El Salvador bağımsızlığını 1821 yılında kazanmış. Ülkede uzun yıllar siyasi istikrar sağlanamamış. 1980 yılında başlayan ve 1992 yılında sona eren iç savaşta tam 75 bin kişinin yaşamını yitirmiş.
Türkler 50 yıl El Salvador’a giremedi
El Salvador’da 1930 yılında iktidara gelen ırkçı diktatör General Maximiliano Hernandez Martinez, Asyalı, Arap, Çingene ve siyahların ülkesinin ırksal yapısını değiştirebileceklerini düşünerek faşist olarak tanımlanan kararlara imza atmıştı. Türk, Lübnan, Suriye ve Filistin vatandaşlarının ülkeye girişi de tamamen yasaklanmıştı.
O dönemde, sadece Avrupa’da yaşayan Türkler’in, Türkiye dışında yaşadıklarını ispat etmeleri kaydıyla ülkeye girişlerine izin verilmiş. Diktatör Maximiliano Hernandez Martinez’in aldığı bu yasak kararı, ancak 1980’de yürürlükten kaldırıldı.
El Salvador Türkler’in 50 yıl boyunca gidemedikleri tek ülke oldu.
100 saat süren futbol savaşı
60’lı yılların sonunda El Salvador’la komşusu Honduras’ın arası oldukça gergindi. Gerginliğin sürdüğü dönemde 1970 yılında yapılacak dünya kupasına katılmak için iki ülke karşı karşıya geldi.
Tarım, toprak ve göçmen yerleşimleri yüzünden araları bozulan iki ülke, futbol yüzünden trajikomik bir savaş yaşamak zorunda kalacaktı. Taraflar arasındaki ilk maç Honduras’ta yapıldı. Honduraslı taraftarlar rakipleri El Salvador milli takımı oyuncularını sabaha kadar uyutmayınca oynanan maçı 1-0 Honduras kazanacaktı.
Futbol yüzünden çıkan savaşta iki bin kişi öldü
Rövanş, El Salvador’da yapıldı. Honduraslı futbolcular sabaha kadar El Salvadorlu taraftarın çıkardığı gürültü yüzünde uyumadı. Rövanş maçının kazanan tarafı 3 – 0’lık skorla El Salvador oldu. Honduras milli takımı, El Salvador’dan canını zor kurtardı. Olaylara asker müdahale edip futbolcuların ülkelerine dönmesini sağladı.
Son maç tarafsız bir sahada, Meksika’da 27 Haziran 1969 tarihinde oynandı. El Salvador, uzatmalarda Honduras’ı 3-2 yenerek dünya kupasına katılmaya hak kazandı. Maç sonrası ortalık karıştı 14 Temmuz’da iki ülke birbirine savaş ilan etti.
El Salvador askerleri Honduras’a girdi. Savaş tam yüz saat sürdü. Araya giren diğer ülkeler savaşın uzamasını önledi. 20 Temmuz 1969 ateşkes ilan edildi. Tarihe “Futbol Savaşı” olarak geçen bu acı olayın bilançosu 2 binden fazla kişinin ölümü, 10 binden fazla kişinin de yaralanmasıyla sonuçlandı.
Futbol savaşından sonra iç savaş dönemi başlıyor
1970’li yılların başından itibaren El Salvador yaşadığı 100 saatlik savaşın şokunu atlatmış olsa da, bu kez ülkede sağ ve sol gruplar arasında çatışmalar başlıyordu.
1979 yılında iktidara yeniden askeri yönetim gelmiş, 1980 yılına gelindiğinde ülkede iktidar karşıtı sol grupların bir araya gelmesiyle birlikte hükümet güçlerine karşı silahlı eylemleri başlatılmıştı. Hükümete bağlı güvenlik güçleriyle milisler arasında başlayan çatışmalar iç savaşa dönüştü.
The National Liberation Front (Farabubdo Marti) ile ABD destekli yönetim arasındaki iç savaş tam 12 yıl sürdü.
