Suriye Sınırında Artan Gerginlik Yeni İnsani Krize Yol Açar mı?

Türkiye, İdlib’e askeri yığınak yaparken, Suriye ordusu muhalif gruplara saldırılarını sürdürüyor. Ancak bu artan gerginlik, Esat’ın nefesini sürekli enselerinde hisseden mültecilerin durumu hakkında kaygı yaratıyor

Türkiye, İdlib’e askeri yığınak yaparken, Suriye ordusu muhalif gruplara saldırılarını sürdürüyor. Moskova’ya iyi niyet mesajı vermek isteyen Ankara, bir yandan İdlib’deki radikal unsurları etkisiz hale getirme sözü verirken, diğer yandan “kalıcı ateşkes” çağrıları yapıyor.

Şam hükümetine bağlı ordu, muhaliflerin son kalesine doğru ilerlediklerini iddia etse de Türkiye destekli muhaliflerin İdlib’de bir Suriye helikopterini düşürmesi, savaşın kızıştığına işaret ediyor.

Bu arada muhaliflere verdiği silah desteğini arttıran Ankara, İdlib’e yüzlerce zırhlı araç ve tank sevk ediyor.

İlgili Haberler Erdoğan Putin'le Görüşmesi Sonrası Suriye Rejimini Hedef Aldı

Türkiye’nin bölgeye ilave birlik ve silah sevkiyatı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye Şubat sonuna kadar İdlib’den çekilme uyarısı yapmasıyla başladı. Erdoğan bu ültimatomu, geçtiğimiz günlerde 14 Türk askerinin öldüğü Suriye ordusu saldırısının ardından verdi.

Ancak, Savunma Bakanı Hulusi Akar, İdlib’deki radikallere göz açtırmayacaklarını vadederek farklı bir mesaj verdi. Akar radikallere karşı zor kullanılacağını ve bütün önlemlerin alınacağını söyledi.

Akar bu sözleriyle, Şam güçlerinin İdlib’de savaştığı Heyet Tahrir El Şam adlı örgütü kastediyor. Bu radikal örgüt şu anda İdlib’deki muhalif grupların bel kemiğini oluşturuyor.

Moskova, Şam’ın saldırısından Ankara’yı suçluyor. İdlib’de bir gerilimi azaltma bölgesi yaratılmasını hedefleyen 2018 Soçi anlaşmasına göre radikal grupları silahsızlandırması ve bölgeden çıkarması gereken Ankara’nın bu vaadi yerine getirmekte başarısız olduğunu iddia ediyor.

Moskova’nın radikal grupları silahsızlandırma çağrılarını reddeden Erdoğan ise, İdlib’deki çatışmalardan Rusları sorumlu tutuyor.

İlgili Haberler Erdoğan ve Trump Telefonda İdlib'i Görüştü

Bu durumu, Ankara ile Moskova arasında bir anlaşmazlık yaratma fırsatı olarak gören Washington, Erdoğan’ın İdlib politikasını destekliyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Ankara’nın nabzını tutmak için Türkiye’ye gönderdiği Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, temaslar öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD’nin Ankara’ya her türlü desteği değerlendireceğini söyleyerek Ankara’nın askeri destek umudunu canlandırdı.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien ise askeri destek seçeneğini reddetti, ancak “Bunu nasıl durduracağız? Küresel bir polis gibi bölgeye paraşütle inip, elimizde bir dur işareti tutup, dur Türkiye, dur Rusya, dur İran, dur Suriye mi diyeceğiz” diye sordu.

Türkiye’de hükümet yanlısı medya Washington’a sert tepki gösterdi ve NATO’yu ikiyüzlülükle suçladı. Yeni Şafak yazarı Taner Korkmaz, “Sahtekârlık, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin yüzünden akıyor. Yüzsüzlüğün şahikasında cirit atıyor. İnsan demeye bin şahit lazım!” diye yazdı.

İlgili Haberler Jeffrey: 'Rusya’nın Libya ve Suriye’deki Rolünden Endişeliyiz'

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Rus mevkidaşı General Valery Gerasimov’la İdlib’deki durumu görüştü. Global Source Partners şirketinden Atilla Yeşilada, Erdoğan’ın pragmatik bir adam olduğunu, hala kazanabileceğini ve Suriye’de bazı avantajlar elde etmek için Putin’i ikna edebileceğini düşündüğünü söylüyor.

Kadir Has Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, Ankara’nın, muhaliflerin ellerindeki topraklardan vazgeçmesini öngören 2018 Soçi Anlaşması’nı kurtarmak için Moskova’dan yardım isteyebileceğini söylüyor.

Türk ordusu için en iyi çözümün M4’ün kuzeyine çekilmek ve iki karayolunu Suriye ordusuna bırakmak olduğunu söyleyen Özel, Beşar Esat’ın da buna karşılık birkaç yüz bin mülteci göndereceğini ve Suriye topraklarında kalsalar da bunların Türkiye’nin başına kalacağını belirtiyor.

İlgili Haberler Akar: ‘Ateşkesi Sağlamak için İlave Birlikler Gönderiyoruz’ 

Türkiye’nin iç savaştan kaçan üç buçuk milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Özel, Erdoğan’ın İdlib’deki önceliğinin Türkiye’ye yeni bir mülteci akınını önlemek olduğunu söylüyor.

Birleşmiş Milletler, İdlib’deki savaş yüzünden 800 binden fazla Suriyeli’nin evini terk etmek zorunda kaldığını ve bunların 64 bin kadarının sokaklarda, 14 bin kadarınınsa dondurucu soğuğa rağmen ağaçların altında uyuduğunu kaydediyor.

Türk halkının daha fazla sayıda Suriyeli mülteciye tahammül edecek hali kalmadığı uyarısını yapan Özel, yeni bir mülteci akınının toplumda büyük gerilimler yaratacağını ve Suriyelilerin sorumlu tutulacağı şiddet olaylarının artmasından kaygılandığını söylüyor.

Türkiye’de yavaşlayan ekonomi ve gençler arasındaki işsizlik oranının yüzde 25’e ulaşması da, Türk halkının Suriyeli mülteciler konusundaki rahatsızlığını arttırıyor. Anketler, Erdoğan’a ve AKP’ye desteğin düştüğünü gösteriyor.

İdlib’de çok sayıda cihatçı bulunduğunu hatırlatan uzmanlar, bölgeden yeni bir mülteci akınının yaratacağı güvenlik tehdidi konusunda da uyarıyor. Merkezi Ankara’da bulunan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nden Haldun Solmaztürk, bu cihatçıların Türkiye’de Suriyeliler’in yoğunlukta olduğu bölgelere kolayca sızabileceğini söylüyor.

İlgili Haberler Çavuşoğlu'nun Güvenlik Konferansı Gündemi Libya ve İdlib

Ankara, yeni bir mülteci tehdidinin önüne geçmeye çalışıyor. Yeşilada, Türk sınırına paralel yaklaşık 45 kilometre genişliğinde uzaklıkta bir şerit içine binlerce geçici ev inşa edildiğini söylüyor.

Yeşilada, eğer Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat bu toprakları geri almak isterse, Türkiye’nin bu yerleşimleri savunup savunmayacağını sorguluyor. Medyada yer alan haberlere göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel, bu yerleşimlerin finansmanına destek konusunda muğlak bir söz verdi. Ancak, Esat’ın nefesini sürekli enselerinde hisseden mültecilerin bu yerleşimlerde kalıp kalmayacağı belirsiz.