104 emekli amiralin Türkiye’ye Çanakkale ve İstanbul Boğazlarında kontrol hakkı veren Montrö (Montreux) Antlaşması’nın tartışmaya açılmasına, muvazzaf bir amiralin üniformalı olarak başında sarık üzerinde cübbeyle ibadet etmesine ve Kanal İstanbul’un yapılmasına karşı çıkan bildirisine hükümetten sert tepkiler gelmesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, ‘‘04.04.2021 tarihinde bazı internet siteleri ve sosyal medya mecralarında paylaşılan ve ‘104 amiralden Montrö bildirisi’ başlığı altında yayınlandığı belirtilen açıklamayı hazırlayanlar ile varsa irtibatlı oldukları kişilerin tespiti ve yasal gereğinin takdir ve ifası amacıyla re’sen soruşturma başlatılmıştır’’ denildi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sosyal medya hesabından ‘‘Neymiş, birkaç emekli amiral bir araya gelip bir ‘bildiri’ yazmışlar. 5. kol unsurları da hemen heyecanlanmış. Oturun oturduğunuz yerde. O Türkiye eskide kaldı. Bu millet 15 Temmuz’da darbe heveslilerini nasıl tepelediğini dosta düşmana gösterdi. Haddinizi bilin!’’ şeklinde paylaşımda bulundu.
Altun, sadece bildiriyi imzalayan amirallerin değil onları cesaretlendirenlerin de yargı önünde hesap vereceğini söyledi.
MSB: ‘‘Bu bildiriyi yayınlamak demokrasiye zarar veriyor, düşmanlarımızı sevindiriyor’’
Milli Savunma Bakanlığı da yayınladığı açıklamada bu bildirinin yalnız demokrasiye zarar vermekle kalmadığını aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyerek düşmanları sevindirdiğini ifade etti.
Açıklamada, ‘‘Sultan Alparslan'dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerler ile asil milletimizin bağrından çıkan ve Peygamber ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri; Atatürk'ün de belirttiği gibi akıl ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde, yasalar ve Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görev ve sorumluluklarının bilincinde, daima görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın’’ dendi.
Milli Savunma Bakanlığı, bağımsız Türk yargısının bildiriyle ilgili olarak gerekeni yapacağı beklentisi içinde olduğunu da belirtti.
Soylu: ‘‘Bunlar zavallıdır edepsizdir; sabrımızı zorlamasınlar’’
Amiraller bildirisine en sert tepki gösterenlerden biri İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu.
Soylu, ‘‘Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde atılan adımlar, elde edilen başarılar, aslen düşmanlarımızı, vesayetçilerimizi çaresiz bırakıyor. Hatta fitneye itiyor, hatta çatlatıyor. Ve Türkiye'ye karşı yapabileceklerinde de etkisiz hale getiriyor. Maalesef zihinsel kodları gelişmeyenleri çok gördük. Bağımlı yaşamaya alışkın olanlar, öğretilmiş çaresizlikleriyle eski alışkanlıklarını çözüm görüyorlar. Bunlar zavallıdırlar, istismarcıdırlar, hukuk tanımazlar, milleti bilmezler ve kelimenin tam anlamıyla edepsizdirler. Bunlar son kalıntılardır. Sabrımızı zorlamasınlar. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, devletimize, milletimize, tarihimize, medeniyetimize bağlıyız ve sadığız. Maalesef geçmiş hastalıkların sirayet ettiği bazı sonuçları üzülerek görüyoruz ki olur. Görevimiz çapakları temizlemektir’’ diye konuştu.
Bahçeli: ‘‘Bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir’’
Bildiriye sert bir çıkış da Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den geldi.
MHP lideri, ‘‘Muhtıra tarzında hazırlanarak gece yarısı servisi yapılan bildiride imzası bulunan amirallerin rütbeleri sökülmelidir. Emeklilik hakları kaldırılmalı, emekli maaşları kesilmelidir. Açıklanan bildirinin çok yönlü adli ve idari soruşturması yapılmalıdır. Ayrıca 103 vesayetçi amiralin imzasıyla yayımlanan bildirinin arkası ve önü kararlılıkla araştırılmalı, bu rezaletin içinde kimlerin olduğu tevsik ve tespit edilmelidir. Konu vatandır, konu demokrasidir, konu milli iradedir. Taviz veya gecikmenin bedeli hiç kuşkusuz ağır olacaktır’’ dedi
Kılıçdaroğlu: "Bu sahte gündemler tutmaz"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Bu sahte gündemler tutmaz. Halkımızın tek gerçek gündemi sofrasıdır. Büyük ve ünlü Ekonomist Erdoğan yarattığın ekonomik yıkım ile seni yüzleştireceğim. Geleceğini kararttığın gençlerimizin hikayelerini buradan paylaşacağım" dedi.
Akşener: ‘‘Bu bir zevzekliktir, Türkiye bu zevzekliklerden çok çekti’’
Amirallerin bildirisi muhalefetten de destek bulamadı.
Ankara’da basın açıklaması yapan İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bildiriyi zevzeklik olarak niteledi.
Akşener, ‘‘İktidar partisi ve mensupları bu bildirinin üzerine tepiniyor. Şimdi benim bildiğim 60 ihtilalinde dört yaşındaydım ama hatırlamıyorum ama diğer bütün muhtıraları, 28 Şubat’ın içerisinde kalarak yaşamış biri olarak. Bu tür gece yarısı emekli de olsa silahlı bürokrasi mensubu kişilerin yaptığı açıklamalar, genellikle Türkiye’de demokrasinin kesintisine uğrayan muhtıraları akıllara getirir. Sabah bir uyandık; emekli amirallerin canı sıkılmış, bildiri yayınlamışlar. Bu bir zevzekliktir. Türkiye bu zevzekliklerden çok çekti. Ben dün Hakkari’de perşembe günü ise Konya’daydım. Biz bu ülkede işsiz gençlerin, tabletsiz çocukların derdini konuşmak zorundayız. Biz esnafın derdini konuşmak zorundayız. Biz bugün tencereye kaynatamayan 104 kadının derdini konuşmak zorundayız. Ama bunlar 104 dakika, 104 saniye maalesef yayın organlarında yer bulmuyor. Bildirinin öznesi TBMM Başkanı’nın bir hafta önce yaptığı Montrö açıklaması. Biz eleştirdik, AKP destek vermedi, TBMM Başkanı da sözünü düzeltti. Aradan bir hafta geçtikten sonra bu bildiriye ne neden oldu?’’ dedi.
İmzacı amirallerin görev başındayken Ege Denizi’ndeki adaların Yunanistan tarafından işgaline ses çıkarmadıklarını belirten İyi Parti lideri, emekli subaylara, siyaset yapmak istiyorlarsa parti kurmaları çağrısında bulundu.
HDP'den açıklama
Halkların Demokratik Partisi'nden de (HDP) konuya ilişkin açıklama geldi. Partinin Genel Merkezi'nin Twitter hesabından paylaşılan açıklamada, "Türkiye’de, gerek askeri gerek sivil olsun her türlü darbe veya darbe girişimi ağır yıkımlara yol açmıştır. Demokrasiyi ve özgürlükleri hedef alan darbeci yaklaşımlara ve tutumlara karşı tavrımız her zaman nettir." ifadeleri yer aldı.
İktidarın da eleştirildiği açıklamada, "Demokratik siyasete darbe yapmak konusunda sicili kapkara olan bu iktidarın yazılı bir bildiriden darbe riski devşirmesi de siyasi kurnazlık ve fırsatçılıktan öte bir anlam taşımamaktadır. Çare güçlü demokrasinin tesisi ve gerçek adaletin sağlanmasıdır." denildi.
Davutoğlu: ‘‘Kötü niyetli bir sorumsuzluk örneği’’
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da bildiriye eleştiren muhalefet liderleri arasında yer aldı.
Davutoğlu, ‘‘Gelecek Partisi milli iradenin, hukuk devletinin ve demokrasinin yanındadır. Militarist ya da sivil fark etmez, darbe heveslilerine geçit verilemez. Bildiri ülkenin tarihsel hafızasını ve içinden geçtiği hassas süreci göz önüne almayan; kötü niyetli bir sorumsuzluk örneğidir’’ dedi.
Bildiri ne diyor?
Kanal İstanbul’a bir kez atıfta bulunan bildiri ağırlıklı olarak Montreux Antlaşması ve TSK’nın Atatürk’ün çizdiği rotadan çıkması ihtimali üzerinde duruyor.
‘‘Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye'ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz'i barış denizi yapan sözleşmedir. Türkiye'nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.’’