Brüksel’de iki günlük bir zirveyi tamamlayan Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları Euro Bölgesi’nin rutin görevi haline gelen krizle mücadele konusunda sürpriz olarak nitelendirilebilecek kararlara imza attılar. Krizle mücadelede alınacak önlemler konusunda olduğu kadar izlenmesi gereken yöntem konusunda da derin görüş ayrılıklarının yaşandığı bir ortamda toplanan liderler, sabahın erken saatlerine kadar süren yoğun ve gergin pazarlıkların ardından toplantıyı uzlaşıyla sonuçlandırdılar.
Son dönemde her Avrupa Birliği zirvesinde her istediğini yaptıran ve şu ana kadar krizle mücadeleye yön veren isimlerin başını çeken Almanya Başbakanı Angela Merkel’in zirveye gelmeden önce net şekilde verdiği “taviz yok” mesajı, toplantıya yönelik beklentileri düşürmüştü.
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin aksine yeni Cumhurbaşkanı François Hollande ile frekansları bir türlü tutmayan Merkel, zirveyi büyüme konusunda bir paketi devreye sokup fazla taviz vermeden tamamlamayı umuyordu. Ancak Merkel’in Berlin’de yaptığı hesaplar Brüksel’de tutmadı. Bu hesabı bozan ülke ise İtalya oldu. Uzun süredir piyasaların sıkıştırdığı ve gerek ekonomik gerekse siyasi baskı altında olan İtalya Başbakanı Mario Monti, ülkesini rahatlatacak ve kısa vadede devreye sokulacak kararlar alınmadan Roma’ya dönmesinin söz konusu olmayacağını ve bu adımlar atılmadıkça da kararları bloke edeceğini açıkladı. Monti’ye en önemli destek zor durumda bulunan bir başka büyük ekonomi olan İspanya’dan geldi. Büyüme konusunda istediğini alan Fransa’nın dolaylı destek verdiği İtalya-İspanya direnişi, Merkel’i 13 saatten fazla süren zirve sonunda taviz vermeye zorladı.
Merkel her ne kadar “Temel ilkelerimizden taviz vermedik, karşılığını almadan bir şey vermedik” tezini işlese de zirvenin net galibi İtalya, kaybedeni ise Almanya oldu. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’un, “Zor ama verimli bir zirve oldu” sözleriyle değerlendirdiği toplantıdan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), Euro Bölgesi'ndeki bankalar için ana denetleyici rolü üstlenmesi, kurtarma fonlarından bankalara doğrudan sermaye aktarılabilmesi ve daha sıkı bir ekonomik ve parasal birlik doğrultusunda çalışılması kararları çıktı.
Krizle mücadele konusundaki rolü önümüzdeki dönemde daha da artacak olan ECB’nin Başkanı Mario Draghi, bankaların yeniden sermayelendirilmesi konusunda varılan uzlaşının iyi bir sonuç olduğunu söyledi. ‘Alınan kararların güvenilir olması için sıkı koşullarla uygulanması’ gerektiği de Draghi’nin vurgu yaptığı konular arasında yer aldı.
Son dönemde her Avrupa Birliği zirvesinde her istediğini yaptıran ve şu ana kadar krizle mücadeleye yön veren isimlerin başını çeken Almanya Başbakanı Angela Merkel’in zirveye gelmeden önce net şekilde verdiği “taviz yok” mesajı, toplantıya yönelik beklentileri düşürmüştü.
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin aksine yeni Cumhurbaşkanı François Hollande ile frekansları bir türlü tutmayan Merkel, zirveyi büyüme konusunda bir paketi devreye sokup fazla taviz vermeden tamamlamayı umuyordu. Ancak Merkel’in Berlin’de yaptığı hesaplar Brüksel’de tutmadı. Bu hesabı bozan ülke ise İtalya oldu. Uzun süredir piyasaların sıkıştırdığı ve gerek ekonomik gerekse siyasi baskı altında olan İtalya Başbakanı Mario Monti, ülkesini rahatlatacak ve kısa vadede devreye sokulacak kararlar alınmadan Roma’ya dönmesinin söz konusu olmayacağını ve bu adımlar atılmadıkça da kararları bloke edeceğini açıkladı. Monti’ye en önemli destek zor durumda bulunan bir başka büyük ekonomi olan İspanya’dan geldi. Büyüme konusunda istediğini alan Fransa’nın dolaylı destek verdiği İtalya-İspanya direnişi, Merkel’i 13 saatten fazla süren zirve sonunda taviz vermeye zorladı.
Merkel her ne kadar “Temel ilkelerimizden taviz vermedik, karşılığını almadan bir şey vermedik” tezini işlese de zirvenin net galibi İtalya, kaybedeni ise Almanya oldu. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’un, “Zor ama verimli bir zirve oldu” sözleriyle değerlendirdiği toplantıdan, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB), Euro Bölgesi'ndeki bankalar için ana denetleyici rolü üstlenmesi, kurtarma fonlarından bankalara doğrudan sermaye aktarılabilmesi ve daha sıkı bir ekonomik ve parasal birlik doğrultusunda çalışılması kararları çıktı.
Krizle mücadele konusundaki rolü önümüzdeki dönemde daha da artacak olan ECB’nin Başkanı Mario Draghi, bankaların yeniden sermayelendirilmesi konusunda varılan uzlaşının iyi bir sonuç olduğunu söyledi. ‘Alınan kararların güvenilir olması için sıkı koşullarla uygulanması’ gerektiği de Draghi’nin vurgu yaptığı konular arasında yer aldı.
