Aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) kurulduğu 2013 yılından bu yana politik tartışmaların merkezinde oldu. Önce Euro ve AB karşıtlığı ile Almanya’daki partiler arasında yer alan AfD, 2015 sonrasında eski Başbakan Angela Merkel’in ülkenin sınırlarını sığınmacılara açmasıyla aşırı sağ ve yabancı karşıtı bir çizgiye yöneldi.
AfD’li bazı siyasetçilerin ırkçı ve Neonazi yanlısı söylemleri sonrasında Alman Meclisi’ndeki tüm partiler AfD ile hiçbir koşul altında ortak çalışmayacaklarını açıklayarak, kamuoyu yoklamalarında ve yapılan tüm seçimlerde oy oranı giderek artan partiyi adeta izole ettiler.
Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU da AfD ile açık bir işbirliğine yanaşmayarak aşırı sağla arasına kesin bir mesafe koyma stratejisi izliyordu. Ancak son gelişmeler, iki partinin gelecek ay yapılacak seçimdeki ortak başbakan adayı Friedrich Merz’in iktidar hedefi doğrultusunda AfD desteğini dolaylı yollardan kullanmaya başladığını gösteriyor.
Meclis’te bir ilk
Bu çerçevede önceki gün Federal Meclis’te bir ilk yaşandı. CDU/CSU tarafından hazırlanan ve ülkedeki göç politikalarının sertleştirilmesini öngören teklif, AfD'nin de desteğiyle meclisten geçti.
Teklifte, Almanya’nın tüm komşu ülkeleriyle sınır kontrollerinin kalıcı hale getirilmesi, ülkeye giriş belgesi olmayanların geçişlerinin engellenmesi ve sınır dışı edilmesi gereken herkesin gözaltına alınması gibi maddeler yer alıyor. Bugün ise yine CDU/CSU tarafından, özellikle Almanya’da yaşayan sığınmacıların ve göçmenlerin haklarıyla ilgili bir yasa tasarısı Federal Meclis’e sunulacak.
Tasarı, aile birleşimi hakkının sınırlandırılması, göç yasalarının daha katı hale getirilmesi ve federal polise Almanya’ya sığınmacı olarak giriş yapmak isteyenlere karşı kullanılmak üzere yeni yetkiler verilmesi gibi önemli değişiklikler içeriyor.
Bu yasanın da AfD’nin desteği ile kabul edilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Yasa tasarısının yalnızca hukuki bir düzenleme olmanın ötesinde, göçmen karşıtı seçmen tabanına yönelik güçlü bir siyasi mesaj niteliği taşıdığı değerlendirmesi yapılıyor.
Öte yandan pek çok siyasi gözlemci, iki partinin yakınlaşmasını Almanya'da adına "Güvenlik Duvarı" (Brandmauer) denilen ve demokrat partilerin aşırı sağcı AfD ile çalışmaması anlamındaki tabunun yıkılması olarak değerlendiriyor.
Kamuoyundan ve Merkel’den Merz’e sert tepkiler
Friedrich Merz’in, AfD desteğine yaslanarak çoğunluk sağlama stratejisi büyük tepkileri ve ülkenin birçok şehrinde geniş çaplı protestoları tetikledi.
Çarşamba akşamı ve dün başkent Berlin ve diğer kentlerde on binlerce kişi sokaklara dökülerek, CDU yönetiminin AfD oylarıyla politika yürütmesine tepki gösterdi.
Berlin’de CDU Genel Merkezi önünde toplanan 12 bin kişilik kalabalık "Utanın!" ve "Friedrich Merz: Demokrasi için güvenlik riski" yazılı pankartlar taşındı.
Münih, Hannover, Mainz, Freiburg, Kiel, Hamburg, Nürnberg ve Leipzig gibi birçok kentte de benzer protestolar yapıldı.
Friedrich Merz’in AfD’ye yakınlaşma taktiğine CDU’lu çok sayıda siyasetçi de tepki gösterdi.
CDU’nun eski genel başkanı ve eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, partisinin AfD ile dolaylı işbirliğini sert bir dille eleştirdi.
Merkel, 13 Kasım’da Friedrich Merz'in Federal Meclis’te yaptığı konuşmayı hatırlatarak, CDU’nun hiçbir şekilde AfD desteğiyle çoğunluk sağlamayacağına dair verdiği sözü çiğnediğini belirtti.
Merkel, bu adımı "yanlış" olarak nitelendirerek CDU'nun AfD ile aynı çizgide hareket etmesinin demokratik değerler açısından bir kırılma noktası olduğunu ifade etti.
Berlin Eyalet Başbakanı Kai Wegner de Merz’in siyasetini eleştirerek, önerdiği yasanın mecliste çoğunluk bulması durumunda, Federal Konsey’deki oylamada hayır oyu kullanacağını duyurdu.
CDU içindeki en sert tepkilerden biri, Almanya’daki Yahudi toplumunun en tanınan isimlerinden gazeteci, yazar ve eski CDU yöneticisi Michel Friedman’dan geldi.
Friedman, 1983'ten beri üyesi olduğu CDU'dan istifa ettiğini duyurarak, CDU'nun inandırıcılığını kaybettiğini söyledi. "AfD, demokratik bir partinin sınırlarında değil, tamamen dışında bir partidir ve CDU bunu biliyor" diyen Friedman, partinin aşırı sağ ile arasına kesin bir çizgi çekmemesinin "felaket" olduğunu belirtti.
Yahudi soykırımından sağ kurtulan 99 yaşındaki Albrecht Weinberg ise CDU'nun bu tutumuna tepki olarak kendisine Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Federal Liyakat Nişanı’nı iade edeceğini açıkladı.
CDU içindeki önemli isimlerden gelen tepkiler ve kamuoyundaki geniş çaplı protestolar, bu kararın sadece göç politikalarıyla ilgili olmadığının, Almanya’nın siyasi ve demokratik geleceğini ilgilendirdiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Forum