DİYARBAKIR- Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin bir basın açıklamasından sonra öldürülmesiyle ilgili haklarında dava açılan 3 polis ve 1 PKK’lının yargılanmasına devam edildi. Yargılamada ilerleme sağlanamazken, duruşmaya katılan baro başkanları mahkemenin tavrına tepki gösterdi.
Sur ilçesinde, 28 Kasım 2015 günü yaptığı basın açıklamasının ardından çıkan çatışmada dönemin Baro Başkanı Tahir Elçi’nin hayatını kaybetmesine ilişkin davanın, 7’nci duruşması Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Your browser doesn’t support HTML5
Duruşmaya Türkiye’nin değişik illerinden baro başkanları, Belçika, Hollanda ve Fransa’dan baro temsilcileri ile Elçi’nin CHP’den milletvekili seçilen eşi Türkan Elçi, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Yeşil Sol Parti Milletvekili Ceylan Akça katıldı.
İlgili Haberler Türkan Elçi’nin Katılımı CHP’ye Ne Getirir?Biri ihraç edilmiş üç polisin tutuksuz, PKK'lı Uğur Yakışır’ın da firari sanık olarak yargılandığı davaya polis sanıklar yine SEGBİS sistemi ile katıldı.
Duruşmada ilk sözü olayın meydana geldiği sokakta bulunan bir lokantanın sahibi olan Cihan Elhakan aldı. Soruşturma sürecinde lokantada bulunan güvenlik kamerası kayıtlarına el konulmuştu. Yapılan incelemede dükkanın içini gösteren üç kameranın çalıştığı tespit edilirken Elçi’nin vurulduğu sokağa bakan kameranın görüntüleri ise açılamamıştı. Adli Tıp ve TÜBİTAK’a gönderilen kayıtlarla ilgili gelişme yaşanmadı. Tanık Elhakan ise, dördüncü kameranın olmadığını savundu.
Tanığın ifadelerinin çelişkili olduğunu savunan Elçi ailesinin avukatlarından Tuğçe Duygu Köksal, dava dosyasında dışarıyı gören bir kamera kaydının bulunduğunu belirtti. Köksal, mahkemenin iddianame kabulü sırasında hazırladığı hedef süre belgesinde, yargılamanın 330 günde tamamlanmasının hedeflendiğine vurgu yaparak, 21 Ekim 2020 tarihinde ilk duruşmanın yapıldığını, daha sonra yılda ortalama iki celse yapıldığını, son celsede de 8 ay erteleme kararı verildiğini söyledi.
Davutoğlu’nun dinlenmesi bir kez daha istendi
Duruşmada daha sonra söz alan avukatlar, mahkemeden çok sayıda talepte bulunduklarını, ancak taleplerinin çoğunun reddedildiğine dikkat çekti.
İlgili Haberler Tahir Elçi Davasında Davutoğlu Tanıklığından VazgeçildiAvukatlar mahkemeye bir kez daha olay yerinde kapsamlı keşif yapılması, PKK’lıları takip eden ve olay yerinde bulunan istihbarat görevlileri, olay yerindeki Güvenlik Şube amiri ve dönemin başbakanı olan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesi gibi talepleri sundu. Talepler arasında olayla ilgili olarak rapor hazırlayan İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin tanık olarak dinlenmesi de bulunuyor.
“İstihbaratçılar PKK’lı sanığı dinledi”
Elçi ailesi avukatlarından Mahsum Batı ise davanın firari sanığı PKK’lı Uğur Yakışır’ın bir yıl boyunca istihbaratçılar tarafından dinlendiğini ve olay yerine kadar takip edildiğini öne sürdü.
