İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün verdiği ara kararda Anadolu Kültür kurucusu Osman Kavala hakkında tutukluluğunun devamı yönünde karar verdi.
Avukatlarının tutukluluğunun son bulması yönündeki itirazları reddedilen Kavala, 1515 gündür tutuklu.
Beşiktaş kulübünün taraftar grubu Çarşı üyesi 35 kişinin de dosyaya eklenmesiyle 52 sanıklı Gezi davasının üçüncü duruşması 17 Ocak 2022’de Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda görülecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, hakkındaki sözleri nedeniyle Kavala’nın katılmayacağını ilan ettiği duruşmada da, tahliye kararı alınmazsa Türkiye hakkında ‘‘ihlal prosedürü’’ başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Şubat ayında yeni bir karar alması bekleniyor.
Üye hakim Bektaş, adli kontrol kararıyla tahliye istedi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bugün ikiye bir oy çokluğuyla ile tutukluluğun devamı kararını verirken üye hakim Kürşat Bektaş bu karara şerh düştü.
Bektaş, karşı oy kullanma gerekçesini ‘‘Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenilen amaca 5271 sayılı CMK'nın 109. Maddesi’nde belirlenen adli kontrol tedbirlerinden bir veya bir kaçının uygulanması ile ulaşılabileceği değerlendirilerek sanığın durumuna göre ölçülü olmayan tutukluluğunun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya bir kaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim’’ sözleriyle açıkladı.
Af Örgütü’nden Tarık Beyhan: ‘‘Avrupa Konseyi’nin ısrarcı olmayan tutumu ciddiyetini sorgulatıyor’’
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Kampanyalar ve İletişim Direktörü Tarık Beyhan, Türkiye’nin uluslararası hukuki yükümlülüklerini ısrarla siyasi müdahale olarak göstermesini eleştiriyor.
VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Beyhan, ‘‘Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne bağlılığına dair düzenli olarak şüphe oluşturan davranışlarda bulunuyor. İç hukukun üstünde olduğu yasalarda belirtilmesine rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararları uygulamama şansı veya imkanı olduğunu düşünüyor. Bunu inatla siyasi bir müdahale olarak göstermeye çalışıyor. Aslında bakarsanız bu açık bir hukuki talep. Bu nedenle Osman Kavala’nın serbest bırakılması gerekiyordu. Tabii bu tavrı Osman Kavala özelinde değerlendirmemek gerek bu, aslında Türkiye’nin insan haklarını uygulamama yönünde bir çabası olarak gözüküyor. Avrupa Konseyi’nin bu konudaki ısrarcı olmayan tutumu da konseyin ciddiyetini sorgulatır hale getiriyor. Türkiye hakkındaki prosedür kararı düzgün bir şekilde uygulanmazsa konseye olan güven de zedelenecek’’ dedi.
Avrupa Konseyi 3 Aralık’ta Türkiye hakkında ihlal prosedürü başlatma kararı aldı
Tarık Beyhan’ın atıfta bulunduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 10 Aralık 2019’da Osman Kavala hakkında verdiği ‘‘derhal serbest bırakılma’’ kararına uymayan Türkiye için 3 Aralık 2021’de yapığı toplantıda “ihlal prosedürü” sürecini başlattı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi eski yargıcı Rıza Türmen Aralık ayı başında ANKA haber ajansına verdiği röportajda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17 Ocak’taki yargılamada Kavala hakkında tahliye kararı almaması halinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Şubat ayı başında, Türkiye hakkındaki aldığı kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göndereceğini söylemişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de kendi inandırıcılığı ve kendi kararını savunmak için yeni bir karar alması halinde konseyin Türkiye’ye bir seri yaptırım uygulayabileceğini dile getirmişti.