Erişilebilirlik

Suriye ile Diyalog Mesajları Nasıl Değerlendiriliyor?


3 Nisan 2007 - Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat, o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ı Halep’te karşılarken. Erdoğan, Halep’te yeni inşa edilen bir stadyumun açılışı için Suriye’ye gitmiş ve Esat’la beraber Türkiye ve Suriye takımları arasındaki dostluk maçını izlemişti.
3 Nisan 2007 - Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat, o dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ı Halep’te karşılarken. Erdoğan, Halep’te yeni inşa edilen bir stadyumun açılışı için Suriye’ye gitmiş ve Esat’la beraber Türkiye ve Suriye takımları arasındaki dostluk maçını izlemişti.

Ankara’nın Şam karşıtı Suriyeli muhalifleri desteklemesiyle birlikte on yıldan uzun süredir ters düşen Türkiye ve Suriye arasında son zamanlarda normalleşme yönünde işaretler var.

16 Eylül'de Abdülkadir Selvi Hürriyet gazetesindeki köşesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat ile Özbekistan'daki Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi'nde görüşme arzusunu yazdı. Erdoğan, Esat’ın zirveye katılmayacağını ekledi.

Selvi’nin köşe yazısına göre, Erdoğan AKP’nin MKYK toplantısında “Keşke Esat Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” ifadelerini kullandı.

Ayrıca geçen ay Suriye ile diyaloğu asla kesip atamayacaklarını söyleyen Erdoğan, "Suriye ile daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor" ifadelerini kullanmıştı.

15 Eylül'de Reuters haber ajansında yer alan bir habere göre, isimlerini vermeyen dört kaynak, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan'ın, Suriye İstihbarat Başkanı Ali Memlük ile Şam’da birden fazla kez görüştüğünü söyledi.

Söylemde değişim

Merkezi Washington’da bulunan Orta Doğu Enstitüsü’nde Türkiye Araştırmaları Merkezi Direktörü olan Gönül Tol, 2016’dan beri Ankara’nın Esat rejimiyle yakın çalıştığını ve bu sebeple gelişmelerin yeni olmadığını düşünüyor.

VOA’ya verdiği demeçte Erdoğan’ın ifadelerine dair bir soruya yanıt olarak Tol, "Bence bu gördüklerimizde yeni olan şey, söylemdeki değişim. Türk yetkililerden rejimle normalleşmenin bir olasılık olduğunu daha yüksek sesle duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

Tol, "Öte yandan aslında, 2016'dan bu yana gerçekleşen gelişmelerin tümüne baktığımızda, bunun şok edici olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Gönül Tol, Erdoğan'ın iktidarını güçlendirmek için partisini milliyetçi kanada çekmesinden bu yana, birincil önceliğinin değiştiğini düşünüyor. Türkiye’nin hedefinin eskiden Esat rejimini devirmek olduğunu belirten Tol, artık Ankara’nın Suriye’nin kuzeyinde yer alan Kürt hareketinin ilerlemelerini engellemeyi hedeflediğini söylüyor.

Tol, "Erdoğan’ın bu hedefini gerçekleştirmesi için hem Rusya’dan yeşil ışığa ihtiyacı vardı hem de rejim ile yakın çalışması gerekiyordu. Yani iki taraf arasında sessiz bir anlaşma vardı. Erdoğan Kürtler’e saldırırken, Esat başka tarafa bakıyor" dedi.

Türkiye, 2016'dan bu yana Suriye'de dört askeri operasyon gerçekleştirdi.

Ankara, Suriye'nin kuzeyindeki ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) parçası olan silahlı Kürt YPG milislerini milli güvenlik tehdidi olarak görüyor.

Ankara SDG’yi, hem Türkiye'nin hem de ABD'nin terör örgütü olarak tanımladığı Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Suriye'deki bir kolu olarak görüyor.

NATO üyesi Türkiye, Suriye'nin kuzeyindeki geniş bölgelerde askeri varlığa sahip. Şam, Türkiye'yi işgalci bir güç olarak görüyor ve Suriye'den koşulsuz olarak çekilmesini istiyor.

Askeri harekat

Erdoğan, geçtiğimiz Haziran ayında Suriye’nin kuzeyinde sınırda güvenli bir bölge oluşturmak için Tel Rıfat ve Münbiç bölgelerini hedef alan yeni bir askeri harekat başlatma planlarını açıklamıştı. Ama bu harekat henüz gerçekleşmedi.

Rus ve Suriye yanlısı hükümet güçleri Türkiye’nin operasyon planladığı bölgelerde askeri varlığa sahip. Rusya, Türkiye'nin operasyonunu onaylamadı.

İsveç Savunma Araştırma Dairesi’nde Ortadoğu analisti ve New York merkezli Century International’da uzman olan Aron Lund, ABD ve Rusya'nın odak noktasını Ukrayna'ya kaydırdığı bir dönemi Erdoğan'ın yeni bir askeri operasyon için fırsat olarak gördüğünü düşünüyor.

