Erişilebilirlik

Irak Türkmen Cephesi: 'Referandumun Zamanlaması Yanlış'


Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), bağımsızlık referandumunu tartışıyor. Referandumun 25 Eylül’de yapılacağı açıklandı ancak bu açıklamayla birlikte IKBY içindeki siyasi tartışmalar alevlendi. Bölgedeki siyasi tarafların bir kısmı referandumun 25 Eylül’de yapılması gerektiğini savunurken, diğer bir kesim zamanlamanın yanlış olduğunu ve ertelenmesi gerektiğini söylüyor.

Resmi olarak Irak’ın bir parçası olan IKBY’nin referanduma gitme kararına Bağdat’tan da sert tepkiler geldi. Geçtiğimiz günlerde IKBY’den bir heyet Bağdat’a gitti. Referandumun ertelenip ertelenmeyeceği henüz belli değil ancak bölgedeki gruplardan biri olan ve IKBY Parlamentosu’nda da sandalyesi olan Türkmenler de iki farklı siyaset ve görüş etrafında toplanmış gibi görünüyor.

Irak Türkmen Cephesi milletvekili Aydın Maruf, Amerika’nın Sesi’ne (VOA) referandum kararına yaklaşımlarını ve Türkmenler’in durumunu anlattı.

“Referandumun zamanlamasının yanlış olduğunu” savunan Maruf, “IKBY içindeki mevcut sorunlar çözülmeden referanduma gidilmesinin tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini” söyledi. Maruf’a göre, bağımsızlık referandumu sürecinde, tartışmalı bölgeler olan Kerkük ve Musul gibi bölgelerdeki gerginlikler de çatışmaya dönüşebilir.

VOA: Referandum kararına uzanan süreç nasıl gelişti?

MARUF: “Referandum zamanlama açısından uygun değildi. Irak, savaş durumunda, istisnai bir durum var. Musul, Kerkük, Telafer bölgesi gergin. Bir de bu referandum Irak Anayasası’na aykırı. Bu referandum Irak’taki bütün etnik grupların, bütün toplumların hakkıdır; kimse buna bir şey diyemez, demokratik bir haktır. Ama Irak, şu anda savaş durumunda. Referandum, mutlaka ve mutlaka Irak anayasası çerçevesinde yapılması gereken bir husustur. Tek başına bir karar, yanlış bir adım oldu.

Bu nedenle biz, Türkmen Cephesi ve Türkmenler de bu aşamada sıcak bakmıyoruz. Ayrıca da bunu dediğimiz zaman demiyoruz ki, “biz, Kürtler’in veya Araplar’ın haklarına karşıyız.” Neticede bu da bir toprak meselesidir.

Bugün hem Kürdistan bölgesinde de bir takım sorunlar var, parlamento sorunu daha çözülmedi. KDP ile Goran Hareketi arasındaki siyasi sorun var ve en önemlisi Bağdat’la Erbil arasındaki petrol anlaşması yüzünden 3 senedir Kuzey Irak’taki memurlar maaş alamıyor, gecikmeli alıyorlar. Bir mali kriz var. Bu sorunun da bunun üzerine gelmesi acele oldu, hatalı bir karar verildi.

Referandum yapılsın diyenler kararın Irak anayasasına aykırı olmadığını söylüyorlar. Irak anayasası, federal bir yapıyı kabul ediyor. Ayrılma gibi bir şeyi tanımamış. Biz Türkmenler Irak Anayasası içinde yapılan her oluşuma destek veririz. Kürdistan Bölgesi Irak Anayasası içinde kurulmuş, teyid edilmiş bir oluşumdur. Biz, Türkmen cephesi ve Türkmenler olarak Irak Kürdistan Parlamentosu’nun içindeyiz. Bir problem yok ama emrivaki siyaset bu devlete zarar veriyor, etnik gruplara zarar veriyor.

Erbil, Dohuk, Süleymaniye’de emrivaki yapılırsa, 25 Eylül’de bu referandum yapılırsa burada yaşayan Türkmenler’in durumu ne olacak? Hristiyanlar’ın durumu ne olur?”

VOA: Referandum sonrasında tam olarak ne olacak?

