Alman Marshall Fonu adlı düşünce kuruluşunda Programlardan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Ivan Vejvoda, Almanya Parlamentosu’nda önceki gün onaylanan Ermeni Soykırımı tasarısının ardından Türkiye-Almanya ilişkileri ve AB ile imzalanan mülteci anlaşmasının risk altına girdiğini düşünmediğini söyledi.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Vejvoda, Türkiye’den gelen tepkilerin retorik düzeyin ötesine geçmeyeceği ve geniş pencereden bakıldığında jeopolitik ve jeostratejik konuların ilişkilerdeki mevcut gerilime baskın çıkacağı görüşünü dile getirdi.
Almanya Parlamentosu’nun kararına Türk yetkililerden ardı ardına kınama mesajları gelirken, Başbakan Binali Yıldırım da Türkiye’nin Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu’nu istişareler için Ankara’ya geri çağırdıklarını açıklamıştı.
Peki tasarı Amerika’nın başkenti Washington’dan nasıl görülüyor? Tasarının Alman parlamentosunda kabulü son dönemde pozitif ivme kazanan Türk-Alman ilişkilerinde ne gibi sonuçlara yol açacak? Türkiye ile Almanya’nın öncülüğünde hazırlanan Ankara ile AB arasındaki Mülteci Anlaşması ve Türkiye’ye AB’de serbest dolaşım hakkı verilmesi görüşmeleri tasarıdan etkilenecek mi? Tasarı ABD ve diğer ülkelerde de benzer girişimlerin de önünü açar mı?
Tüm bu soruları Washington’daki Alman Marshall Fonu’ndan Ivan Vejvoda Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.
İlişkilerde büyük çaplı bir risk öngörmediğini ifade eden Vejvoda, şöyle devam etti:
“Bence Suriye sınırında Rus uçağının düşürülmesinden sonra olanlara benzer şeyler göreceğiz, çok sert sözler, dozu yüksek retorik, büyükelçinin geri çağrılması, olası yaptırım açıklamaları ya da diğer türden adımlar. Ama benim kişisel görüşüme göre tepkiler retorik düzeyinde kalacak. Tarihsel olarak baktığımızda günümüzde bu tür durumlar bu şekilde idare ediliyor. İki tarafta da iç kamuoyuna dönük gerilimi yüksek açıklamalar olacak ama bence bu söylemlerin icraata döküldüğünü görmeyeceğiz.”
Mülteci Anlaşması etkilenir mi?
Vejvoda, aynı şekilde Türkiye ile AB arasında imzalanan Mülteci Anlaşması’nın önünde de bir risk görmüyor. İki tarafın çıkarlarının ilişkilerdeki bu gerilimli zamana üstün geleceği görüşünü dile getiren Vejvoda, şöyle konuştu:
“Basitçe ifade etmek gerekirse Mülteci Anlaşması’nı risk altında görmüyorum. Tabi ki anlaşmanın önündeki yolda tümsekler, çukurlar olacak ama bunlar Alman Parlamentosu’ndaki oylamadan önce de vardı. Bence bunda her iki tarafın da yüksek düzeyde çıkarları bulunuyor. Almanya açısından baktığımızda, ülkeye gelen mültecilerin akınını önlemeye yönelik bir arzu var. Türkiye açısından da serbest dolaşım düzenlemesi söz konusu. Ayrıca bunların arkasında iki ülke ticaretini içeren daha büyük resim yatıyor. Dolayısıyla hem jeopolitik hem de jeostratejik nitelikteki bu daha büyük konuların ilişkilerdeki bu gerilimli ve zorlu ana baskın çıkacağı düşüncesindeyim.
‘ABD Kongresi’ne doğrudan etkisi olmaz’
Alman Marshall Fonu uzmanı Vejvoda, Alman parlamentosunun kararının, zaman zaman Ermeni tasarısı girişimlerine sahne olan Amerikan Kongresi’nde de benzer bir adımın atılması yönünde doğrudan bir etki yapacağı kanaatinde değil.
Almanya’nın önemli bir ülke olması açısından parlamentosundan böyle bir kararın çıkmasının diğer ülkelerin de benzer adım atmasını kolaylaştırabileceğini söyleyen Vejvoda, ancak burada hesaba katılması gereken başka birçok faktörün de bulunduğunu belirtti.
Vejvoda şunları kaydetti:
“Şu anda 20 civarında ülke Ermeni katliamlarının soykırıma tekabül ettiğini belirtti. Papa Francis kendisi bu kelimeyi kullandı. Başkan Obama başkan olmadan önce bu kelimeyi kullanmıştı. Bir de şunu hatırlatmak isterim ki Alman parlamentosu 1,5 yıl kadar önce bu oylamayı yapmak istedi ama erteliyorlardı.
Ben Alman parlamentosunun bu kararının şu anda Senato üzerinde doğrudan bir etkisinin olacağını ya da Amerikan Kongresi’nin bununla ilgili herhangi bir adım atacağını düşünmüyorum. Kongre’nin bir Ermeni tasarısını oylamaya götürmesini arzulayan çevrelerden benzer girişimler görebiliriz ama yakın zamanda herhangi bir adım atılacağını sanmıyorum.”
Vejvoda, Alman parlamentosundaki oylamanın Avrupa başta olmak üzere diğer ülkeler üzerindeki olası etkilerinin sorulması üzerine de şöyle konuştu:
“Almanya gibi önemli bir ülkenin parlamentosunun aldığı karar elbette diğer ülkelerin de benzer adım atmasının önünü açar, bir anlamda diğer parlamentoların da böyle bir adım atması daha kolay hale gelir. Ama bu her ülkedeki spesifik iç koşullara göre değişir ve ‘sırf Almanlar yaptığı için biz de yapabiliriz’ gibi düzenli bir şablonu takip etmez. Avantajlar-dezavantajlar ve tabi ki Türkiye gibi büyük ve önemli bir ülkeyle ikili ilişkiler hesaba katılır.
‘Geçmişle yüzleşmek çok önemli’
Olayların yaşandığı dönemde Almanya’nın Türkiye’nin müttefiki olduğunu hatırlatan ve tarihsel belgelerden görüldüğü üzere Alman yetkililerin yaşananların çok net farkında olduğuna işaret eden Vejvoda, dolayısıyla neler olduğu hakkında bir tür dolaylı sorumluluk üstlenmenin sözkonusu olduğunu dile getirdi.
Vejvoda, daha geniş pencereden bakıldığında da, ülkelerin geçmişleriyle yüzleşmesinin çok önem taşıdığını, bunun günlük siyasetle değil bir ülkenin siyasi kültürünün gelişimiyle alakalı bir durum olduğunu belirtti.
Alman Marshall Fonu uzmanı Vejvoda, Türk hükümeti ve halkının yaşananlardan sorumlu olmadığını ancak insanların bu konuda oldukça dengeli ve objektif biçimde eğitilmesi, tarih kitaplarında bu konunun işlenmesi gerektiğini kaydetti. Vejvoda, “Bence demokrasi ve değerleri temel alan hukuk devleti yolunda ilerleyebilmemizin yolu bu” dedi.