“Mesele ekonomi, aptal.” Bu söz 1992’de Bill Clinton’un seçim kampanyası stratejisti James Carville’e ait. Bu söz, 1992'den bu yana ABD seçim başarısıyla eşanlamlı hale geldi.
Göç, iklim değişikliği ve dış politika gibi konuların artan etkisine rağmen, birçok seçmen oylarını kullanırken hala ekonomik faktörlere öncelik veriyor.
Başkan Donald Trump ilk döneminde “ABD tarihindeki en büyük ekonomiyi” yarattığını iddia etti ve 2025'te bunu tekrar yapacağına söz verdi. Ancak pek çok şey bir başkanın seleflerinden ne miras aldığına bağlı.
Düşük işsizlik oranları ve 2008 mali krizinin ardından eski Başkan Barack Obama'nın yönetimi altında yükselen borsa, Trump'a ilk seferinde güçlü bir temel sağladı.
Peki, Trump Biden'dan hangi ekonomik mirası devralacak?
Basitçe açıklamak gerekirse, yüksek istihdam oranları, güçlü gayrisafi milli hasıla (GSMH) büyümesi ve düşük enflasyon genellikle sağlıklı bir ekonominin göstergesidir.
Biden başkan olarak yemin ettiğinde ülke hala COVID-19 salgınının yaralarını sarıyordu; ancak son dört yıl dirençli olduğunu kanıtladı.
Biden yönetimi ABD’de neredeyse 16 milyon yeni iş yarattı ki bu da olumlu ekonomik büyümenin önemli bir işareti.
Ancak bu iyi haber, birçok Amerikalı için 2022 yılında son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ve fiyatların yüzde 9,1 oranında arttığı enflasyonun gölgesinde kaldı. Bu durum insanların satın alma gücünü etkiledi ve gündelik ürünleri pahalı hissettirdi.
Yıllık enflasyon şu anda yüzde 3 civarına gerilemiş olsa da hala ABD Merkez Bankası’nın yüzde 2'lik hedefinden daha yüksek ve birçok ürünün fiyatı Trump'ın ilk döneminin sonundan önemli ölçüde daha yüksek.
ABD’de o zamandan bu yana reel ücretler artmış olsa da, çalışanlar inatla yüksek seyreden market fiyatlarının baskısını hala hissediyor olabilir.
Yüksek fiyatlar, tedarik zinciri zorlukları ve Rusya'nın Ukrayna ile savaşıyla bağlantılı küresel bir sorundu ve bedelini sıradan insanlar ödedi.
Ancak Biden yönetiminde büyük bir resesyon tehdidini önlemek için yapılan devasa bütçe açığı harcamaları da buna katkıda bulundu.
Biden, kendi döneminde ABD'nin yarım yüzyıldan uzun bir sürenin en düşük işsizlik oranını kaydettiğine dikkat çekerek, devrettiği istihdam piyasasının umut verici tablosunu vurgulamayı tercih etti.
Trump'ın ilk döneminde, kısmen COVID-19 salgını nedeniyle yaklaşık 2,7 milyon iş pozisyonu ortadan kalktı. Dolayısıyla bu mirası tersine çevirme baskısıyla karşı karşıya kalacak.
Ancak Trump, ikinci döneminde federal dairelerde toplu işten çıkarmalar yapılmasını önerdi ve bu da uygulanması halinde işsizlik oranlarını arttırabilir.
Sağlıklı bir ekonominin bir diğer genel göstergesi de bir ekonominin büyüyüp büyümediğini gösteren mal ve hizmetlerin artan değeri yani GSMH.
ABD uzun zamandır Hindistan ve Çin gibi ülkeleri geride bırakarak dünyanın en büyük GSMH'sine sahip.
Trump'ın ilk yönetimi sırasında yüzde 7,6 artan GSMH, Biden döneminde yüzde 11,8 artarak salgın sonrası güçlü bir toparlanmaya işaret etti.
Genel olarak bakıldığında, Biden'ın ekonomik mirası yüksek istihdam, iyileşen GSMH ve düşen enflasyondan oluşuyor.
Ancak hiçbir başkan temiz bir sayfa devralmaz. Federal borç 36,1 trilyon dolar ve kamuoyunun ekonomiye bakışı en iyi ihtimalle ılıman.
Bazı finans uzmanları enflasyonun 2025 yılında da düşmeye devam edebileceğini öngörüyor ancak jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları ve iklim değişikliğinden oluşan daha geniş bir bağlam ABD'nin mali geleceğini şekillendirebilir.
Trump'ın görevi, hızla gelişen bir dünyanın karmaşasını idare ederken ekonomik ivmeyi sürdürmek olacak.
Forum