İSTANBUL —
İstanbul 20 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kalesi durumunda. Ancak bu kale şu anda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kadar tartışmalı ve iddialı bir adayın tehdidi altında.
İstanbul’da bir seçim mitinginde konuşan Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül sosyal adalet sözü verdi ve AKP’nin bölücü siyasetini sonlandıracağını söyledi.
Amerika’nın Sesi muhabiri Dorian Jones’un sorularını yanıtlayan 58 yaşındaki Sarıgül, asıl rakibi olarak gördüğü Recep Tayyip Erdoğan’la ortak yönleri olduğunu kabul ediyor.
Sarıgül Türk siyasetinde hiçbir şeyi olmadan yükselen iki kişi olduğunu, bunlardan birinin Recep Tayyip Erdoğan, diğerinin de kendisi olduğunu belirtiyor. Babasının kapıcı olduğunu söyleyen Sarıgül, işçi sınıfından geldiğini ve 15 yaşından beri siyasetin içinde olduğunu söylüyor.
Mustafa Sarıgül küçük bir okul çocuğu olduğu yıllardan bu yana sosyal adalet için mücadele ettiğini anlatıyor. Fakir aileden gelen çocukların sınıfta hep arkada oturtulduğunu belirten siyasetçi, bu dönemde neden hep zengin çocuklarının önde oturtulduğunu sorgulamaya başlamış ve arka sıralarda oturanları organize edip önde oturanlara karşı örgütlemiş.
Mustafa Sarıgül Türk siyasetine, Türkiye’nin genelinde olduğu gibi sınıf farklılıklarının hakim olduğunu söylüyor ve bunun kendi partisi için de geçerli olduğunu belirtiyor.
Milliyet ve Al Monitor yazarı Kadri Gürsel Sarıgül’ün adaylığının CHP için çığır açıcı olduğunu düşünüyor.
Gürsel, Sarıgül’ün tipik bir CHP adayı olmadığını ve İstanbul’un her kesimine hitap etme kapasitesine sahip olduğunu belirtiyor. Gürsel’e göre Sarıgül’ün kampanyası bölücü siyasetlere dayanmıyor ve kimseyi ideolojik nedenlerle dışlamıyor.
Toplumda dinin rolü açısından da Sarıgül, partisinin alışılmış çizgisinin dışına çıkıyor. CHP kendisini laik devletin koruyucusu olarak görüyor ve yakın zamana kadar başörtüsü ile ilgili kısıtlamaları destekliyordu. AKP rakibini İslam karşıtı olarak gösterme konusunda başarılı oldu. Bu muhafazakar bir ülke olan Türkiye’de ciddi bir dezavantaj. Ancak Sarıgül, İslam’ı kucakladığını söylüyor.
Dindar bir aileden geldiğini söyleyen Mustafa Sarıgül, kentin tüm dinlerine yakın olduğunu, kiliseleri, havraları ziyaret ettiğini belirtiyor. Aday, namaz kıldığı zaman medyaya görünmemek için kentin az bilinen camilerine gittiğini söylüyor. Sarıgül inancın güce değil Allah’a ulaşmanın yolu olduğunu belirtiyor.
Sarıgül kentin hem modern hem de muhafazakar mahallelerinde kendisini rahat hissettiğini söyüyor ve anketlere göre AKP’li rakibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la başa baş mücadele ediyor.
Gazeteci Yasemin Çongar İstanbul’un AKP için kritik önem taşıdığını söylüyor. Çongar’a göre İstanbul’u kaybetmek ülkeyi kaybetmek anlamına gelebilir. Çünkü İstanbul ülkenin dinamosu görevini yapıyor. Hem siyasi, hem ekonomik, hem de kültürel alanda her şeyin merkezi İstanbul. Çongar’a göre İstanbul’u kaybetmek AKP için sonun başlangıcı olur.
Yayınlanan tapelerden birinde Başbakan Erdoğan’ın bir medya patronuyla görüşmesinde Sarıgül’le ilgili haber yapmayı kesmesini istediği duyuluyor. Patron özür dileyerek emre uyacağını söylüyor. Sarıgül medyada büyük ölçüde görülmez hale geldi.
AKP bu tür bir baskı yaptığını şiddetle reddediyor ama bu suçlama ve endişeler kentin her yerinde duyuluyor. Her şeye rağmen Sarıgül’ün belediye başkanlığı için savaşmaktan vazgeçmesi beklenmiyor.
