Trump'ın başkanlığı kazanmasındaki en büyük etken tüm seçmen gruplarında oy oranını yükseltmesi oldu

Donald Trump, ülkenin Latin ve Asya kökenli Amerikalı nüfusun yoğun olduğu bölgelerinde oyların daha büyük bir bölümünü kazandı.

ABD'de oyların neredeyse tamamının sayıldığı 2024 seçimlerinden yaklaşık üç hafta sonra, Cumhuriyetçi Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki ikinci dönemini, 50 eyaletin çoğunda oy verme eğilimlerinde ülke genelinde sağa doğru bir kayma oluşturarak kazandığı netleşti.

Trump'ın zaferinin arkasındaki ana güç, genellikle üniversite mezunu olmayan beyaz Amerikalılar'dan oluşan tabanının güçlü desteğiydi. Ancak Demokrat adayları destekleme eğiliminde olan seçmen grupları arasında daha iyi bir performans sergilememiş olsaydı, Trump'ın kazanması mümkün olmazdı.

Trump, ülkenin Latin ve Asya kökenli Amerikalı nüfusun yoğun olduğu bölgelerinde oyların daha büyük bir bölümünü kazandı. Bu bölgelerin çoğunun, Trump'ın Biden yönetiminin ekonomi ve göçmenlik konusundaki tutumuna yönelik eleştirilerine katılarak oy kullandığı gözlendi.

Tarihsel olarak Demokratlar'ı tercih eden siyah seçmenlerin yoğun olduğu birçok bölgede katılımın geçmiş yıllara kıyasla daha düşük olması, Harris için bir dezavantaj daha yarattı.

Trump lehine olan değişim, ülke genelindeki toplulukların ezici bir çoğunluğunda açıkça görüldü. CNN tarafından 22 Kasım'da güncellenen ilçe düzeyindeki verilerin analizi, ABD'deki 10 ilçeden yaklaşık dokuzunda Trump'ın 2024 oy oranının 2020'ye göre arttığını gösterdi.

“Trump çok daha iyi performans gösterdi”

ABD'deki seçimlerle ilgili veri toplayan Decision Desk HQ adlı kuruluşun başkanı Drew McCoy VOA'e yaptığı açıklamada, Trump'ın seçmenler nezdinde kaydettiği ilerlemenin geniş çaplı olduğunu ve çeşitli demografik grupları kapsadığını söyledi.

İlgili Haberler Genç siyah ve Latin erkekler Trump'ı ekonomi ve istihdam nedeniyle seçtiklerini söylüyor

Trump'ın beyaz, Latin ve Asya kökenli Amerikalı seçmenler arasında ilerleme kaydettiğini belirten McCoy, “Trump'ın performansına ilişkin elimizde çok sayıda veri var ve genel olarak Trump çok daha iyi bir performans sergiledi” dedi.

Bu arada, birçok kişi cinsiyetler arasındaki farkın Harris lehine keskin bir şekilde artacağını tahmin etse de bu gerçekleşmedi.

Kadın seçmenler Harris'i kararlı bir şekilde tercih etmiş gibi görünse de McCoy, Trump'ın son iki başkanlık yarışına kıyasla marjın “esasen sabit” olduğunu söyledi.

“Kadın seçmenlerde birçoklarının beklediği gibi bir patlama yaşanmadı” diyen McCoy, Latin oylarındaki değişimin özellikle dikkat çekici olduğunu söyledi.

Örneğin, Meksika sınırının hemen kuzeyinde Latin nüfusun yoğun olduğu Rio Grande Vadisi'nde Trump'ın oy oranı yükseldi.

Hillary Clinton'ın 2016'da 30 puan farkla kazandığı Florida'nın Miami-Dade İlçesi bölgesinde Trump 13 puan farkla kazandı.

Ülke genelindeki toplam oy sayısı ve Seçiciler Kurulu oylarının toplamı

Trump, 20 yıldır halk oylamasını kazanan ilk Cumhuriyetçi Partili başkan adayı oldu.

25 Kasım itibarıyla, The Associated Press sayımına göre Trump oyların tam yüzde 50'sini, Harris ise yüzde 48,4'ünü aldı. Geri kalan oylar üçüncü parti adayları arasında dağıldı.