Batı, sanığın bu sürede kiminle, ne görüştüğü hakkında bir bilgiye sahip olmadıklarını savunarak, “İstihbarat, bunları neden bilmiyordu? Mahkeme bu konu ile ilgili taleplerimizi reddetti. Acaba mahkeme dosyaya yansımayan bilgilere mi sahip? Biz istihbarat görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduk. Savcılık defalarca mahkeme dosyasını istedi. Ancak dosyayı göndermediniz. Bütün tesadüfler bu dosyada ortaya çıkıyor” dedi.
Avukatların talepleri bir kez daha reddedildi
Tüm avukatları dinleyen mahkeme daha sonra savcıya söz verdi. Savcı, avukatların taleplerinin reddini ve eksik evrakların tamamlanmasını istedi. Mahkeme savcının talebi doğrultusunda karar vererek, avukatların taleplerini reddetti ve TÜBİTAK’tan gelecek raporun beklenmesi için duruşmayı 29 Kasım’a erteledi.
Mahkemeye tepki, siyasilere destek çağrısı
Mahkemenin ardından adliye önünde açıklama yapan avukatlar ve baro başkanları mahkemeye tepki gösterdi. Avukat Murat Timur, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinden çalışan polisler hakkında yaptıkları suç duyurusu hakkında aylardır işlem yapılmamasına tepki gösterdi.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ise davanın çözülebilmesi için siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu belirterek, “Bu dava salt yargısal bir makamın bir mahkemenin çözebileceği bir dava olmadığının da farkındayız. Bu davanın çözümü açısından daha doğrusu maddi gerçeğin açığa çıkması için güçlü bir siyasi iradeye ihtiyaç var. Yani bu ülkeyi yönetenlerin söz sahibi olanların bu davaya sahip çıkması gerekir” diye konuştu.
Tunceli Barosu Başkanı Fatma Kalsen baro başkanlarına söz verilmemesini eleştirirken, Mardin Barosu Başkanı İsmail Elik soruşturma sürecinde yaşanan sorunların çözülmediğini söyledi.
Elik, Mahkemenin gerçekleri ortaya çıkarmak istemediğini savunarak şunları söyledi: “Soruşturmada ortaya çıkarılamayan, çıkarılmak istenmeyen gerçekler mahkeme aracılığıyla gündeme getirilir, mahkemenin huzuruna getirilir, o deliller ortaya çıkarılır ve bu olayın arkasındaki karanlık aydınlanır diye umut ediyorduk. Fakat mahkemenin tavrı soruşturma ekibinin soruşturma sürecinin aynısıdır.”
Van Barosu Başkanı Sinan Özaraz adil yargılama yapılamadığını dile getirirken Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, Türkiye'nin özlem duyduğu etkin yargılamanın, Tahir Elçi davası için de gerçekleşmesini istediklerini ifade etti.
İlgili Haberler Tahir Elçi Cinayeti 5 Yıl Sonra YargıdaNe olmuştu?
Sur’da güvenlik güçleri ve PKK’nın şehir yapılanması arasında süren çatışmalarda tarihi eserlerin zarar görmesi üzerine Elçi, baro yönetimi ile birlikte Tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yapmıştı. Açıklamanın sonuna doğru taksi ile Sur’a gelen Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan, iki polisi öldürdükten sonra Yıkıkkaya Sokak’a girmiş, burada polislerle çatışmıştı.
Çatışma sırasına Tahir Elçi hayatını kaybetmişti. Sokağa kaçan iki PKK’lıdan Mahsum Gürkan’ın Sur’daki çatışmalarda öldüğü açıklanmış, Uğur Yakışır’ın ise Kandil Dağı’ndaki PKK kampında olduğunu gösteren bir video yayınlanmıştı.
İlgili Haberler Tahir Elçi Cinayeti Davası Tartışmalarla BaşladıOlayın ardında başlatılan soruşturmada üç polis hakkında "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek" iddiasıyla, 2 ila 6 yıl arasında hapis istemiyle, firari sanık PKK’lı Uğur Yakışır hakkında ise "iki polisi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan" 3 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 45 yıl hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.