Rusya ve Ukrayna heyetleri Salı günü İstanbul’daki görüşmede birbirlerine taleplerini iletti. Müzakerelerde taslak bir çerçeve çizildi. Heyetler arasında bir sonraki görüşmenin 1 Nisan Cuma günü yapılması bekleniyor. Taraflar arasındaki görüşmeleri, sahadaki durumu ve Rusya’nın tutumunu değerlendiren uzmanlar ateşkes için henüz uygun koşulların olmadığı görüşünde.
Ukrayna heyeti İstanbul’daki görüşmelerde ülkenin tarafsız olarak kalacağı ancak güvenliğinin de aralarında ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, Çin ve Polonya’nın da olduğu üçüncü ülkeler tarafından garanti altına alınacağı bir çerçeve sundu. Kiev, Rusya’nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım’ın geleceği konusunda önümüzdeki 15 yıl içinde görüşmeye hazır olduğunu da Rus tarafına iletti. Rus müzakere heyetinin başkanı Vladimir Medinsky de Ukrayna’dan askeri ittifaklara katılmama konusunda taahhüt beklediklerini açıkladı.
“Olası bir güvenlik anlaşması referanduma gidecek”
İstanbul’daki görüşmelere katılan Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Mikhaylo Podolyak, güvenlik garantilerine ilişkin anlaşmanın ancak ateşkesin sağlanması ve Ruslar’ın işgal öncesi sınırlara çekilmesinin ardından imzalanabileceğini söyledi.
Ukraynalı yetkili, güvenlik garantilerinin önce yapılacak bir referandumda Ukrayna halkı tarafından onaylanması ve daha sonra da Ukrayna parlamentosu ve garantör ülkelerin parlamentoları tarafından onanması gerektiğini belirtti.
Putin ve Zelenski görüşmesi ihtimali var mı?
Ukraynalı yetkililer İstanbul’da yapılan görüşmede iki ülke liderlerinin yani Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin biraraya gelmeleri teklifinde bulunmuştu.
Ukraynalı müzakereci David Arakhamia görüşmelerden bir gün sonra sosyal medyadan yaptığı bir paylaşımda, Rusya’nın anlaşma taslağı üzerinde daha fazla çalışma yapılması gerektiği görüşünde olduğunu söyleyerek Rusya’nın şu aşamada lider düzeyinde bir görüşmeye mesafeli olduğunu ima etti.
Blinken: “Söze değil eyleme bakarız”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise taraflar arasındaki görüşmeler ve Rusya’nın niyeti konusunda temkinli bir açıklama yaptı.
Çarşamba günü Fas’ta düzenlediği basın toplantısında konuşan Blinken, "Görüşmelerde gerçek bir ilerleme olup olmadığı ya da Rusya’nın anlamlı bir diyalog içinde olup olmadığı konusunu Ukraynalı ortaklarımıza bırakıyorum. Ancak şunu söyleyebilirim. Bir Rusya’nın sözleri vardır bir de icraatı. Biz icraata bakarız. Şimdiye kadar bunun etkili bir şekilde ilerlediğini gösteren bir şey görmedim. Çünkü Rusya tarafında gerçek bir ciddiyet işareti görmedik. Ukrayna böyle bir şey olduğunu kanaat getirirse biz de destekleriz’’ dedi.
ABD’li yetkililer Ukrayna’da sahadaki durumu da yakından takip ediyor.
Rus ordusu taraflar arasındaki görüşme sürecinde karşılıklı güveni artırmak amacıyla özellikle başkent Kiev civarında gerilimi düşüreceğini açıklamıştı.
Ancak bu açıklamadan saatler sonra Rus güçlerinin Kiev etrafındaki bölgeleri bombardımana tuttuğu haberleri geldi. Bu durumun da taraflar arasındaki görüşmelere ilişkin iyimser olunmasını engellediği yorumu yapılıyor.
Ruslar’ın işgal ettiği yerlere ne olacak?
Taraflar arasındaki görüşmeleri Associated Press’e değerlendiren İngiltere’nin eski Daimi NATO Temsilcisi Peter Ricketts anlamlı bir ateşkes için koşulların oluşmadığı görüşünde.
Ukrayna tarafının samimiyeti konusunda bir şüphesi olmadığını ancak Ruslar’ın tavrı konusunda soru işaretleri olduğunu belirten Ricketts, “Anlamlı bir ateşkes için koşulların oluştuğunu göremiyorum. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin Ukrayna’nın yakın zamanda NATO’ya katılmayacağı gerçeğiyle yüzleşmesini cesurca buluyorum. Önemli güçlerden güvenlik garantileri ve Ukrayna’nın tarafsız statüsüyle ilgileniyor. Bunlar önemli ama aslında ikincil konular. Asıl önemli olan Rus güçlerin işgal ettiği topraklara ne olacağı. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Mariupol gibi yerlerden vazgeçebileceğini sanmıyorum” diyor.
İngiltere’nin eski NATO Temsilcisi ve aynı zamanda ortak istihbarat komisyonu eski başkanı olan Ricketts, “Bir noktada çatışma azalabilir ve bu da insanı yardımın yapılmasını sağlayabilir. Ancak istikrarsız bir durum olacak ve bu da gelecekte çatışmanın yeniden başlamasına yol açacak. Böyle bir tahminde bulunmak ben de istemem. Ancak bu senaryo öngörülebilir bir gelecekte barış anlaşmasının imzalanmasından daha kuvvetli bir olasılık” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin süreçte üstlendiği rol
Amerika’nın Sesi’ne konuşan uzmanlar da Türkiye’nin bu süreçte üstlendiği rolü değerlendirdi.
West Virginia Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nden Profesör Erik Herron, “Türkiye’nin pozisyonunun ilginç yanı her iki tarafın da güvenebileceği bir ortak olabilmesi. Türkiye sahada da gerçekten etkili olduğu görülen Bayraktar drone’larını Ukrayna’ya tedarik etti. Barış sağlanabilirse Türkiye’nin duruşu içerde ve dışarda güçlenir” diyor.
Michigan State University’den Dr. Matthew Zierler de Türkiye’nin Batı ülkeleriyle son dönemdeki sorunlu ilişkilerine dikkat çekerek, Ankara’nın bu gibi süreçlerde rol üstlenmesinin Batı’nın çıkarına olduğunu belirtiyor. Ancak bu süreçte NATO ülkeriyle de bir istişarenin olması gerektiği kanısında.
Dr. Zierler, “Türkiye’nin bir süredir çok sayıda NATO müttefiki ve bölgedeki bazı müttefikleriyle arası açıktı. O nedenle Türkiye’nin Batı’daki imajını toparlamak için ne yaptığını izlemek ilginç oluyor. Herkesin de bunu yaparken iç siyaset açısından içerde yaşanan ekonomik sorunlardan dikkati dağıtmak gibi çeşitli sebepleri olabilir. ABD’nin Türkiye’yi bu rol konusunda teşvik edip etmediğini bilemiyorum ama bu role karşı olmadığını görüyorum. Ancak Türkiye’nin tamamen bağımsız olarak hareket ettiği de pek düşünülemez. NATO müttefikleriyle de bir istişarenin olması gerekir” diyor.