Toplamda, Amerikalılar başkanlık için 151 milyondan fazla oy kullandı, bu sayı Trump'ın Joe Biden'a kaybettiği 2020'deki oy sayısından yaklaşık 4 milyon daha az. Ancak Trump, 2020'dekinden yaklaşık 3 milyon fazla, yaklaşık 77 milyon oy aldı.

İlgili Haberler Trump, nüfusunun çoğu Müslüman Dearborn'da Cumhuriyetçi Parti'nin mağlubiyet serisini sonlandırdı

Her ABD eyaletinin, başkanı resmi olarak seçen organ olan Seçiciler Kurulu'nda belirli sayıda oyu bulunuyor. Her eyalet, oylarını adaylara, çoğu durumda kazananın tüm eyaleti aldığı bir temelde, o eyaletteki halk oyları sonucuna göre dağıtıyor.

Seçimi kazanmak için 270 Seçiciler Kurulu oyuna ihtiyacı olan Trump, 312 Seçiciler Kurulu oyuyla mevcut toplamın %58'ini aldı.

Tarihsel olarak, bu büyük bir oran değil. Birçok başkan Seçiciler Kurulu oylarının yüzde 75'inden fazlasını kazandı. Ancak 2000'den beri yapılan yedi başkanlık seçiminde sadece Barack Obama, 2008 ve 2012'de seçim oylarının yüzde 58'inden fazlasını kazandı.

Trump çekişmeli eyaletlerin tamamını kazandı

Seçime giden aylarda, Amerikan halkının dikkati yedi çekişmeli eyalet olan Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, Kuzey Carolina, Pensilvanya ve Wisconsin'e odaklanmıştı.

2020'de Trump, Kuzey Carolina hariç tamamını Biden'a kaybetmişti. Bu sefer Trump, bazı durumlarda Biden'ın 2020'de elde ettiğinden daha büyük farklarla bu eyaletlerin hepsini kazandı.

Biden'ın 2020'de 10 binden biraz fazla oy farkıyla kazandığı Arizona'da Trump, yaklaşık 200 bin oy farkıyla seçimi aldı. Bu değişimin çoğu Latin oylarının Trump'a kaymasından kaynaklandı.

Trump, Biden'ın avantajını, Phoenix'i de içeren daha fazla nüfus çeşitliliğine sahip Maricopa İlçesi'nde ve eyaletin Meksika ile güney sınırındaki yoğun Latin nüfuslu ilçelerde önemli ölçüde azalttı.

Georgia'da Harris'in zafer şansı, Cumhuriyetçi eyalette Demokrat desteğinin çekirdeğini temsil eden Atlanta'da ve yoğun nüfuslu banliyölerinde farkını arttırmasına bağlıydı. Ancak Harris bunu başaramadı ve kalabalık Fulton, Gwinnett ve DeKalb ilçelerinde Biden'dan daha küçük bir farkla kazandı.

Michigan'da, ülke genelinde geçerli olan birçok aynı dinamik devam etti. Ancak Harris'in performansı, birkaç metropol alanda büyük miktarda Arap Amerikalı oylarıyla daha da engellendi.

Biden yönetiminin Gazze ve Lübnan'daki savaşlarda İsrail'e verdiği destek birçok Arap Amerikalı'yı çok öfkelendirdi ve Michigan eyaletinin Trump'a teslim edilmesine yardımcı oldu.

Biden'ın 2020'de oyların yüzde 88'ini aldığı, nüfusunun çoğunluğu Arap Amerikalı olan Dearborn şehrindeki bazı seçim bölgelerinde Harris, sadece Trump'a kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda Yeşil Parti adayı Jill Stein'ın ardından da üçüncü oldu.

Las Vegas ve civarı

Nevada eyaletinde 10 seçmenden 7'si, Las Vegas ve çevresinde bulunan Clark İlçesi'nde yaşıyor. İlçedeki 3 seçmenden 1’i Latin kökenli. Bu ilçe ayrıca Nevada'nın en büyük siyah ve Asya kökenli Amerikalı seçmen oranına sahip.

Biden, dört yıl önce Trump'ı dokuz puandan fazla farkla yenmişti. Ancak Harris ilçeyi üçten az puan farkla kazanabildi. Bu farkın Latin ve Asya kökenli Amerikalı seçmenlerin Trump'a yönelmesinden kaynaklandığı anlaşılıyor.

Kuzey Carolina'daki Demokratlar, popüler bir Demokrat valinin aday listesinde olmasının Harris'e orada bir şans vereceğini ummuş olabilir. Ancak Trump eyaletteki oy farkını arttırarak oyların yüzde 51'ini aldı.

Kuzey Carolina'da Harris'e zarar veren unsurlardan biri de siyah nüfusun yoğun olduğu ilçelerde Biden'dan daha az oy almasıydı. Örneğin, Bertie ve Hertford ilçeleri gibi siyahların yaşadığı bölgelerde, kazanma farkı sırasıyla altı ve yedi puan düştü. Ayrıca Harris, üniversite mezunu beyaz seçmenler arasında daha kötü performans gösterdi.

Biden'ı 2020'de zafere götüren Pennsylvanya'da da düşük performans gösteren Harris, Philadelphia'da Biden'ın dört yıl öncesine göre 50 bin daha az oy aldı. Trump, Latin seçmen yoğunluğuna sahip birkaç toplulukta 2020'ye oranla oyların çok daha fazlasını kazandı ve eyaletin daha kırsal bölgelerinde üstünlüğünü sürdürdü.

Son olarak, Wisconsin'de Trump, eyaletin kırsal güneybatı kesimindeki bazı ilçelerde oy toplamlarını arttırarak zafer kazandı. Beyaz nüfusun yüzde 95'i aştığı eyaletin kırsal güneybatı kesimindeki bazı ilçelerde, 2020'de olduğundan altı puan daha fazla kazandı.

“Seçim sorunsuz ve pürüzsüz geçti”

Seçimden önceki günlerde ve haftalarda, oylamanın herhangi bir şekilde aksatılıp aksatılmayacağı konusunda önemli endişeler vardı. Trump sık sık dolandırıcılığın muhtemel olduğunu iddia etti. Ayrıca ABD dışındaki aktörlerin sürecin güvenliği ve sağlamlığı konusunda şüpheler yaratmak için sosyal medyayı kullandıklarına dair önemli kanıtlar vardı.

Ayrıca 2020'den sonra birçok önemli eyalette oyların sayımı birkaç gün sürdüğünde, bir kazananın belirlenmesinin ne kadar süreceği konusunda sorular mevcuttu.

Oy verme sürecinin sona ermesinden birkaç hafta sonra, ABD'deki seçimleri izleyen gruplar VOA'e, işleyişi açısından seçimin koşulsuz bir başarı olduğunu söyledi. Tarafsız Seçim İnovasyon ve Araştırma Merkezi'nin yöneticisi ve kurucusu David Becker, seçimi "kamu hizmetinin bir zaferi" olarak nitelendirdi.

Becker, "Seçim, büyük miktarda yanlış bilgilendirmeye, Rusya gibi yabancı hasımların sahte videolar yaymasına, hatta bomba tehditlerine ve kuzeybatıdaki eyaletlerde birkaç sandık kutusuna yangın bombası atılmasına rağmen güvenli ve emniyetli bir şekilde sonuçlandı. Tüm bunlar halledildi ve büyük ölçüde her şey çok iyi gitti" dedi.

“Sandıklar kapandıktan 12 saatten kısa bir süre sonra medya tarafından kazananın ilan edildiği net sonuçlar elde ettik” diyen Becker, “Sonuçları tescillemekle ilgili hiçbir sorun yaşamadık. Bu, ülke çapında seçimleri yöneten profesyoneller tarafından elde edilen olağanüstü bir başarı” şeklinde konuştu.

Seçimlerde teknolojinin sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlamak için çalışan bir kuruluş olan Verified Voting'in politika ve strateji direktörü Mark Lindeman da aynı fikirde.

Lindeman, “2024 seçimleri, seçim görevlilerinin çok fazla hazırlık yapması ve sıkı çalışması sayesinde çok sorunsuz geçti” dedi.

Lindeman, “2016'dan bu yana geçen sekiz yıl boyunca tüm ülke seçimle ilgili siber güvenlik konusuna kafa yordu. Hem eğitim düzeyi hem de kaynak düzeyi oldukça önemli ölçüde gelişti” ifadelerini kullandı.