İç savaşın başlamasıyla birlikte El Salvadorlular ülkelerini terk etmeye başladı. Ülkeden kaçanların büyük bir çoğunluğu ABD’ye göç etti. ABD’ye gelemeyenlerse Kanada ve bölgedeki komşu ülkeler Guatemala, Meksika, Honduras ve Costa Rica gibi ülkelere yerleşti.
Birleşmiş Milletler verilerine göre, 12 yıl süren iç savaşta, 75 bin kişi öldü. Yüzbinlerce kişi yaralandı. Ülke nüfusunun yüzde 20’si evlerini terke zorlandı.
İç savaşın başlamasıyla MS-13 çetesi güçlendi
1982 yılında El Salvador’da başlayan iç savaş sonrası, bu ülkeden ABD’ye göç, her geçen yıl daha da artarak zirve yaptı. İç savaştan kaçan tam 700 bin El Salvadorlu ABD’ye yerleşti.
O dönem ABD güvenlik dairelerinde çalışan üst düzey yetkililere göre, iç savaştan kaçan El Salvadorlular çalışkan ve yasalara saygılı insanlardı. Amerikan halkı da iç savaş mağduru göçmenlere saygı duydu. Çoğu emekçi insanlardı. O yıllardaki üst düzey emniyet yetkililerinin ifadelerine göre, El Salvadorluların nerdeyse yüzde 95’i Amerikalılar’ın hiç sorun yaşamadığı toplumlardan biriydi.
El Salvadorlu erkeklerin çoğunluğu, inşaat, bahçe bakımı gibi sıradan işlerde çalışıyor, kadınlarıysa hizmetçilik ve çocuk bakıcılığı gibi işlerde tercih ediliyordu.
Bir gecede dünyanın en acımasız çetesi oldular
MS–13 çetesi artık daha çok adından söz ettirmeye başlamış, iç savaştan kaçan yeni El Salvadorlu göçmenlerin Los Angeles’a yerleşmesiyle birlikte sayıca da çoğalmaya başlamıştı. MS-13’e yeni göçmenler de büyük bir sempati duydu.
Los Angeles’ta sıcak bir yaz gecesi semtte düzenlenen bir partide, 18. Sokak çetesiyle MS-13 çete mensupları arasında çıkan tartışma sonrası, MS-13 çetesinin 18 üyesi, “18. Sokak çetesi” üyeleri tarafından vuruldu. Bu kanlı olay MS- 13 çetesi için bir dönüm noktası oldu.
Masum gençler, yıllar önce kendilerini çetelerden korumak için kurdukları MS-13’ ü, tarihte bilinen en kanlı ve an acımasız çeteye dönüştürme kararı aldı. Çete önce Los Angeles’ın tüm bölgelerinde verdiği güç savaşını kazandı daha sonra da ABD’nin diğer eyaletlerine yayılmaya başladı.
MS-13, yıllar geçtikçe, Kanada, Meksika ve diğer orta Amerika ülkelerinde de güçlenmeye başladı. Doksanlı yılların sonunda kanlı çete artık ABD’nin her eyaletinde gücünü göstermeye başlayacaktı. Çetenin ülke çapında yeni klikleri oluşturulmuştu. MS-13’e çetesinin üye sayısı da en az on bin kişiye ulaşmıştı. Hepsi silahlı, acımasız ve vahşiydi.
Dövmeler çete üyesinin geçmişini anlatıyor
Çete üyeleri o günlerden sonra mücadelelerini anlatan dövmeleri vücutlarına kazıtmaya başladı. Çete daha sonra bireylerinin suç haritasını ve geçmişi olan ilk dövmelerini de vücutlarına kazımaya başladı.
İlk kazınan dövmeler küçük sembollerdi. Mara-13 ya da Los Angeles’ın telefon kodu 213 çete üyelerinin vücutlarına ilk yapılan masum dövmelerdi.
İlerleyen yıllarda o dövmeler vücutlarının tamamı dışında yüzlerini bile kaplayacak bir hale dönüşecekti. Bir çete üyesinin biyografisi ve çete için neler yaptığı, gotik stilde vücutlarının her tarafına kazınan dövmelerde yer alacaktı.
