Avrupa Birliği Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, beş yıllık görev süresi sona ermeden önce başkanlık edeceği son dışişleri bakanları toplantısında, Gazze'de insan hakları ve uluslararası hukukun ihlal edildiği iddialarını gerekçe göstererek İsrail ile “siyasi diyalogu” resmi olarak askıya almayı içeren bir teklif getiriyor.
Öneriyi ilk olarak AB büyükelçilerinin 13 Kasım’da yaptığı toplantıda ele alan Borrell, 18 Kasım Pazartesi günü Brüksel'de yapılacak AB Dışişleri Bakanları toplantısında resmi olarak tartışmaya açmaya hazırlanıyor.
Teklifin dayanağını AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nın “insan haklarına saygıya” ilişkin yasal hükümlerinden alan Borrell, Dışişleri Bakanları’nın bilgisine sunduğu teklifini, bağımsız uluslararası kuruluşlardan gelen raporlara da dayandırıyor.
Raporlarda, “İsrail'in insan haklarını ve uluslararası insanlık hukukunu ihlal ettiği" tespitleri yer alıyor.
İsrail, Gazze'de insan haklarını ihlal etmediğini savunarak, yürütülen askeri operasyonun hedefinin siviller değil, Hamas militanları olduğunu söylüyor.
BM İnsan Hakları Ofisi de geçen hafta yaptığı açıklamada, İsrail-Hamas savaşında öldüğünü doğruladığı kişilerin yaklaşık yüzde 70'inin kadın ve çocuk olduğunu belirterek uluslararası insani hukukun temel ilkelerinin sistematik olarak ihlal edilmesini kınamıştı.
Raporu kategorik olarak reddettiğini açıklayan İsrail ise ordusunun eylemlerinin “sivil ve askeri unsurları birbirinde ayırma ve orantılılık ilkelerine uygun olduğunu ve sivillere zarar verme potansiyelinin dikkatli bir şekilde değerlendirildiğini” söylemişti.
AB içinde ilk resmi tartışmanın yolunu açıyor
Borrell’in teklifi, dışişleri bakanları tarafından üye devletler arasında "İsrail'in davranışına ilişkin resmi bir tartışmayı” da gündeme getirmesi açısından önem taşıyor.
Teklif, AB Dışişleri Bakanları'nın İsrail'in davranışı hakkında ilk kez resmi bir tartışma yapması anlamına geliyor.
Ancak “siyasi diyaloğun” askıya alınması, İsrail ile Ortaklık Anlaşması’nın veya AB-İsrail Ortaklık Konseyi’nin askıya alınması anlamına gelmiyor.
Siyasi diyalog, AB ile İsrail arasındaki ilişkiler hakkında kapsamlı ticari bağları da içeren ve Haziran 2000'de yürürlüğe giren daha geniş bir anlaşmanın parçası.
AB’de bölünme
AB içinde bugüne kadar İspanya, İrlanda, Belçika ve Fransa gibi ülkeler İsrail yönetimini insan hakları ihlalleri nedeniyle sert eleştirirken Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya gibi muhafazakar iktidarların yer aldığı üyeler ise İsrail'i desteklemeye devam ediyor.
Bu yılın başlarında Filistin devletini resmen tanıyan İspanya ve İrlanda gibi ülkeler, daha cesur adımlar atılması için ortaklaşa lobi faaliyeti yürüterek AB-İsrail Ortaklık Anlaşması'nın “acil olarak gözden geçirilmesi” çağrısında bulundu.
Ancak böyle bir revizyon için tüm üye devletlerin oybirliğiyle karar alması gerekiyor ve AB ülkeleri arasındaki bölünme, ilişkilerin tümüyle askıya alınması ihtimalini fiilen imkansız hale getiriyor.
İsim vermeden çeşitli medya kuruluşlarına teklifi değerlendiren AB diplomatlarının bir kısmı, "teklifin AB’nin Gazze konusunda bir açılım sağlamasına fırsat vereceğini" savunuyor. Oy çokluğu çıkmasının bile “AB’nin, uluslararası hukukun ihlalleri konusunda sessiz kalınmasına artık bir son vermesi için sembolik bir adım olacağı" dile getiriliyor.
Bazı diplomatlar ise, teklifin bu konuda AB içindeki bölünmeleri su yüzüne çıkaracak olmasını eleştiriyor ve tam ters etki yaratacağı konusunda uyarı yapıyor.
İsrail ile siyasi diyaloğun askıya alınması için 27 AB ülkesinin tamamının onayı gerekiyor. Diplomatlar ise bunun pek olası olmadığını ifade ediyor.
Forum