Lund, Türkiye’nin operasyon gerçekleştirmeyi hedeflediği bölgelerde ABD’nin SDG güçlerinin yanında varlık göstermemesi nedeniyle Ankara’nın Washington’un yeşil ışığına ihtiyacı olmadığını belirtiyor.

VOA’ya verdiği demeçte Lund, "Erdoğan, Rusya'nın zayıfladığını ve daha fazla uluslararası baskı altında olduğunu hissetti. Bu nedenle Erdoğan, Suriye'de eskisi gibi bir karşı çıkışla karşılaşmayacağını düşünüyor. Yani, Erdoğan’a göre bu dönem SDG’nin peşine düşmek için iyi bir zamanlama. Çünkü ABD ve Avrupalılar normalden daha sessiz tepkiler verecekler ve Ruslar Esat'ın pahasına müzakereye daha açık olacak" dedi.

Lund, "Ancak Rusya bunu başarılı bir şekilde savuşturdu ve Erdoğan'ı Esat'la ilişkilerini bir şekilde normalleştirmesi gerektiği talebiyle bir müzakere sürecine çekti" dedi.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov geçen Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Moskova'nın Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mekdad ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasında bir görüşme düzenlemeye istekli olduğunu söyledi.

Dışişleri bakanları seviyesinde bir toplantı olasılığına dair bir soruyu Bogdanov, “Tabii ki böyle bir görüşmenin yararlı olacağını düşünüyoruz. Burada temasların yeniden sağlanmasından bahsediyoruz. Şimdilik bu temaslar sadece savunma bakanlıkları ve istihbarat servisleri üstünden kuruldu” ifadeleriyle yanıtladı.

Öte yandan Mekdad, Cumartesi günü Sputnik'e BM Genel Kurulu sırasında Türk yetkililerle herhangi bir temas veya görüşme olmadığını söyledi. Mekdad, "Müzakere yok, temas yok, en azından dışişleri bakanları düzeyinde bir şey yok" dedi.

Mekdad ayrıca, detay vermeden Türkiye'yi Astana sürecinde üzerinde anlaşmaya varılan taahhütleri yerine getirmemekle suçladı. Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, Temmuz ayında Astana görüşmeleri için Tahran'da biraraya gelmişti.

BM Genel Kurulu oturum aralarında Sputnik'e konuşan Mekdad, “Barış sürecinin önündeki tek engel Türkiye'nin taahhütsüzlüğü” dedi.

Mülteciler

Sabah gazetesinde yer alan bir habere göre, Suriyeli ve Türk istihbarat yetkilileri, güvenli ve onurlu dönüş, gayrimenkullerin iadesi, yargılamama teminatı, yeni anayasa sürecinin tamamlanması gibi birçok konuyu görüştü. Türkiye, 3 milyon 700 bin Suriyeli mülteciye evsahipliği yapıyor. Bu sayı, dünyanın en büyük mülteci nüfusu.

AFAD geçtiğimiz hafta Suriye’de mültecilerin dönüşü için 68 binden fazla briket ev inşa ettiklerini duyurdu.

Ancak Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası insan hakları örgütleri, savaşın parçaladığı Suriye'nin geri dönüş için hala güvenli olmadığını söylüyor.

Türkiye uzmanı ve Metamorphic Media'nın baş içerik sorumlusu Aaron Stein, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik dış politikasının parametrelerinin 2016'dan bu yana değişmediğini, ancak değişen şeyin Türkiye'deki iç siyasi dinamiklerin AKP için çok kötüye gitmesi olduğunu söylüyor.

Stein, ayrıca Türkiye'de artan Suriyeli mülteci karşıtlığına ve ülkedeki ekonomik krizine değiniyor. Geçen ay resmi enflasyon yüzde 80,2 olarak açıklanmıştı.

Muhalefet partilerinden oluşan altılı masa, Suriyeli mültecileri insanca geri gönderme sözü veriyor. Öte yandan aşırı sağ Zafer Partisi, artan gıda fiyatlarından Suriyeli mültecileri sorumlu tutarak, Suriyeli mültecilerin zorla sınır dışı edilmesi çağrısında bulunuyor.

VOA'ya verdiği demeçte Stein, "Türkiye’de hiçkimse Beşar Esat'ı umursamıyor. Türkiye'de insanların umursadığı şey, yaşam maliyetlerinin artması, gıda fiyatlarının kontrolden çıkması ve gelirlerinin sabit kalması" dedi.

Stein, Türkiye ve Suriye yakınlaşması konusunda gerçek bir ilerleme beklemediğini belirterek, "Erdoğan için şu an tek kazancının seçmenlerine bir sorun üzerinde çalıştığını söyleyebilmesi olduğunu düşünüyorum" dedi.

XS
SM
MD
LG