Erişilebilirlik

Gözler TBMM’deki “yeni anayasa” aritmetiğinde ancak MHP’ye göre “çözüm süreci yok”


MHP Genel Başkanı Bahçeli, İmralı’ya yapılan ziyaret için olumlu ifadelerinin yanısıra “ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur” tepkisini de gösterdi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, İmralı’ya yapılan ziyaret için olumlu ifadelerinin yanısıra “ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur” tepkisini de gösterdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçen Ekim ayında Kürt sorununda barışçı çözüm için İmralı Adası’nda hükümlü olan terör örgütü PKK’nın kurucu lideri Abdullah Öcalan’ı gündeme taşımıştı. Bahçeli, DEM Parti heyetinin İmrali ziyaretinin ardından bugünse, “Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur” mesajını verdi.

Türkiye’de ekonomik gelişmeler itibariyle 2025 yılında TBMM’deki yasama çoğunluğuna sahip AK Parti ve ortağı MHP’nin iradesiyle “erken seçim” takvimi öngörülmüyor. AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı, 1 Ekim yasama yılı açılışından beri, gelecek yılın ana gündem maddesini “yeni anayasa” olarak işaret etmeyi sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin yer aldığı coğrafyada savaş tehdidi altında bulunduğu iddiasıyla 1 Ekim’de “iç cephe” kavramıyla muhalefet partileri ve milletvekillerine birlikte hareket etme çağrısı yapmıştı.


Bu çağrının şekillendirdiği siyasi arenada MHP lideri Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’la ilk kez TBMM’de tokalaşmış; ardından Kürt sorununun barışçı çözümünde Öcalan’ı adres göstermişti.

Sonrasında Bahçeli’nin de önerdiği üzere DEM Parti ile Öcalan arasında ilk görüşme 28 Aralık’ta gerçekleşti. Böylece artık TBMM’de DEM Parti’nin yeni anayasa için destek vereceği iddiası gündeme taşındı.

Kürt sorununda 2013 ile 2015 döneminde “Çözüm Süreci” veya “Açılım Süreci” gibi şimdi yeni süreç başladığı görüşü, 2024’ün son günlerine damgasını vurmuş görünüyor. Kürt siyasi hareketinde ise, DEM Parti’nin “umutlu” açıklamalarına karşın temkinli olunması gerektiği görüşü dile getiriliyor ve Suriye’nin kuzeyinde Rojava merkezli özerk bölgeye askeri operasyon olabileceği ihtimali tartışması yaşanıyor.

TBMM’deki ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in Öcalan’la görüşmesine ilişkin dünkü açıklamasında, “çözüm süreci” ifadesini kullandı.

Özel, Kürt sorununda Edirne Cezaevi’ndeki Selahattin Demirtaş’ın durumunu da gündeme getirme tutumunu koruyarak, CHP açısından sorunu konuşma mekanı olarak TBMM’yi vurguladı.

Özgür Özel, "Sayın Pervin Buldan ve Sayın Sırrı Süreyya Önder’in İmralı’da yaptıkları görüşmeden sonra duyurdukları açıklamayı okudum. Kendileri bizden de tıpkı diğer partiler gibi randevu isteyeceklerini belirttiler. Prensip olarak bütün partiler ile diyalog zeminindeyiz ve tüm iletişim kanallarımızı açık tutuyoruz. Bizim sürece ilişkin yaklaşımımız net. Başından beri çözüm zemininin TBMM olması gerektiğini savunuyoruz. Sürecin şeffaf yürütülmesinden yanayız” dedi.

Bahçeli: “Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur”

MHP Genel Başkanı Bahçeli ise, bugünkü yeni yıl mesajında, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış durumdaki Öcalan’a “umut hakkı”yla serbest bırakılma seçeneğine kapıyı aralamış isim olmasına rağmen, İmralı’ya yapılan ziyaret için olumlu ifadelerinin yanısıra “ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur” tepkisini de gösterdi.


Türkiye’de “iç cephe” kurulması mantığıyla ülke içindeki süreci olumlayan mesajlar verdiği gözlemlenen Bahçeli, özetle “Büyük çapta Türk-Kürt kardeşliğiyle inşa ve ihya edilen Türk milleti kimliği yeni yüzyılın demokratik itibarı, haysiyet ve hürriyet timsali olmayı hak etmektedir. Manasız kuşkulara, maksatlı kurcalamalara ve mesnetsiz kuruntulara yer yoktur. Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur. Olan ve olması gereken milli beka ve gelecek adına muhataplarının aktif, ön şartsız, hesapsız, hilesiz, güven veren ve hasbi şekilde devreye girmesidir. Oyalanacak ve israf edilecek vakit kalmamıştır. Türkiye için kader ve karar anı gelmiştir. Ya bir ve beraber kardeşçe yaşayacağız ya da dış dayatmalarla, bölgesel fay hatlarının kırılmasıyla tetiklenen şiddetli bir yıkıma maruz kalacağız. Sabırla, sebatla, anlayışla, hoşgörüyle, milli ilke ve ülkülere sadakatle birlik ve kardeşliğimizi perçinlemenin, pekiştirmenin ve pekleştirmenin tarihi mesuliyeti omuzlarımızdadır. Türk vatanı; üzerinde yaşayan, altında yatan, henüz doğmamış bulunan herkesindir” ifadelerini kullandı.

