Erişilebilirlik

Kan Pıhtılaşmasına Neden Olan Aşılar Hakkında Neler Biliniyor?


6 Nisan 2021 - Chicago'da bir aşılama merkezinde Johnson & Johnson'ın Corona virüsü aşısını hazırlayan bir sağlık çalışanı
6 Nisan 2021 - Chicago'da bir aşılama merkezinde Johnson & Johnson'ın Corona virüsü aşısını hazırlayan bir sağlık çalışanı

Amerika’da Johnson & Johnson firmasının geliştirdiği Corona virüsü aşısının 6 kişide kan pıhtılaşmasına yol açmasının ardından ilgili kamu dairelerinden aşının kullanılmasının durdurulması tavsiyesi gelirken, firma aşının Avrupa’daki dağıtımını da ileri bir tarihe erteledi.

Amerika’da yaşları 18 ila 48 olan 6 kadında aşıyı olmalarını takip eden 13 gün içinde ağır kan pıhtılaşması gözlemlendi. Amerikalı yetkililer, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) ile Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) dün ortak yayınladığı, J&J aşısının uygulanmasının durdurulması tavsiyesinin ardından, konuyla ilgili soruşturmanın başlatıldığını, incelemelerin ardından birkaç gün içinde aşının yeniden devreye sokulabileceğini söyledi.

J&J aşısı olmasının ardından vücudunda ağır kan pıhtılaşması görülen kadınlardan birinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor.

Amerika’da J&J aşısıyla ilgili verilen tavsiye öncesinde Avrupa’da da geçen aylarda AstraZeneca’nın Corona aşısını olan bazı yetişkinlerde ender rastlanan türde kan pıhtılaşmasına rastlanmasının ardından aşının uygulanması incelemeler tamamlanana kadar durdurulmuştu.

İngiltereli sağlık yetkilileri incelemelerin ardından 30 yaş altı kadınlara, mümkünse AstraZeneca aşısı yerine başka bir Corona virüsü aşısı yaptırmalarını önerdi.

Nadir rastlanan bu yan etki karşısında uzmanlar, her iki aşının da neden olduğu düşünülen kan pıhtılaşması vakalarının çok düşük oranda olduğuna, aşıların Corona virüsü enfeksiyonuna karşı koruma oranının ise oldukça yüksek olduğuna vurgu yapıyor.

Peki, konuyla ilgili şu ana kadar neler biliniyor?

Ne oldu?

Hem AstraZeneca hem de J&J’in Corona virüsü aşısını olanlar arasında aşının ardından çok az sayıda yetişkinde, ender rastlanan türde kan pıhtılaşması gözlemlendi. Bunlar arasında ‘serebral venöz sinus trombozu’ adı verilen kan pıhtılaşması da yer alıyor. Yan etki gösteren vakalarda ayrıca trombositopeni adı verilen, kandaki trombosit oranının azalması durumuna da rastlandı.

ABD’de CDC’nin J&J aşısı vakalarıyla ilgili raporları incelemesinin ardından FDA’in de bu incelemenin sonuçlarını gözden geçirmesi planlanıyor.

Avrupa’daki ilgili kurumların açıklamalarında olduğu gibi Amerika’da da CDC ve FDA yetkilileri, aşının ardından kan pıhtılaşması vakalarına ‘çok aşırı ender rastlandığı’ belirtiliyor.

Avrupa İlaç Dairesi’nden (EMA) yapılan açıklamaya göre 4 Nisan 2021 tarihi itibariyle kuruma bildirilen, ‘serebral venöz sinus trombozu’ (CVST) adı verilen, beyinden vücuda kan dolaşımını sağlayan damarlarda görülen kan pıhtılaşması vakası sayısı 169, karın bölgesinde oluşan pıhtılaşma (SVT) vakası sayısı ise 53.

Bu vakalar, İngiltere ve Avrupa Ekonomik Alanı’na dahil ülkelerde son üç ay içinde 34 milyon doz AstraZeneca aşısının yapıldığı kişilerde görülen kan pıhtılaşması vakaları.

EMA yan etki gözlemlenen vakalar arasında 62 serebral venöz sinus trombozu vakasını ve 24 karın bölgesi trombozu vakasının raporlarını inceledi. Rahatsızlıkları mercek altına alınan bu kişiler arasında 18’i yaşamını yitirdi.

Aşının ardından beliren kan pıhtılaşması, vakaların büyük bir bölümünde ilk doz aşı yapılmasını takip eden iki hafta içinde oluştu.

Yaşları 20 ila 59 arasındaki 29 kadında CVST kaydeden Alman sağlık yetkilileri, bu vakalarda 16 gün içinde oluşan kan pıhtılaşması, normalde bu zaman diliminde oluşması beklenen pıhtılaşma oranından 20 kat fazla olduğuna vurgu yaptı.