MARUF: “7 Haziran’daki toplantıya (referandum yapılması kararının alındığı toplantı) katılmıştık. Toplantıya katılıncaya kadar böyle bir karar çıkacağı konusunda bilgimiz yoktu, diğer tarafların da yoktu. Emrivaki bir toplantı, emrivaki bir karar oldu. Goran Hareketi, İslami Cemaati reddetti. KYB’nin içindeki Goran Hareketi yanlıları daha karar vermediler. Diyorlar ki, “bu tek taraflı bir karardır.” 25 Eylül’den sonra ne çıkacak? Bağdat hükümeti bu referandumun sonucunu tanıyacak mı?

Diyorlar ki, “biz, referandumdan önce ve sonra Bağdat’la görüşeceğiz.” Ama bazı iddialara göre bu referandumla hem Bağdat hem komşu devletler üzerinde baskı oluşturulmaya çalışılıyor. Ayrıca başka iddialar da var; bu tek taraflı bir referandumdur. Bazı siyasi partiler, özellikle Barzani başkanlığındaki KDP Kürt milliyetçiliği gösterip Kuzey Irak’ta yapılacak olan bölge başkanlığı veya parlamento seçimleri için oy almayı planlıyor. İnsanlar da soruyor, “biz referanduma gidiyoruz, devlet kurmaya gidiyoruz ama parlamento niye 2 senedir kapalı?”

2 senedir parlamento kapalı, oturum yapılmıyor. Parlamento başkanı Goran Hareketi’ndendir, Erbil’e girişi kabul olmuyor 2 senedir. Bir oluşum kurmayı planlıyorlarsa parlamentoyu bu şekilde pasifleştirmelerine halk inanmıyor. Süleymaniye’de, Halepçe’de hatta Erbil’de bile konuştuğunda herkes referandumdan önce maaşını düşünüyor.

Bu süreç devam ederse, benim kanaatim; yüzde yüz ‘evet’ çıkar, bu bellidir. Ama önemsiz bir şey olur. O kadar güçlü olamaz. Çünkü bunun yasa tarafı çok zayıf, parlamentodan çıkmamış, Bağdat izin vermiyor, anayasaya aykırı. Böyle olduğu zaman benim, senin, onun sözüyle olamaz. Çünkü Bağdat bunu tanımazsa hiçbir ülke tanıyamaz. Çünkü Bağdat’a bağlıdır. Bağdat da diyor ki “ bu, Irak anayasasına aykırıdır.” Bağdat’tan bazı yetkililer konuşmalarında, “gerekirse güç kullanırız” diyorlar. İnşallah o aşamaya gelmez ama aynı zamanda bunu bilmek lazım.

Peki Kürtler neden referanduma gidiyor? Bunu da sormak lazım. Sen beni istemiyorsan, o zaman benim başka yol bulmam lazım. Bunlar diyorlar ki “biz, 27 senedir yaşıyoruz birlikte ama Sünni geldi bize katliam yaptı, Şii geldi Şii de aynısını yaptı. Irak’ta birlikte yaşamakta zorlanıyoruz.” Bunu da sormak lazım; Kürtler neden referanduma gidiyorlar?

Musul’da neden 3 milyon kişi terör örgütü DAEŞ’i kabul etti? Bunu sormak lazım. Neden 3 milyon kişi, 300 kişilik DAEŞ’i Musul’un hakimiyetine kabul etti? 3 sene… Musul halkı neden Bağdat’a karşı DAEŞ’i kabul etti?Çünkü 2003’ten beri Bağdat hükümeti bağımsız bir politika yapmadı. Bağdat hükümeti bölgesel bir devletin etkisi altında kalarak Musul’da mezhebi bir siyaset yaptı. Musul halkına adaletli bir şekilde siyaset yapmadı, destek vermedi, birliği sağlamadı. O yüzden Musul halkı da DAEŞ’i tercih etti Bağdat’a karşı. 60 bin askere (Irak ordusuna) karşı 300 kişiyi kabul etti.

Musul Sünni bir şehirdir, Arap Sünni’dir. 14 sene Şii grupların, iktidarın Bağdat’ta yaptığı yanlış politika yüzünden bunu yaptı.

Irak Kürdistan bölgesi Irak’ın bir parçasıdır. Musul operasyonuna, Kerkük’te, diğer bölgelerde birlikte katılıyorlar.