Ancak çete son dönemlerde bir sicil olarak vücutların her tarafına yaptırdıkları dövmeleri temizletme kararı aldı. Çetenin daha çok uzun yıllardan beri hapiste olan üyeleriyse MS-13’le özdeşleşmiş bu dövmeleri hala taşıyor.
Çeteler arasında kanlı savaş
Artık çeteler arasındaki kavga çok kanlı bir hal almıştı. Bir süredir girdikleri uyuşturucu satışı işinde rakipleri 18. Street çetesinin kontrolunda olan ve ilk geldikleri yıllarda içeri alınmadıkları MacArthur Parkı’ndaki yoğun uyuşturucu satış trafiğinden onlar da pay almak isteyince, iki çete arasında çok kanlı bir savaş başladı.
MS-13 çetesi o güne kadar Los Angeles’ta çeteler arasında hiç yaşanmamış cinayetler işlemeye başladılar. Artık kurbanlarının kim olduğunun önemi de yoktu. Kentteki tüm çetelere saldırıp en barbarca yöntemleri uygulayarak ne kadar acımasız olduklarını kanıtlamaya çalıştılar.
MS-13 tarzı 13 saniyelik dayak
MS-13 bir yandan bu dönüşümü geçirirken, rakip çete üyeleri gibi bölgede yaşayan birçok masum genç, daha sonra çetenin simgesi haline dönüşecek 13 saniyelik dayaktan nasibini alıyordu.
Onlarca çete üyesi, tek bir kişiyi 13 saniye süreyle acımasızca öldüresiye kadar dövüyordu. Çete bölgede yeni kurallar oluşturmuş, yarattığı bu korkuyla birçok kişinin de çeteye girmesini sağlanmıştı.
Birçok tecavüz olayının ardında da çete üyeleri çıkmaya başlamıştı. Faili meçhul birçok vahşi cinayetin arkasında hep onlar vardı. Tüm yasadışı işlere girmişlerdi.
Meksika mafyası racon kesiyor
Los Angeles’ta kendilerini Meksika Mafyası olarak adlandıran başka bir organize suç çetesi daha vardı. Başta Güney Amerika’dan getirdikleri kokain olmak üzere kentin tamamında toptan uyuşturucu satışına onlar hakimdi.
Gençlerin oluşturduğu iki çetenin kanlı savaşı işlerini bozmuştu.
Uyuşturucu alıcısı müşteriler, iki çete arasındaki savaşın kurbanı olmamak için sokağa çıkamaz olmuştu.
Racon Meksika Mafyası tarafından kesildi, MacArthur Parkı’ndaki uyuşturucu satışı bölgelere ayrılıp iki çete arasında paylaştırıldı.
ABD’den sınır dışı edilen MS-13 çetesi büyüyor
1996 yılında Amerikan göçmenlik yasalarında yapılan değişik sonrasında çeteyle irtibatı olanlar ve hükümlü olarak cezaevinde bulunan MS- 13 çetesi üyeleri hapis cezalarını tamamlamalarının ardından ülkeleri El Salvador’a geri gönderildi.
El Salvador’a dönen binlerce MS-13 çetesi üyesi ilk şaşkınlıklarını atlatıp yeniden yapılanmaya başlayacaktı. Hem de güçlerini daha da arttırmış, daha acımasız hale gelmiş olarak. MS-13 başta başkent San Salvador olmak üzere El Salvador’da birçok kentte giderek büyümeye başladı.
Çete yeni taktiğiyle ülke çapında vahşi cinayet ve katliamlara imza atmaya başladı. Ünü ülke sınırlarını da aştı. Honduras, Guatemala hatta yıllardır çete savaşı yaşadıkları Meksika’da bile yayıldı. ABD’den El Salvador’a gönderilen çete üyeleri bu bölgelere yayılarak gelirlerinin başında gelen uyuşturucu pazarına da hakim olmaya başladı.
Yarın Bölüm 3: El Salvador’da MS–13 Çetesini Araştırmak