harcıyorum haftada. Hani bunun eti, sütü, yumurtası? Etinden zaten vazgeçtim, lazım değil. Benim 6 bin 200 lira olan maaşımın asgari ücretin de üzerine çıkarılarak en az 10 bin lira olması lazım. Yüksekokul mezunuyum, 29 sene çalıştım. Bu mu benim hak ettiğim para?” İfadelerini kullandı.
Your browser doesn’t support HTML5
“En düşük emekli maaşının asgari ücrete yükseltilmesi lazımdı”
Emekli öğretmen Hikmet Yurdaarmağan ise maaş artış oranında esas alınan ve TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine inanmadığını belirtti. Yurdaarmağan “13 yıllık emekliyim, 8 bin lira emekli maaşı alıyorum. 30 yıl öğretmenlik yaptım. TÜİK, ülke enflasyonunu yüzde 50 altında belirliyor ve bu yüzden bizim yüzde 50 hakkımız çalınmış oluyor. TÜİK mümkün oldukça yontarak enflasyonu belirlerken bir de onun üstünde zam vererek bize çok büyük lütufta bulunmuş oluyorlar. Biz enayi değiliz” şeklinde konuştu.
4 bin 600 lira emekli aylığı aldığını söyleyen Ömer Akın da yapılan zamla geçinmenin mümkün olmadığını vurgulayarak, “En düşük emekli maaşının asgari ücrete yükseltilmesi lazımdı. Ben en alt tabandan, en düşük ücretten emekliyim. Ama 2013-2014 yılında benim maaşım asgari ücretten 150 lira daha yüksekti” dedi.
“Son iki yıldır zorlandığımız kadar hiç zorlanmadık”
Hasan Çakır da emekli aylığının en düşük ücretten bağlanmasına karşın geçmişte alım gücünün daha fazla olduğunu vurguladı. Çakır, “Bu zam ‘yeterli mi’ dersen, yeterli değil. Ben iki sene evvelini söyleyeyim, fazla ileri gitme; o zaman 2 bin lira maaş alırken pazara gittiğim zaman istediğim her şeyi alabiliyordum. Ama bugün mesela 4 bin 600 lira ile pazara gittiğinde her istediğini alamıyorsun” ifadelerini kullandı.
5 bin 200 lira emekli maaşı alan Türkan Sayın da emeklilerin geçim sıkıntısının iki yıldır arttığını kaydetti. “20 yılı aşkın emekliyim. Son iki yıldır zorlandığımız kadar hiç zorlanmadık. Zaten elektriğe bin 200- bin 300 lira para ödüyoruz. Onun dışında mutfak masraflarından kısıyoruz. Giyim kuşama zaten uzun zamandır ciddi bir alışveriş yapmıyoruz. Ama önceleri böyle değildi. Paranın alım gücü vardı. Son iki yıldır günden güne daha kötü oldu. En azından asgari ücretin altında olmamalıydı emeklinin maaşı” diye konuştu.
“Maaş artışı geçim sorununa çare değil”
21 yıl önce özel sektörden emekli olan Üstün Sayın ise emeklilerin geçim sıkıntısının maaş artışı yapılarak çözülemeyeceği görüşünde. Sayın, “Sorun, maaşlara zam yapılması değil. Maaşlara 10 bin lira da zam yapılır. Sorunu çözmüş olmuyorsunuz. Sorun, sistem sorunu. Sistemi çözmedikten sonra maaş zamlarını arttırdığınız sürece elektrik zamları geliyor, doğalgaz zamları geliyor, ulaşım zamları geliyor, özellikle gıdaya erişim çok zor. Onun için temel girdilerde, insanların temel yaşam ihtiyaçları olan mallarda zam yapılması önlenmeli. Devletin sübvanse etmesi lazım bir sürü şeyi” dedi.