Kanada Dışişleri Bakanı John Baird podyuma çıkıyor. Bakan Bingazi’de sıcak bir öğleden sonra için pamuklu takım elbise giymiş. Ceketinin sol yakasındaysa Libyalı isyancıların bayrağının bulunduğu bir iğne asılı.
Kanada, barışçı muhalefete ordusuyla yanıt veren Kaddafi hükümetini hedef alan Birleşmiş Milletler yaptırımlarına ilk destek veren ülkelerden.
Bugünlerde isyancıların merkezi Bingazi, arka arkaya yabancı konuk ağırlıyor. Kanadalı bakan da hükümetinin desteğini açıklamak için kenti ziyaret etti.
Libya’daki sivilleri korumak için devam eden NATO operasyonlarına da Kanadalı general Charles Bouchard komuta ediyor.
Muhalefetin temsil edildiği Geçici Ulusal Konsey sözcüsü Celal el Celal, Kanada’ya verdiği destek için teşekkür etti. Celal el Celal’in teşekkür ettiği yalnız Kanada olmadı. Geçici Ulusal Konsey sözcüsü kendilerini tanıyan ülkelere de teşekkür etti, ama minnettarlıklarının da sınırı olduğunun altını çizdi. Sözcü sembolik desteklerin artık daha somut hale gelmesi gerektiğini, Kaddafi’nin zaman kazanmaya çalıştığını söyledi. Libyalı muhalefet yetkilisi, “kurtarılmış bölgeler” diye adlandırdığı isyancıların kontrolündeki bazı bölgelerde kısıtlı finansman sorunlarının uzaması durumunda zaten varolan memnuniyetsizliğin artacağına dikkati çekiyor.
İsyancıların paraya ihtiyacı var. Hem maaşları ödemek için, hem de ülkenin barışçı bir şekilde yeni döneme geçişini sağlayacak eğitim ihtiyacını gidermek için.
İsyancıların İçişleri Bakanı Ahmed el Darrat, Amerika, İngiltere ve Fransa’nın, bakanlığının sorumlu olduğu polis güçlerine eğitim ve teçhizat sözü verdiğini, ama sözlerin somutlaşmadığını söylüyor.
İsyancılara uluslararası destek verilmesinin değişik nedenleri var. “Arap Uyanışı”nın ilk günlerinde destek o kadar hızlı gelmedi. Şimdi Batı ülkeleri, tarihin “doğru tarafında” yer almak istiyor. Ama aynı zamanda Muammer Kaddafi’nin çekilmesi durumunda, Amerika’nın Irak’ı plansız işgali sonrasında yaşanan kargaşanın tekrarlamasını istemiyorlar. Libya’nın istikrarlı, dostane ve de aynı zamanda dünya piyasalarına hala petrol sağlayan bir ülke olarak kalması, herkesin tercihi.
Bazı isyancılar kendilerine verilen dış desteğin arkasında yatan nedenleri artık sorgulamıyor. Geçici Ulusal Konsey sözcüsü el Celal, kendilerine ilk destek veren Arap ülkesi olan Katar’a işaret ediyor. Katar emirliği NATO harekatına aktif olarak katılıyor, isyancıların medya organlarına ödenek sağlıyor ve bir süre önce Geçici Ulusal Konsey’e 100 milyon dolar nakit bağış yaptı. El Celal, “Katarlılar en iyi yaklaşımı sergiledi. Öncelikle ilk adımı attılar, herkesin gönlünü kazandılar, sonra da ödüllerini alacaklar. Bu tarz bir felsefe çok akıllıca ve her zaman işe yarar,” diyor.
Ama Libya’yı 40 yıldır yöneten Muammer Kaddafi’den vazgeçemeyen ülkeler de var. En azından şimdilik. Kendi nedenleri olan Rusya ve Çin, Libya’ya dış müdahaleye karşı çıkıyor. Yine de Çin bir süre önce hem Libya hükümeti, hem de isyancıların yetkilerini ağırladı.
Moskova ve Pekin hükümetlerinin kaygılarına katılan Arap Birliği de NATO misyonunun garipleşmeye başladığını savunuyor. Sivilleri korumak için başlatılan harekat, ülkeyi rejim değişikliğine sürüklüyor. Bu kaygılar ne kadar haklı olursa olsun, isyancıları rahatsız etmeye yetti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin geçici üyelerinden Almanya, NATO’ya operasyon yetkisi veren kararın oylamasında çekimser kaldı. Üstelik NATO üyesi olan Almanya operasyona katılmayı da reddediyor. Libyalı isyancıların askeri sözcüsü Albay Ahmed Ömer Bani, Almanya’nın kararını “utanç verici” buluyor, “Biz özgürlüğümüze kavuşunca Kuzey Afrika’da ‘Libya’ adında bir cennet doğacak. Ama bize destek vermeyenler bu cennete giremeyecek,” diye konuşuyor.
Libya muhalefetindeki herkes bu kadar kindar değil. Ama düş kırıklığı mevcut. Bu tarz fevri açıklamaların ilerde somut politikalara dönüşmesini hiç kimse istemiyor, ama yine de dönüşmemesinde yardımların büyük payı olacak.