NATO’nun 19-20 Kasım’da Lizbon’da düzenleyeceği tarihi zirveye günler kala füze savunması konusunda Ankara-Brüksel arasında yaşanan tartışma bitmek bilmiyor. Komuta konusunda Ankara’dan gelen son talebe NATO’dan “Komuta bizde” yanıtı geldi.
19-20 Kasım’da Lizbon’da düzenlenecek olan NATO Zirvesi’nin en önemli gündem maddelerinden birini füze savunma sistemi oluşturuyor. Bu konunun en fazla tartışma yarattığı ülke ise Türkiye. Ankara, daha en başından bu sistem konusundaki çekince ve taleplerini NATO’daki müttefiklerine iletti. Gelinen aşamada da konuyla ilgili müzakereler de Türkiye’yi rahatsız etmeyecek bir doğrultuda sürdürülüyor. Füze savunma sisteminin NATO’nun 28 üyesinden 27’sinde en az tartışılan konusu ise son günlerde Türkiye’de en fazla tartışılan konu haline geldi. Bu da olası bir tehdit halinde savunma sisteminin düğmesine kimin basacağı, başka bir deyişle komutanın kimde olacağı.
Türkiye’de bu tartışmayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları alevlendirdi. Erdoğan, bu sistemin unsurlarının Türkiye’ye yerleştirilmesi halinde komutasının da mutlaka Türkiye’ye verilmesi gerektiğini dile getirdi. Açıkçası bu yaklaşım NATO içinde şaşkınlıkla karşılandı çünkü NATO’nun ortak proje ya da operasyonlarında yetkinin tek bir ülkeye verilmesi mümkün değil. NATO Sözcüsü James Appathurai de “NATO operasyonu söz konusuysa butona NATO basar” diyerek bu yaklaşımı teyit etti.
Füze savunma sisteminin komutasının kimde olacağı konusunda NATO’nun yanıtı hem askeri hem de siyasi düzeyde aynı oluyor: Diğer operasyonlarda olduğu gibi füze savunma sistemi de askeri açıdan Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı’nın (SACEUR) yetkisinde olacak. Ancak, mevcut tehdidin türü, geldiği coğrafya ve hedefine göre verilecek cevap ve cevap vermede kullanılacak mekanizma da farklılaşacak. Askeri kanatla siyasi kanat arasındaki danışma sürecinin niteliği de tehdidin türüne göre değişecek.
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen füze savunma sisteminin İttifak için çok önemli bir adım olacağı görüşünde. Rasmussen, Türkiye’nin en önemli taleplerinden biri olan tehdit algılaması çerçevesinde herhangi bir ülkeye yönelik spesifik atıfta bulunmama konusunda Ankara’yı memnun edecek sinyaller verdi.
Şu an balistik füze yeteneğine sahip olmak isteyen ya da sahip olan 30’dan fazla ülke olduğuna dikkat çeken Rasmussen, tehdit oluşturabilecek ülkelerle ilgili spesifik bir atıfta bulunmaya gerek olmadığını çünkü bu ülkelerin sayılarının çok fazla olduğunu söyledi.