İstanbul’da bir seçim mitinginde konuşan Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül sosyal adalet sözü verdi ve AKP’nin bölücü siyasetini sonlandıracağını söyledi.
Amerika’nın Sesi muhabiri Dorian Jones’un sorularını yanıtlayan 58 yaşındaki Sarıgül, asıl rakibi olarak gördüğü Recep Tayyip Erdoğan’la ortak yönleri olduğunu kabul ediyor.
Sarıgül Türk siyasetinde hiçbir şeyi olmadan yükselen iki kişi olduğunu, bunlardan birinin Recep Tayyip Erdoğan, diğerinin de kendisi olduğunu belirtiyor. Babasının kapıcı olduğunu söyleyen Sarıgül, işçi sınıfından geldiğini ve 15 yaşından beri siyasetin içinde olduğunu söylüyor.
Mustafa Sarıgül küçük bir okul çocuğu olduğu yıllardan bu yana sosyal adalet için mücadele ettiğini anlatıyor. Fakir aileden gelen çocukların sınıfta hep arkada oturtulduğunu belirten siyasetçi, bu dönemde neden hep zengin çocuklarının önde oturtulduğunu sorgulamaya başlamış ve arka sıralarda oturanları organize edip önde oturanlara karşı örgütlemiş.
Mustafa Sarıgül Türk siyasetine, Türkiye’nin genelinde olduğu gibi sınıf farklılıklarının hakim olduğunu söylüyor ve bunun kendi partisi için de geçerli olduğunu belirtiyor.
Milliyet ve Al Monitor yazarı Kadri Gürsel Sarıgül’ün adaylığının CHP için çığır açıcı olduğunu düşünüyor.
Gürsel, Sarıgül’ün tipik bir CHP adayı olmadığını ve İstanbul’un her kesimine hitap etme kapasitesine sahip olduğunu belirtiyor. Gürsel’e göre Sarıgül’ün kampanyası bölücü siyasetlere dayanmıyor ve kimseyi ideolojik nedenlerle dışlamıyor.
Toplumda dinin rolü açısından da Sarıgül, partisinin alışılmış çizgisinin dışına çıkıyor. CHP kendisini laik devletin koruyucusu olarak görüyor ve yakın zamana kadar başörtüsü ile ilgili kısıtlamaları destekliyordu. AKP rakibini İslam karşıtı olarak gösterme konusunda başarılı oldu. Bu muhafazakar bir ülke olan Türkiye’de ciddi bir dezavantaj. Ancak Sarıgül, İslam’ı kucakladığını söylüyor.
Dindar bir aileden geldiğini söyleyen Mustafa Sarıgül, kentin tüm dinlerine yakın olduğunu, kiliseleri, havraları ziyaret ettiğini belirtiyor. Aday, namaz kıldığı zaman medyaya görünmemek için kentin az bilinen camilerine gittiğini söylüyor. Sarıgül inancın güce değil Allah’a ulaşmanın yolu olduğunu belirtiyor.
Sarıgül kentin hem modern hem de muhafazakar mahallelerinde kendisini rahat hissettiğini söyüyor ve anketlere göre AKP’li rakibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la başa baş mücadele ediyor.
Gazeteci Yasemin Çongar İstanbul’un AKP için kritik önem taşıdığını söylüyor. Çongar’a göre İstanbul’u kaybetmek ülkeyi kaybetmek anlamına gelebilir. Çünkü İstanbul ülkenin dinamosu görevini yapıyor. Hem siyasi, hem ekonomik, hem de kültürel alanda her şeyin merkezi İstanbul. Çongar’a göre İstanbul’u kaybetmek AKP için sonun başlangıcı olur.
Yayınlanan tapelerden birinde Başbakan Erdoğan’ın bir medya patronuyla görüşmesinde Sarıgül’le ilgili haber yapmayı kesmesini istediği duyuluyor. Patron özür dileyerek emre uyacağını söylüyor. Sarıgül medyada büyük ölçüde görülmez hale geldi.
AKP bu tür bir baskı yaptığını şiddetle reddediyor ama bu suçlama ve endişeler kentin her yerinde duyuluyor. Her şeye rağmen Sarıgül’ün belediye başkanlığı için savaşmaktan vazgeçmesi beklenmiyor.