Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un Türkiye ve Yunanistan gezisi kapsamında yaptığı açıklamalar ve son olarak Almanya’nın Çin’e karşı Tayvan’a destek vereceğini duyurması, Alman siyaseti ve medyasında tartışmalara neden oldu.
Baerbock’un üslubunun diplomatik teamüllere uygun olmadığı ve mevkidaşlarıyla ikili görüşmelerinde sağduyulu davranmadığı şeklinde eleştiriler yoğunlaşırken Alman medyasının önde gelen kurumlarından Der Spiegel, "Neden bu kadar diplomatik olmayan bir tavır?" başlıklı yazısında, Baerbock’un son zamanlarda Rusya, Türkiye ve Çin’e yönelik sert çıkışları ile dikkat çektiğini, ancak bu tavırlarının "her zaman akıllı" olmadığını belirtiyor.
Ülkenin en saygın gazetelerinden Süddeutsche Zeitung’da, Baerbock’un açıklamalarını ele alan bir yorum-yazıda, "Çatışmacı bir çizgi ile hedefe ulaşmak ne kadar mümkün, bunun tartışılması gerekiyor" denilerek uluslararası görüşmelerde, "kamuoyunun önünde yapılan sert açıklamaların tepki çekeceğini bilerek hassas konuların kapalı kapıların ardında konuşulmasının gerektiği" ifade ediliyor. Gazete "Açık sözlülük iyi, ancak üsluba dikkat etmek gerek" şeklinde bir yorum yapıyor.
Son olarak Annalena Baerbock’un, Çin’in Tayvan’a dönük politikalarıyla ilgili açıklamaları, iki ülke arasında gerginliğe yol açtı. Bakan, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyareti ile ilgili Birleşmiş Milletler konuşmasında, "Çin'den gelecek herhangi bir saldırı durumunda Almanya, Tayvan'a yardımcı olacaktır" derken "Uluslararası hukukun ihlal edilmesini ve büyük bir komşunun kendinden daha küçük bir komşuya saldırmasını kabul etmiyoruz ve bu elbette Çin için de geçerli" diye konuştu.
Bunun üzerine Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan "Tayvan sorunu Çin’in iç işleridir. Buna başkaları karışamaz" şeklinde bir açıklama geldi; Almanya’nın Pekin Büyükelçisi Patricia Flor’un bakanlığa çağrılarak, sözlü nota verildiği öğrenildi. Berlin’deki Çin Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada da, Baerbock’un "kasıtlı ve yanıltıcı sözleriyle, gerçekleri çarpıttığı ve tarihi bilgilerinin olmadığı" öne sürüldü.
Alman ekonomi çevrelerinden yapılan açıklamalarda, Çin’le olan ilişkilerin önemine vurgu yapılarak hem Çin hem de Almanya'nın, birbirine karşılıklı bağımlı olduğunun anlaşılması gerektiği ön plana çıkarıldı. Çin'in altı yıldır Almanya'nın en önemli ticari partneri olduğunu vurgulayan Almanya Dış Ticaret Odası Çin Temsilciliği Başkanı Jens Hildebrandt, dolaylı olarak Baerbock’u eleştirerek "Çin menşeili ön ve yan ürünlerin gelmemesi Alman ekonomisi için karanlık bir gelecek anlamını taşır" ifadesini kullandı.
Alman sanayisi, son yıllarda Çin ile ekonomik işbirliğinin daha da genişletilmesi için çaba gösteriyor. Almanya'nın Çin ile ticareti 2020 verilerine göre 212 milyar Euro'ya yükselirken, ABD ile 171,5 milyara düştü.
Baerbock ile Çavuşoğlu görüşmesinde gerginlik yaşanmıştı
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un geçen hafta İstanbul’da mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile kameralar önünde gerginlik yaşaması da gündemdeki yerini koruyor.
Baerbock’un gezisinin ilk durağı olan Yunanistan'da Ege'deki Adalar anlaşmazlığında Berlin'in Atina'nın yanında yer aldığını söylemesine, ardından İstanbul’da Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemesine tepki veren Çavuşoğlu, ortak basın toplantısında eski başbakanı Angela Merkel'in izlediği "tarafsız ve önyargısız bir arabulucu" tutumu övmüştü.
Bunun ardından ana muhalefet Hıristiyan Birlik Partisi'nin (CDU) Dış Politika Sözcüsü Johann Wadephul ise Baerbock'un Çavuşoğlu ile basın toplantısında tartışmasını eleştirdi. Wadepuhl, iki ülke arasındaki sorunların ikili görüşmelerde dile getirilmesinin daha yerinde olacağını savundu.
Almanya Türk Toplumu Eşbaşkanı Gökay Sofuoğlu da kamuoyu önünde sert tartışmalarının iki ülke arasında gerginliğe yol açacağını, bunun da Almanya'daki Türkiye kökenli göçmenlere zarar vereceğini savundu. İki tarafın da diplomasi dilini terk ettiğini söyleyen Sofuoğlu, “Bazı sorunların kapalı kapılar ardında konuşulmasını dilerdim” dedi.
Berlin’deki siyasi analistler, Başbakan Olaf Scholz’un daha pragmatik, ticaret ve ekonomiyi merkezine alan bir dış politik çizgisi bulunduğunu, Yeşiller Partili Baerbock’ın ise insan hakları ve demokrasi odaklı daha eleştirel bir yaklaşım içinde olduğunu belirtiyorlar.
Yapılan yorumlarda, sosyal demokrat SPD, liberal FDP ile Yeşiller’den oluşan koalisyon kurulduğundan bu yana, Almanya’nın dış politikasını Olaf Scholz’un mu yoksa Annalena Baerbock’un mu yönlendirileceği konusunda ciddi görüş ayrılığı yaşandığı ifade ediliyor.