Yan etki kimlerde görüldü?

J&J aşısı olanlar arasında kan pıhtılaşmasına rastlanan 6 kadının yaşları 18 ila 48 arasında ve her birinde pıhtılaşma, aşı olmalarından sonraki 13 gün içinde oluştu. Amerika genelinde 12 Nisan 2021 tarihi itibariyle J&J aşısı olanların toplam sayısı ise 6 milyon 800 binin üzerinde.

Avrupa’da da AstraZeneca aşısı sonrasında kan pıhtılaşması sorunu yaşayanların büyük bir kısmı 60 yaş altı kadınlar oldu. Ancak Alman ve İngiliz yetkililer, AstraZeneca aşısı olan kadınların sayısı erkeklere oranla daha fazla olduğundan, vakaların kadınlarda ağırlıklı olarak görülmesinin yanıltıcı bir veri olabileceğine dikkat çekiyor.

Avrupa’da yan etki yaşayan vakalarda da pıhtılaşma aşı olmalarından sonraki ilk iki hafta içinde görüldü.

Aşıları geliştiren firmaların yetkilileri ne diyor?

Merkezi Amerika’da olan Johnson & Johnson firması yetkilileri, ülkedeki sağlık yetkilileriyle yakından işbirliği içinde olduklarını, aşı ile kan pıhtılaşması vakaları arasında henüz doğrudan bir ilişki olmadığını söylüyor.

AstraZeneca’dan yapılan açıklamada da, firma yetkililerinin “her bir vakayı ve bu ender duruma neden olan mekanizmaları anlayabilmek için” gerekli çalışmaları yürüttüğü belirtildi.

Sağlık yetkilileri ne diyor?

ABD’deki Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezleri (CDC) yetkilileri, sağlık çalışanlarının J&J aşısının neden olabileceği olası yan etkilerini daha iyi görebilmesi ve “daha temkinli olunması” amacıyla aşının kullanımını durdurma tavsiyesinde bulundu.

İngiltere’deki Ulusal İlaç ve Sağlık Ürünleri Denetleme Kurumu’ndan (MHRA) yapılan açıklamada ise, 30 yaş altı bireylerin AstraZeneca aşısı yerine başka bir aşıyı tercih etmeleri önerildi.

Aşının ardından kan pıhtılaşması ve trombosit azalması gözlemlenen 79 vaka arasında 19’u yaşamını yitirdi. Bunların 13’ü kadın, 6’sı erkekti. 11’i 50 yaşın altında, 3’ü de 30 yaşın altında bireylerdi.

Önerilen tedavi yöntemi nedir?

Amerika’da sağlık yetkilileri, J&J aşısına bağlı olarak ortaya çıktığı tahmin edilen kan pıhtılaşması vakalarında devreye sokulan tedavi yönteminin, normal koşullarda oluşan pıhtılaşmaya karşı uygulanan tedaviden farklı olduğunu söylüyor.

Amerikalı yetkililer, normalde kan pıhtılaşmasında kullanılan heparin adlı kan sulandırıcı ilacın, J&J aşısı sonrası oluşan pıhtılaşmada kullanımının tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor.

AstraZeneca aşısı olduktan sonra kan pıhtılaşması yaşayanların durumunu inceleyen Alman doktor ve araştırmacılar ise tedavi olarak kan sulandırıcı ilacın yanı sıra damar yoluyla, bağışıklık sistemini destekleyici proteinler verilmesini önerdi.

Aşı sonrası kan pıhtılaşması oluşmasının nedeniyle ilgili teoriler

Aşıların kullanımının sağladığı etki oranının, olası yan etkilerinden çok daha yüksek olduğuna vurgu yapan sağlık uzmanları bir taraftan da görülen kan pıhtılaşması vakalarındaki risk faktörlerini belirleme çabasında. Cinsiyet ve yaş da şu ana kadar olası risk faktörü olarak nitelendiriliyor.

Konuyla ilgili araştırma sonuçlarını geçen hafta New England Journal of Medicine adlı tıp dergisinde yayınlayan Greifswald Üniversitesi’nden Alman araştırmacılar, AstraZeneca aşısı olmalarının ardından bazı kişilerde kan pıhtılaşması ve trombosit azalması görülmesinin, aşı sonrası oluşan antikorlarla ilgili olduğu görüşünde.

Norveçli bir grup uzman da AstraZeneca aşısının vücutta bağışlık sistemini harekete geçirmesine bağlı olarak çok az sayıda kişide kan pıhtılaşması oluşmuş olabileceği sonucuna vardı.

EMA’da görevli sağlık uzmanları da aşı olanlar arasında çok sayıda kişide görülmeyen ancak ender olarak da olsa rastlanan bu kan pıhtılaşması vakalarıyla ilgili araştırmalarını sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG