Dünyanın önde gelen çocuk kalp ve damar cerrahlardan biri olarak bilinen Doç. Dr. Ergin Koçyıldırım, 2008 yılından beri görev yaptığı, konusunda dünyanın en önemli araştırma merkezi sayılan Pittsburgh Üniversitesi ‘McGowan Enstitüsü’nde’ önemli projelere imza atıyor. Türk bilim adamı Koçyıldırım, çocuk ve bebeklere uygulanan yapay kalp ve kalp destek üniteleri çalışmalarının yanı sıra, kök hücreden organ yapımı ve yapay kan çalışmalarıyla tanıyor.
Koçyıldırım, bir dönem biyonik adam olarak adlandırılan, mekanik insanın kök hücre yöntemiyle gerçeğe dönüştürecek bazı organları yeniden yapmayı başaran ekipte de yer alıyor.
Türkiye’de bir süre çalıştıktan sonra önce İngiltere sonra da ABD’ye yerleşen Koçyıldırım, Türkiye’de son zamanlarda yoğunlaşarak artan beyin göçüyle ilgili VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
VOA Türkçe : Türkiye’de beyin göçünün son yıllarda arttığı yönünde bazı araştırmalar yayınlandı. Bu verileri gerçekçi buluyor musunuz?
Doç. Dr. Ergin Koçyıldırım: Son yıllarda Türkiye’deki beyin göçüyle ilgili elimizde iki farklı kaynak tarafından hazırlanmış rakamlar var. CHP Bilim Platformu tarafından en son yayınlanan rapora göre, 2016 yılıyla karşılaştırıldığında beyin göçü yüzde 63 oranında artmış. Bir farklı rakam daha var; o da Türkiye İstatistik Kurumu’nun. TÜİK'e göre de 2017 yılında beyin göçü bir önceki yıla göre 42.5 oranında arttığı görünüyor. İki farklı kaynaktan elde edilen rakamlara göre 2016 yılında 70 bin kişi gitmiş. Bu seyahat amaçlı filan değil; sadece yurt dışına yeni bir hayat için Türkiye’den göçen Türk vatandaşlarının sayısı. Bu sayı 2017 yılında 114 bin kişiye yükselmiş. Göç eden nüfusun yaklaşık yüzde 40’ı, 20 ile 35 yaş arasında. Dolayısıyla göçen nüfus aslında genç nüfus. Bu verilere göre bir başka önemli nokta ise göç eden kadın nüfus sayısındaki artış. Yurt dışına göç eden kadınların oranı 2016 yılında yüzde 37'yken, bu oran 2017 yılında yüzde 42’ye çıkmış. Beyin göçü eskiden çoğunlukla erkek ağırlıklıydı ancak son veriler gösteriyor ki Türkiye’den kadınların beyin göçü son yıllarda erkeklere oranla ağırlıklı olarak artmaya başlamış. Biz de bu rakamlarla doğru orantıda, kendi çevremizde büyük bir beyin göçünün yaşandığına tanıklık ediyoruz.
VOA Türkçe : İnsanlar neden Türkiye’den göç ediyor?
Doç. Dr. Ergin Koçyıldırım: İbni Sina’nın bir lafı var. Adam bin sene önce söylemiş: ‘Bilim ve sanat, itibar görmediği ülkeyi terk eder’ demiş adam. Bizim bugün görmediğimizi bin yıl önce görmüş. Bu sözler şu anda Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumu gayet güzel anlatıyor. Türkiye’de beyin göçünün farklı nedenleri var. Birincisi umutsuzluk. Kendi ülkelerinde geleceklerine dair umutsuzluk ve güvensizlik yaşayan insanlar göç ediyor. Artık aidiyetlerini sorguluyorlar. İmkansızlıklar ve ekonomik sebepler de bu göçü etkiliyor. Umutsuzlukla beraber insanlar geçinemediği için göç ediyorlar. Bir başka neden ise akademisyenler, yani sanatçılar gibi kalburüstü tayfa dediğimiz biraz daha eğitim görmüş insanlar artık son siyasi baskılardan dolayı işlerini yapamaz duruma gelmişler. Sadece araştırma geliştirme değil, günlük işlerini yapamaz duruma gelmişler.
VOA Türkçe : Bu göç eden kişiler yoğunluklu olarak kimler ?
Doç. Dr. Ergin Koçyıldırım: Bu insanlar hükümet ve bazı çevreler tarafından FETÖ ile bağlantılı gösterilip yurt dışına çıkmak, kaçmakla suçlanıyor. Ancak maalesef durum bu değil. Türkiye’den aslında seküler düşüncedeki insanlar kaçıyor. Bu göç bir beyin göçü değil, ‘seküler göç’! Yurt dışına giden insanlar beyin göçü, tamam! Ama aynı zamanda bu göç seküler bir göç. Yaşam tarzlarına, inançlarına, siyasi düşüncelerine müdahale edilen insanların göçü. İnsanlar siyasal aidiyetlerini kaybetme, duygu göçü gibi nedenlerle ülkeyi terk ediyor. Türkiye’de belirsizlikler var son zamanlarda. İnsanların bir yere aidiyetlerini hissedebilmesi için veya orada mülk sahibi olabilmesi, köklenebilmesi için geleceğe ait planlarının olması gerekiyor. Türkiye bir belirsizlikler ülkesi olduğu için insanlar bir şekilde mülksüzleştiriliyor. Mülksüzleştirme diye bir kavram var. İnsanlar kendilerini ait hissetmedikleri yerlere yatırım yapmak istemezler. Kök salmak istemezler. Aidiyet hislerini kaybedince de güvensizlik ortamı içerisinde bulundukları o yeri terk ederler.
VOA Türkçe: Yurt dışındaki akademik imkanların daha iyi olması da bir etken mi?
Doç. Dr. Ergin Koçyıldırım: Türkiye’de bilim adamlarına sağlanan imkanlarla Avrupa ve Amerika’da sağlanan imkanlar çok farklı. Araştırmaya, geliştirmeye ve ARGE’ye ayrılan bütçeler arasında müthiş uçurumlar var. Türkiye’de bilim adamlarını beyin göçüne sevk eden yurt dışındaki imkanlar ve imkanlara ayrılan bütçelerin oldukça kabarık olması. Bu çok çekici bir şey. Her şeyden önce ifade özgürlüğü ya da değişik düşüncelerini farklı olarak ifade etme özgürlüğü bilimsel araştırmanın, kalitenin doğru orantılı olması gerekiyor. Dolayısıyla ne kadar özgür düşünüyorsan, ne kadar özgür ortamlarda yaşayabiliyorsan araştırmalarında ve bilim çalışmalarında yaptıkların daha başarılı oluyor. Yurt dışında çalışan bir bilim adamı olarak en önemli gözlemlerimden bir tanesi özgür bir akademik ortamda çalışmayı biliyor olmak. Bunun ne kadar ayrıcalıklı bir şey olduğunu biliyor olmak.
VOA Türkçe: Türkiye’de tıp alanında beyin göçü yaşanıyor mu?
Doç. Dr. Ergin Koçyıldırım: Türkiye’de son yıllarda benim yakın çevremde bana yöneltilen 'Bundan sonraki akademik hayatımı yurt dışında yapabilir miyim?' sorusu bu raporlarda verilen rakamlarla doğru orantıda arttı. Benim meslektaşlarım da artık 'Acaba bu işi Türkiye’nin dışında da yapabilir miyim?' diye düşünmeye başladılar. Son zamanlarda bu insanlarda gözlediğim bu soruların temelinde yatan şeyin bir tanesi artık Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yönden yaşanması pek kolay olmayan bir ülke haline dönüşmesi. Genelde insanların mesleki olarak her ne kadar bağımsız çalıştıkları söylense de bir şekilde siyasi otoritenin baskısı altındalar. Ekonomik güçsüzlük ve sıkıntıların bunlara eklenmesiyle bu kişilerin yurt dışı arayışlarına girmesi daha da kolaylaştı. Benim çevremdeki çok fazla insan bu arayış içerisinde. Bu arayışlarını da sıkça bana soruyorlar. 'Neden yurt dışına çıkmak istiyorsun?' sorumu da hepsi genelde ortak cümlelerle anlatıyor: “geleceğimizden endişeliyiz”. Benim yakın çevrem, eski asistanlarım, çalışma arkadaşlarım, uzmanlar ve akademinin hemen hemen her seviyesindeki insanlar yoğunlukla yurt dışı alternatiflerini değerlendirdikleri bir araştırma içerisinde. Türkiye beyin göçünü durdurmak için bir takım tedbirler almaya kalkıyor. Ancak bu tedbirler yeterli değil. Ben tek başıma dünyanın en iyi kalp cerrahı olsam hiç bir önemi yok. O ameliyatı anestezi uzmanınız, kardiyoloğunuz, hemşireniz ve asistanlarınızla birlikte yapıyorsunuz. Bir takım oyunu bu; takım bozulunca iyi iş çıkması imkansız. Türkiye’de yaşanan beyin göçüyle kurulu takımlar bozuluyor. Türkiye’deki eğitimin kalitesi maalesef bilimsel düşünmeyi engelliyor. Bu da akademisyenleri yurt dışında arayışlara itiyor.