Bahçeli, 1 Ekim günü arka sıralardan gelerek kendisiyle tokalaşan isimlerden birisi olan Pervin Buldan’la birlikte Sırrı Süreyya Önder’in İmralı’ya gitmesinden duyduğu memnuniyeti ise şu sözlerle açıkladı:

“İmralı ile DEM Parti temsilcileri arasında 28 Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen görüşme ve bu görüşmenin genel hatlarıyla medyaya yansıyan bazı bölümleri demokrasiyi, Türk-Kürt kardeşliğine bağlanan umutları nispeten takviye etmekle kalmamış hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur. Sırayı sözden eylem safhasına geçiş almalı, nihayetinde müspet ve müşahhas sonuçların kademe kademe sahnelenmesi gecikmeksizin ifa ve ilan edilmelidir.”


Bununla birlikte Bahçeli, Suriye’nin kuzeyinde hükümetin PKK’nın uzantısı olarak gördüğü PYD-YPG konusuna ise sert mesaj vermeyi tercih etti.

Bahçeli, “Suriye’de provası yapılan ve devamlı tahrik edilen etnik ve mezhep temelli kamplaşmanın ülkemiz ve bölgemiz adına devasa tehditler vaat ettiği de açıktır. Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü tartışma kabul etmeyen bir konudur. Üniter Suriye Cumhuriyeti daima Türkiye Cumhuriyeti’nin dost ve kardeş ülkesi olacaktır. İki ülke arasında kurulacak siyasi temaslar ve sahici diyaloglar bölge barış ve istikrarına çok güçlü destek verecektir. Dahası terörizme karşı ortak eylem planı ve ortak direniş kararlılığı iki ülke güvenliğini, karşılıklı yapıcı ve pozitif ilişkiler ağını tahkim ve temin edecektir. Yeni şartlarda, dönüşen konjonktürde, değişen güç dengelerinde, oyun kurucu Türkiye’nin karşısında PKK/YPG terör örgütünün Irak’ın kuzeyiyle birlikte Fırat’ın batısı veya doğusunda tutunması hayaldir ve tasfiyesi kaçınılmazdır” dedi.

Geçmişte İmralı trafiğiyle Dolmabahçe Mutabakatı çıktı ancak uygulanmadı

Türkiye’de “Kürt sorunu” olarak adlandırılan ancak iktidardaki Cumhur İttifakı’nın ve özellikle Bahçeli’nin “terör sorunu” olarak ifade ettiği PKK’nın silahlı varlığını sonlandırması ve toplumsal barış atmosferi sağlanması meselesi, en son 2015 yılında çözümsüz kalmıştı.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile PKK arasında Norveç’in başkenti Oslo’da 2009 yılında görüşmeler yapılmasıyla başladığı vurgulanan “Çözüm Süreci”, 2010 yılında Öcalan’ın ve o dönemki AK Parti yönetimi açıklamalarıyla ilk kez gündeme taşındı ancak somut adım ortaya çıkmadı.

O yıllarda MHP lideri Bahçeli’nin çok sert sözlerle karşı çıktığı süreçte, avukatları aracılığıyla İmralı’dan mesajlar paylaşan Öcalan’ın Kürt siyasi hareketi temsilcisi aktörler ile görüştürülmesi trafiği ise Ocak 2013 itibariyle başladı.

İlk önce Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) heyeti olarak Ahmet Türk ile Ayla Akat Ata’nın 3 Ocak 2013’teki İmralı ziyareti sonrasında BDP’liler Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ile Altan Tan’dan oluşan heyet 23 Şubat 2013’te adadaydı.

Sonraki heyetlerde Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Leyla Zana, Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık gibi isimler de yer aldı.

BDP’nin yerini Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) aldığı dönem de dahil bu İmralı trafiğinde Buldan ile Önder’in ağırlıklı olarak ziyaretçi olduğu görüldü.

İmralı’nın yanısıra Kandil’e ziyaret trafiği sonucunda 2015 yılında Öcalan’ın silahsızlanma çağrısında bulunması kararlaştırıldı ve 28 Şubat 2015’te 10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatı kamuoyuna açıklandı.

Dolmabahçe Sarayı’nda dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, Öcalan’la görüşmeleri yürüten eski MİT Başkan Yardımcısı, Kamu Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ve İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder ile İdris Baluken’in bulunduğu toplantı tarihi dönemeç oldu.

PKK’nın Kandil yönetimi, silah bırakma konusunda Öcalan’ın serbest bırakılması yönünde süreçte yeni gelişmeler beklediklerini açıkladı.

Sonrasında Kürt siyasi hareketi açısından İmralı’yla görüşme trafiği, 19 Mart 2015’teki ziyaret ile fiilen sona erdi.

O gün HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ile İdris Baluken, HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, DTK Eş Başkanı Hatip Dicle ve Ceylan Bağrıyanık’tan oluşan heyet, İmralı Adası'na gitti.

Bunun ardından heyet, PKK yönetimiyle Kandil ile ve AK Parti hükümetiyle görüşmeler yaptı. Ancak Erdoğan’ın olumsuz tavrını açıkça ilan etmesi üzerine ilerleme sağlanamadı.

Sonuçta 7 Haziran 2015’teki genel seçimlerde AK Parti’nin ilk kez TBMM’de tek başına hükümet kurma çoğunluğunu sağlayamamasıyla birlikte süreç tümüyle rafa kalktı.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

Forum

XS
SM
MD
LG