Bağdat ile Erbil arasında petrol anlaşmazlığı var. Emin olun, Erbil, Tahran’la petrol anlaşması yapsaydı Bağdat’tan Kuzey Irak halkına bu baskı oluşmazdı. Belki çok ağırdır ama gerçek budur. Çünkü, Erbil’e Türkiye’yle yaptığı petrol anlaşmasından dolayı baskı geldi.

Bağdat’la Erbil arasında ne sıkıntı olursa olsun Bağdat hükümeti hangi yetkiye dayanarak buranın maaşını, parasını göndermiyor? Burada 5 milyon kişi yaşıyor; bebek var, öğretmen var, milletvekili var, bakan var. Bunlara karşı bir haksızlık yapılmış.”

VOA: Bağdat da diyor ki, “Sen, petrolü kendin satmaya kalkarsan, beni yok sayarsan ben de bütçeyi keserim.”

MARUF: “Ama bu anlaşmayı Tahran’la yapsaydı bunu demezdi. Burada bir bölgesel siyaset var. Kuzey Irak yanlış da yapsa sen bu cezayı bu halka veremezsin. Sen bu cezayı bu yönetime ver. Bağdat hükümeti bunların referanduma gitmesini çok kolaylaştırdı. Halka bir baskı var ya, halk 3 senedir maaş almamış, halk kuzeyi (IKBY) tercih ediyor.

Sanki buradaki yönetim de bilerek Bağdat’la arasını bozup bu emrivakiyi yaratmak için “maaşı Bağdat’tan istemiyoruz, parayı istemiyoruz” diyor. Bu nedir? Ekonomik bağımsızlıktır. Sonra siyasi bağımsızlık olur. Bağdat bunu kolaylaştırdı. Ne kadar ısrar etseler de Bağdat’ın buraya sahip çıkması gerekirdi.

Bunlar diyor ki, “Irak, anayasayı uygulamıyor. Peşmerge’ye maaş vermiyor, Irak ordusunda bizim askerlerimizi, görevlerimizi azaltıyorlar.”

Bağdat’ın, Kuzey Irak yönetimine karşı mezhepsel bir siyasetten vazgeçip bütünleştirici bir siyaset yapması lazım. Bunu yapamazsa bugün Kürdistan diye referandum, yarın Sünniler de diyecek, başkaları da diyecek. Haklı olarak da diyecekler, çünkü Bağdat’tan bir destek yok. Musul da yarın der, “ben referandum istiyorum.”

VOA: Referandum yapıldı diyelim. Bağdat, Türkiye, İran ve hatta ABD’nin tepkileri ne yönde olabilir?

MARUF: “Hayır çıkarsa kendileri açısından olumsuz bir tablodur. ‘Evet’ çıkarsa tanınmadığı sürece yine kendileri açısından olumsuzdur. Bütün devletler diyorlar, “zamanlama açısından uygun değil.” Kimse karşı değil, sadece zamanlama açısından uygun olmadığını söylüyorlar. Belki savaşa da gidebilir.

Bizim temennimiz diyalog. Gerçekten Irak halkı çok yoruldu. IŞİD’in saldırısı, öncesinde Irak hükümeti, yerel savaşlar, iç savaşlar… IŞİD’den sonra tehlikeli bir dönem bekliyor Irak’ı. Özellikle tartışmalı bölgeler; Kerkük, Musul, Telafer, Sincar…

Hem Peşmerge hem Haşd ul Şaabi hem de yerel güçler var. Referandum konusu bir çatışmaya giderse halk büyük zarar görür. Savaş riski var. Çünkü Iraklı (Bağdat) yetkililerin ağzından hep tehdit çıkıyor. Bunun diyalog yoluyla çözülmesi lazım.”

VOA: Kerkük hangi yönetimin sınırında sayılıyor?

MARUF: Şimdi parlamentoya gelmedi daha ama (IKBY) Kerkük’ü, Musul ve Sincar bölgesini belli yere kadar almış. Bunların hepsini Kürdistan haritası içinde görüyorlar.

Burada 2 mesele var:

1-Irak Kürdistan bölgesinde bağımsızlık referandum konusu var.

