Türkiye’de cumhurbaşkanının yetkilerini genişletip genişletmemeyi belirleyecek anayasa referandumuna iki haftadan az süre kala, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kampanyasını Kürt azınlığa yöneltti.
Bu, Erdoğan açısından zorlu bir siyasi dengeleme adımı olarak görülse de, başarılı olursa kendisine zafer de kazandırabilir.
Erdoğan geçen Cumartesi Diyarbakır’da miting düzenledi.
Önceki yıl yaşanan çatışmalarda kentin tarihi mahallesinin büyük kısmı tahrip oldu.
Erdoğan, 2015’te barış sürecinin bozulmasından bu yana, eşi görülmemiş bir askeri baskıyı hayata geçirdi. HDP’nin önde gelen isimleri ve üyeleri topluca tutuklandı.
Ancak Erdoğan’ın Diyarbakır halkına mesajı barış mesajıydı.
Erdoğan, “PKK yanlıları ikide bir barış diyorlar. Elinde silahla dolaşanlarla barış olur mu? Barış ve özgürlükleri fedaileri biziz ve bundan sonra da böyle olacak” demişti.
Erdoğan, iktidarının ilk yıllarında Kürtlere yönelik önemli reformları hayata geçirmiş ve on yıllardır süren çatışmalara son vermek için bir barış sürecini başlatmıştı. Buna karşılık olarak cumhurbaşkanı, ülkedeki toplam seçmenin yaklaşık yüzde 20’sine tekabül eden Kürt oylarının yarısı civarını toplamayı başarmıştı.
Yaklaşım değişiklikleri
Ancak Erdoğan, milliyetçilerin desteğini sağlama almak amacıyla, Kürt haklarını savunan hareketlere karşı sertlik dozunu arttırdı ve bunu “terörle mücadele” olarak adlandırdı.
Bu tavır referandum kampanyası sırasında, ‘tek ulus, tek bayrak, tek devlet’ mesajıyla daha da sertleşti.
Erdoğan ve iktidardaki AK Parti’nin dindar Kürtler arasındaki kayda değer desteğini devam ettireceğine inanılsa da, gözlemciler birçok milliyetçi Kürt’ün Erdoğan’ın uzlaştırıcı diline karşı ne kadar açık bir yaklaşım sergileyeceğini sorguluyor.
Carnegie Enstitüsü’nden Sinan Ülgen, “MHP ve milliyetçilerle mevcut ittifakın, Kürt sorunu konusunda herhangi bir açılımı imkansız kılacağı göz önüne alınırsa, Erdoğan’ın üstesinden gelmesi gereken bir güvenilirlik sorunu var. Dolayısıyla Erdoğan’ın ne kadar hareket alanı olduğunu görmek ilginç olacak” dedi.
Erdoğan’ın sorunun boyutunun bir işareti olarak, Diyarbakır’daki kalabalığın, cumhurbaşkanının benzer programlarda Türkiye genelinde topladığı kalabalıklara göre daha az olduğu görüldü.
Buna zıt olarak, Diyarbakır’da geçen ay HDP tarafından düzenlenen Nevruz kutlamalarına 100 bini aşkın kişi katılmış ve kutlamalar referandumda ‘hayır’ mitingine dönüşmüştü.
Ancak Erdoğan’ın Diyarbakır konuşması, çözüm sürecine olası bir geri dönüşün de işaretini verdi.
Erdoğan, “Ellerinde silah olmadığı müddetçe herkesle görüşmeye hazırız” diyerek, referandumu kazanması halinde yeni bir çözüm sürecine açık kapı sinyali verdi.
Konuşmayı eleştiren kesimler ise, Erdoğan’ın söyleminin ‘belirsiz’ olduğu görüşünde. Cumhurbaşkanının böyle bir adımı defalarca seçenek dışı bırakmasından sonra, kendi destekçilerinin bazıları arasında bile görüş birliğini sağlamasının zor olacağına dikkat çekiliyor.Kadir Has Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, “Çok çok zor olacak. Ama Sayın Erdoğan, daha önce şapkasından çok tavşan çıkardı” diyor.
Oranlar çok yakın
Referanduma iki haftadan az süre kala, hiç kimse Kürt meselesi konusundaki politikada çarpıcı bir değişim olmasını beklemiyor.
Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinden bir gün önce, HDP’nin önde gelen üyelerinden Sırrı Süreyya Önder ana akım medyaya ender ve uzun bir demeç verdi. Bugüne kadar, cumhurbaşkanı ve hükümet tarafından terörist bir parti olarak tanımlanan parti medyadan dışlanmıştı.
HDP’nin hapisteki eş başkanı Selahattin Demirtaş da, cezaevindeki parti mensuplarının koşullarına yönelik taleplerinin yerine getirildiği gerekçesiyle açlık grevini sona erdirdi. Partinin 13 milletvekili, binlerce yetkiliyle birlikte, terör suçlamalarından hapiste yatıyor ve yargı önüne çıkarılmayı bekliyor.
Gözlemciler, bu adımların Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretiyle aynı zamana denk gelmesi bakımından tesadüf olmadığını savunuyor.
Erdoğan’ın Kürt oylarını artırma çabası, milliyetçi oyları sağlama alma stratejisinde sorun yaşanıyor olabileceğinin bir işareti olarak görülüyor.
MHP lideri Devlet Bahçeli Erdoğan’a destek verse de, anketler milliyetçi oylarda bölünme olduğunu gösteriyor.
Mali danışmanlık şirketi Global Source Partners’dan siyasi danışman Atilla Yeşilada, ‘referandumun yüzde 50’şerle başa baş gittiğini’ söyledi. Yeşilada, Erdoğan’ın denge sağlamasının mümkün olmadığı görüşünü dile getirerek, “Bir şey kesin; Kürtler MHP’nin desteklediği hiçbir şeye oy vermez, tersi durum için de aynısı. MHP de farklı gruplar içerisinde bölünmüş durumda, dolayısıyla AKP yalnız kaldı” diyor.
Gözlemciler, kamuoyu yoklamalarının oranları birbirine çok yakın göstermesine işaret ederek, 16 Nisan referandumunun neticesini nihayetinde, Erdoğan’ın milliyetçileri uzaklaştırmadan Kürt oylarını çekmede ne kadar başarı sağlayacağının belirleyebileceğini belirtiyor.