Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu geçtiğimiz Mayıs ayında gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra onuncu toplantısını Perşembe günü yapacak.
Kurul ilk sekiz toplantısında yaptığı artışlarla seçimlerden önce yüzde 8,5 olan politika faizini yüzde 45’e yükseltirken geçen ayki toplantıda faiz oranını değiştirmeme yönünde karar verdi.
Geçen ayki PPK açıklamasında her ne kadar “Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır” denilse de, “Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir” ifadeleri 31 Mart’taki yerel seçim öncesinde bir faiz arttırımın zor olacağı mesajını vermişti.
Şimşek’in “yeterli sıkılaştırma” mesajına piyasa olumlu reaksiyon vermedi: Dolardaki artış sürüyor
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 5 Mart’ta “İstanbul Kamu Özel İşbirliği Haftası” etkinliğinde yaptığı konuşmada “Fiyat istikrarı hedefimiz doğrultusunda para politikasında gerekli adımlar atılarak, sıkılaşma süreci başladı. Ayrıca bazı seçici kredi sıkılaştırmaları, niceliksel sıkılaştırmalar yaptık. Destekleyici maliye ve gelir politikaları uyguladık. TCMB, yeterli sıkılaştırma yaptığını düşünüyor” sözleri de bu mesajı doğrular nitelikteydi.
Bakan Şimşek’in sözleri dolardaki ilerlemeyi durdurmadı. 28 Şubat toplantısından sonra 30,81 TL olan dolar kuru, PPK toplantısından bir gün önce Salı günü piyasa kapanışında bankalar arası piyasada 32,87 lirayı gördü.
28 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu öncesi 19,97 TL olan dolar kuru aradan geçen ayda yüzde 60 değer kazanmış durumda.
Piyasa aktörlerinde farklı beklentiler var
Bloomberg HT’nin piyasa beklenti anketinde TCMB’nin bu ay politika faizini sabit tutacağı görüşü baskın.
Ankete katılan 24 kurumdan 19’u politika faizinin arttırılmayacağını öngörürken katılımcılardan 2’si 500 baz puan, 3’ü ise 250 baz puan artış olacağını belirtti.
Ancak artış yönünde görüş bildiren başka kurumlar da var. Merkezi Ankara’da bulunan TEPAV, dün yayınladığı “Para Politikası Değerlendirme Notu”nda enflasyondaki beklentilerin bozulmakta olduğuna dikkat çekerek “Repo faizi 500 baz puan arttırılmalı ve verilere bağlı olarak ilave sıkılaşmanın da yapılabileceği belirtilmeli” görüşünü kamuoyunun dikkatine sundu.
500 baz puan artışı olabileceğini dile getiren ABD menşeili JP Morgan ve Alman Deutsche Bank’tan sonra önceki gün de ABD merkezli uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs da Türkiye’nin net döviz rezervindeki gerilemeye dikkat çekerek 250 baz puan artış yapılabileceğini vurguladı.
Prof. Başlevent: “Eline para geçen döviz alıyor, bu devam ettikçe TCMB döviz rezervlerini yakmak zorunda kalır”
Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Cem Başlevent de TCMB’nin artış yönünde tutum alacağını savunanlardan.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Başlevent, “PPK’nın elinde şöyle bir rahatlık var; brüt rezerv geçen yıla daha iyi durumda. Piyasaya sürecekleri döviz var. Seçime kadar götürebilirler. Kur ve faiz cephelerinde geçen yılki anlamsız düzeylerde değiliz.
Anlamsız kredi kampanyaları yok. Sıkılaştırma yapılıyor. Seçimlerden sonra geçen iki ayda döviz yüzde 35 getiri sağlamıştı. Seçimden sonra benzerinin yaşanabileceği beklentisi ile döviz talebi oluştu. Bu da bizim rezervleri zorluyor. Bu devam ettikçe TCMB net rezervleri yakmak durumunda kalır” diyor.
Prof. Başlevent, “Bu nedenle ‘yüzde 45’in üzerine çıkmayın’ diye talimat gelmediyse en az 300 baz puan artış olabilir. Dolayısıyla biz yarın politika faizinin yüzde 48 hatta yüzde 50’ye çıktığını görebiliriz. Üstelik piyasaya verilecek bu mesaj Saray’ın kendilerine karışmadığı gösteren bir çeşit bağımsızlık sembolü, nişanesi de olacaktır” sözleriyle karara ilişkin beklentisini dile getirdi.
“Merkez Bankası’ndan seçim geçmeden bir aksiyon bekliyorum”
Faiz karşıtı duruşu kesin olan Cumhurbaşkanı’nın yerel seçimlere yeni bir faiz artışı ile gitmesinin sandıkta var olan durumda aleyhte bir durum yaratmayacağını düşünen Prof. Başlevent, Mayıs ayında 91,3 olan Tüketici Güven Endeksi’nin bu ay 79,4’e gerilemesinin önüne geçilmemesini bu sözlerine gerekçe olarak gösteriyor.
Türkiye’deki seçim sonuçları ile Tüketici Güven Endeksi arasında bir korelasyon olduğunu söyleyen Kültür Üniversitesi öğretim üyesi, “Erdoğan’ın kazandığı 2018 ve 2023 Seçimleri’nde endeks 91,3 seviyesindeydi. İstanbul, Ankara, Adana ve Mersin gibi büyükşehirlerin kaybedildiği 2019’da ise 81’e kadar düşmüştü. Bu ay ise 79 seviyesinde. Mayıs seçimlerinden önceki EYT hamlesi, TOGG ve milli savaş gemisi gösterileri, emekli maaş artışları, şu ana kadar Kaan savaş uçağı uçuşu dışında bu etkide bir şey göremedik. Tüketici güveni zaten düşükken yarın artışı pas geçmesinin seçmen nezdinde kazandıracağı pek bir şey olmaz ama aynı şekilde bir kayıp da yaratmaz. Bu nedenle seçim geçmeden Merkez Bankası’nın bir aksiyon almasını bekliyorum” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası’nın brüt ve net rezervlerindeki değişim nasıl oldu?
TCMB istatistiklerine göre, 28 Mayıs 2023’teki seçimlerden önce 98 milyar 613 dolara kadar gerilen Merkez Bankası Brüt Rezervi, 26 Aralık 2023’te 146 milyar 76 milyon dolar olarak tepe noktayı gördükten sonra 19 Mart itibariyle 124 milyar 892 milyon dolar seviyesine geriledi.
Seçime eksi 60,5 milyar dolarla giren Merkez Bankası Net Rezervi ise 26 Aralık’ta eksi 35,809’a geriledikten sonra 19 Mart itibariyle eksi 62 milyar 448 milyon dolar seviyesindeydi.
Forum