2-Tartışmalı bölgelerde referandum konusu var. (Kerkük gibi tartışmalı bölgelerde halkın, Irak veya IKBY ile kalması konusundaki kararı için referanduma gidilmesi)

Kuzey Irak’taki referanduma o kadar tepki yok. Bağdat sadece “(bağımsızlık referandumunu) tanıyamam ama tartışmalı bölgeleri (olası referandumu) asla kabul edemem” diyor. Silah, güç kullanma noktasına gelebilir. Kerkük’ü filan kırmızı çizgi olarak görüyorlar. Orayı Kürdistan sayıyorlar, biz Türkmen bölgesi sayıyoruz, Arap da tartışmalı bölgesi… Orada referandum yapılması zordur, yapılırsa daha fazla sorun yaşanır.

VOA: IKBY parlamentosunda kaç sandalyeniz var?

MARUF: “Toplam 111 milletvekili var parlamentoda. Bizim 5, Hristiyanlar’ın 5, Ermeniler’in 1”

VOA: Irak’ta IŞİD saldırıları yüzünden büyük göç hareketleri yaşandı. Türkmenler’in durumu nedir?

MARUF: “IŞİD terör örgütü 10 Haziran 2014’te Musul’a girdiği zaman Telafer, Sincar, Kerkük’ün güney bölgesi… Telafer’de 400 bine yakın Türkmen göçe maruz kaldı, şu anda kimse kalmadı.”

VOA: Nereye gittiler?

MARUF: “Kuzey Irak, Necef, Kerbela ve Türkiye’ye… 400 bin kişi kaçmak zorunda kaldı. Şu anda bölgede 10-20 bin kişi kaldı. Mesela geçen günlerde 5 sivil Telafer’den kaçmak istemiş, IŞİD tarafından öldürüldü. Geçen haftalarda IŞİD 200 kişiyi şehit etti.

Telafer önemli bir merkezdir. Şimdi iddiaya göre, ABD oraya üs kuracak. PKK terör örgütü oradadır, Haşd ul Şaabi 120 bin kişi oradadır. 30 bin Peşmerge oradadır. Asıl toprak sahibi olan orada yok. Bir de Ezidiler siyasi partiler kurdular. Bunların hedefleri bundan sonra o bölgenin demografik yapısını değiştirmek.

Güvenlik sağlanmazsa siviller oraya dönemez. Zaten bu silahlı güçlerin oraya gelmelerindeki hedef bu insanların oraya dönmemelerini sağlamak.

2015’te Sincar kurtarıldı, IŞİD geldi sonra Peşmergeler aldılar. Geçen gittik, 1 kişi dönmüş, kimse dönmemiş. Güvenliği, günlük elektrik, su sağlamazsan kimse dönmez. Yıkılmış durumda Sincar. Yarın Telafer de bunun gibi olur. O yüzden biz Türkmenler hangi gruptan olursa olsun mezhep projesini reddediyoruz. Çünkü mezhep, bizi bölüyor. Mezhep o bölgede bizi tehlikeye götürüyor; Telafer’i bölecek, insanlarımızı bölecek. Mezhep projesi Türkmenlere Türkmenleri vurduracak. Geçmişte de oldu, şimdi de olacak.

Telafer bizim için çok önemlidir. IŞİD’in Telafer’e gelmesiyle en büyük zararı Türkmenler’e verdi. 400 bin kişi göç etmiş, ayrıca 3 bin kişi şehit olmuş Telafer’de ve Musul’da. Bizim çocuklardan kayıplar var, kaçırılan kadınlar var. Irak ordusunun Musul operasyonunda 600’e yakın Irak askeri olan Türkmen şehit var.

Türkmenler hala mazlumiyet yaşıyor, insan hakları yok ortada. Büyük devletler sadece kendi ajandalarını görüyorlar. Hristiyanlar’la Yezidiler’e saygım var. Mesela Avrupa konuşuyor, Hristiyanlar’la Yezidiler’i söylüyorlar. Niye Türkmenler’den bahsetmiyorsun? Musul Telafer’de Türkmenler’in yüzde 50’si kamplarda yaşıyor. Kamp hayatının ne olduğunu biliyor musun? Yani hayatı bitmiş. Türkiye her gün bu insanlara yardım veriyor.

Türkiye çok önemlidir bizim için. Türkiye’nin varlığı Ortadoğu’da, Irak’ta, bölgede sadece Türkiye doğru düzgün bize bakıyor. Türkmen olduğumuz için destek veriyor yani insani yardım, siyasi yardım… ama başka gruplar, devletler demografiyi değiştirmeye çalışıyor.”

STÜDYO VOA

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Zirvesi’ne kalabalık bir heyetle katılacak – 19 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG