İki Filistinli gazetecinin haber yaparken İsrail askerlerince öldürülmesi İngiliz meslektaşlarını harekete geçirdi. Ulusal Gazeteciler Birliği adlı İngiliz meslek kuruluşu, Filistin Gazeteciler Sendikası'ndan yetkilileri ve alanda çalışan gazetecileri Parlamento binasında bir toplantı salonunda konuk etti.
Filistin Gazeteciler Sendikası’nın temsilcileri Londra’da İngiliz meslektaşlarının ve milletvekillerinin konuğu. Burası Parlamento binasının ana binasında bir toplantı salonu. Avam Kamarası, Lordlar Kamarası ve komisyonların, İngiltere meselelerine kafa yorduğu aynı çatının altındalar. Onlar da en azından hayatta kalarak mesleklerini sürdürebilmenin yollarına kafa yoruyorlar. Dinleyenler, İngiliz meslektaşları ve bazı parlamenterler.
Bölgede İsrail yüzünden haber yapamaz hale geldiklerini söylüyorlar. Basın özgürlüğü bir yana, temel insan haklarından bile yoksun olmaktan yakınıyorlar. Sadece 2018’de iki meslektaşları haber yaparken hayatını kaybetti. Diğerleri de plastik mermilere, göz yaşartıcı ve ses bombalarına, biber gazına ve fiziksel saldırılara hedef oldu. Filistinli gazeteci Yusuf Ali deneyimlerini anlattı:
“İsrail ordusu, Filistinli gazetecilerin sosyal medya gönderilerini, twitlerini, paylaştıkları video ve fotoğrafları takip eden bir birime sahip. Bu bilgileri bir araya getirip analiz ediyor ve ortaya bir tablo çıkarıyorlar. Bu gazetecinin siyasal görüşü, onu harekete geçiren nedenler ayrıntılarıyla belirleniyor. Sadece gazeteciler değil, aktivistler de aynı yollarla takip ediliyor. Bu bilgiler bir merkezde işleniyor ve gerektiğinde o kişileri alanda tespit edip hedef almak için kullanıyorlar. Meslektaşımın söylediği, İsrail ordusu hedef seçmede teknolojiyi kullanıyor. Bir süre izlediği bu kişiler eğer karşısına çıkarsa özellikle onları hedef seçiyor. Çok sayıda olayda böyle oldu. Gazzeliler son saldırılarda bilerek hedef alınan ve öldürülen gazetecilerin bu şekilde hedef alındığını varsayıyor. İsrail, kişileri sesinden ya da göz tanıma yoluyla tespit etmek için birilerine görev vermiş. Tabii bunlar kanıta muhtaç tahminler. İsrail’in elinde habercilere ait dosyaların olduğunu tahmin ediyoruz. Bir gazeteci neyi ön plana çıkarıyor, neye karşı duruyor… Kısacası Filistin’de kendini ifade edebilmek hiç de kolay değil.”
Ramallah’ta, Gazze’de en tehlikeli görevlerin orta yerinde ve her defasında, o gün akşam eve dönememe ihtimaliyle birlikte çalıştıklarını anlatıyorlar. Parlamentodan değişik partilere mensup milletvekilleri onları dinliyor ve not alıyor. Elinde fotoğraf makinesiyle dünyaya haber geçenler, İsrail’e bu konuda İngiliz Parlamentosu düzeyinde baskı yapılmasını istiyor. Hukukçu Serhat Ali'nin görüşü de bu yönde:
“Çünkü gazeteciler orada gerçekten neler olduğunu bilen kişiler. Başka türlü dünyanın geri kalanı, kimin doğru yapıp kimin yanlış yaptığını bilemez. İngiliz parlamentosu Filistin’deki gazetecilerin hayatlarını güvence almak için için etkin rol oynamalı.”
İsrail askerlerinin namlusuyla karşı karşıya görev yapanlar, hedef alınan gazetecilerin tesadüf olmadığını ve yaptıkları habere göre seçildiklerini ileri sürüyor.
Londralı gazeteci Nevid Ekber, Amerika'nın Sesi'ne bu konuyu şöyle değerlendirdi: Filistindeki gazeteciler güvende değiller. İsrail her gün bomba yağdırıyor, camilere saldırıyor. Masumları öldürüyor. Gazeteciler haberlerini net, doğru tarafsız bir şekilde yapabilmeli. Bu da ancak onların güvenli çalışabilmeleriyle mümkün olabilir.”
İngiliz milletvekilleri Grahame Morris and Brendan O’Hara konuşmaları dikkatle dinledi ve Filistinli gazetecilerle dayanışma halinde olduklarını belirtti. Filistinliler’in bu toplantıdan beklediğiyse bu yıl öldürülen Yasir Murteca ve Ahmet Ebu-Hüseyin adlı gazetecilere yeni isimler eklenmesin diye Parlamento olarak harekete geçilmesi: “Bizim gerçeğimizi görün ve İsrail’i açık ve net bir şekilde, gazeteci öldürmemesi konusunda uyarın.”
