Erişilebilirlik

Toprak Ana’nın kontrolsüzce büyüyen düşmanı: Hızlı moda


Gana'da, Batılı ülkelerin tekstil atıklarının toplandığı bir çöplük alanı
Gana'da, Batılı ülkelerin tekstil atıklarının toplandığı bir çöplük alanı

Her yıl 22 Nisan, Birleşmiş Milletler bünyesinde Uluslararası Toprak Ana Günü olarak kutlanıyor. Doğanın, insan eliyle tahribatının önüne geçilmesi ve Dünya’nın tüm canlılar için sunduğu yaşam kalitesinin korunması mesajı verilen bu özel günde son yıllarda daha sıklıkla gündeme gelen bir konu var: Hızlı modanın çevreye zararı ve bunun sonlandırılması için atılması gereken adımlar.


Günümüzde özellikle karbon salımı ve diğer yıkıcı etkileri nedeniyle doğaya en çok zarar veren sektörlerin başında, fosil yakıt kullanımının en yaygın olduğu enerji, ulaşım, inşaat, tarım ve gıda sektörleri geliyor. Bunlar arasında, birkaç yıl öncesine kadar pek fazla gündeme gelmeyen ancak Birleşmiş Milletler verilerine göre bugün enerji sektöründen sonra “dünyayı en fazla kirleten ikinci sektör” olarak da nitelendirilen giyim sektörü de yer alıyor.

Ürünlerin genellikle ucuz maliyetle ve “mümkün olan en kısa sürede” üretilmesi hedefiyle faaliyet gösteren giyim sektörünün “hızlı moda” uygulamalarının yarattığı çevresel zarar oldukça büyük.

Business Insider yayın kuruluşunun incelemelerine göre, moda sektöründeki üretim, küresel karbon emisyonlarının yüzde 10'unu oluşturuyor. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne göre, mevcut uygulamalarda düzenlemeler yapılmaması durumunda, sadece tekstil üretiminden kaynaklanan emisyonların 2030 yılına kadar yüzde 60 oranında artacağı tahmin ediliyor.

Bu sektörün piyasaya sunduğu tekstil ürünlerinin yüzde 85’i ise her yıl çöpe atılıyor ve dünyanın birçok farklı noktasında su kaynaklarını kirleten ve kimisinde de kurutan atıklara dönüşüyor.

Bir giysinin üretiminden nakliyesine ve nihayetinde çöpe atılmasına kadar tüm yaşam döngüsü hesaba katıldığında, moda endüstrisi tarafından her yıl toplam 1,2 milyar ton karbon emisyonu salındığı hesaplanıyor.

Ayrıca, BM’ye göre, moda endüstrisi tarafından yılda yaklaşık 93 milyar metreküp, yani “beş milyon insanın ihtiyacını karşılamaya yetecek miktarda”, su kullanılıyor ve her yıl 3 milyon varil petrole eşdeğer olan yaklaşık yarım milyon ton mikrofiber okyanuslara dökülüyor.

Uzmanlardan çağrı: “Sürdürülebilir moda için hükümetlerin adım atması gerekiyor”

Giyim sektörünün doğada yarattığı tahribat karşısında özellikle son 10 yıldır ulusal ve uluslararası çapta çeşitli adımlar atıldı. 2019 yılında BM bünyesinde devreye sokulan Sürdürülebilir Moda Birliği insiyatifi bunlardan biri.

Uluslararası Toprak Ana Günü’nün öncülerinden olan Earth Day (Dünya Günü) adlı grup da hızlı modanın çevreye verdiği zarara karşı, sosyal farkındalığın arttırılması ve tüketici alışkanlıklarının değiştirilebilmesi için kampanyalar yürüten başlıca kuruluşlardan.

Hızlı modada başı çeken şirketlerden olan Zara, H&M ve Decathlon dahil birçok giyim ürünü üreticisi şirket de sürdürülebilir moda temasını faaliyetlerine dahil etti.

Ancak enerji ya da ulaşım gibi diğer büyük sektörlerin çevreye zararının denetlenmesi ve kontrol altına alınması için yeni yasalar küresel çapta devreye sokulurken, hızlı modaya karşı hükümetler nezdinde şu ana kadar alınan yasal önlemler henüz başlangıç aşamasında.

Avrupa Birliği, 2022 yılı Mart ayında, ürün döngüselliğini iyileştirmek ve ürünlerin geri dönüştürülmesini engelleyebilecek maddeleri belirlemek için Sürdürülebilir Ürünler İçin Ekotasarım Yönetmeliği’ni (ESPR) yayınladı.

ABD’de ise, FABRIC Yasası (Fashioning Accountability and Building Real Institutional Change Act) olarak bilinen, hazır giyim işçilerinin çalışma haklarını iyileştirmeyi ve Amerikan hazır giyim imalat sanayinin yeniden şekillenmesini teşvik etmeyi amaçlayan ilk federal moda yasa tasarısı, Earth Day kuruluşunun da katkısıyla 2022 yılında Kongre gündemine taşındı.

New York Eyalet Meclisi gündeminde olan New York Fashion Act (New York Moda Yasası) ise, moda sektöründe tedarik zincirinin tüm aşamalarının raporlanmasını öngören, şu ana kadar sunulan en kapsamlı hızlı moda denetim mekanizması özelliğini taşıyor.

Bu yasaların gündeme taşınmasında önemli rol oynayan Earth Day kuruluşundan uzmanlar, hızlı modanın çevreye yarattığı zararın etkili ve sürdürülebilir bir şekilde önlenmesinin ancak hükümetlerin devreye girmesiyle mümkün olabileceğinin altını çiziyor.

Uzmanlar, “Hesap verebilirlik ve sistemik değişim, bu endüstrinin gezegenimiz üzerinde bıraktığı geri dönüşü olmayan ayak izinin azaltılmasında hayati önem taşımaktadır. Bu sorunların sorumluluğunun markaların ve tüketicilerin elinde olduğu söylenebilir. Ancak modanın sorumluluk masasında, bugüne kadar sektörü değiştirmek için anlamlı bir girişimde bulunmayan ancak bunu yapabilecek güce sahip olan son bir koltuk daha var; hükümetler” diyor.

Uluslararası Toprak Ana Günü’nün geçmişi

Sanayi Devrimi’yle birlikte 18’inci yüzyılda hızlanan teknolojik ilerlemeler, insan yaşamının her alanda iyileşebilmesi için neredeyse sınırsız düzeyde imkan yarattı. Temiz gıda ve suya erişimden barınma, ulaşım ve sağlık alanlarına kadar yaşamın her alanında gelen yenilikler zaman içinde olumsuz etkilerini de beraberinde getirdi.

İnsan eylemlerinin doğa üzerindeki olumsuz etkilerinin kontrol altına alınması hedefiyle ortaya çıkan çevre odaklı hareketlerin geçmişi de 18’inci yüzyıla dayanıyor ancak çevre bilincinin hem ulusal hem de küresel düzeyde yaygınlaşması özellikle 20’nci yüzyılda yaşandı.

1970’li yıllarda ABD’de Wisconsin Senatörü Gaylord Nelson’ın teşvikiyle bir öğrenci hareketi olarak kıvılcımlanan akım, uzun yıllar boyunca Dünya Günü (Earth Day) olarak 22 Nisan’da kutlandı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2009 yılında kabul ettiği bir kararla, 22 Nisan'ı Uluslararası Toprak Ana Günü olarak ilan etti. Amaç, Dünya'nın ve ekosistemlerinin, “insanlığın ortak evi olduğunu ve insanların geçim kaynaklarını geliştirmek, iklim değişikliğine karşı koymak ve biyolojik çeşitliliğin çöküşünü durdurmak için onu koruma ihtiyacını” kabul etmek.

Forum

XS
SM
MD
LG