Washington Din Hizmetleri Müşaviri ve Amerika Diyanet Merkezi’nin Başkanı Yaşar Çolak, Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump’ın Müslümanlara yönelik söylemlerini eleştirerek, bunların Amerika’nın kuruluş felsefesine aykırı olduğunu ve siyasetçilerin insanları birbirine düşüren, onları ayrıştıran söylemlerden kaçınması gerektiğini söyledi.
ABD’nin Florida eyaletinin Orlando kentindeki silahlı saldırıyı düzenleyenin bir Müslüman olması, ülkede yine Müslümanlar eksenli tartışmaları körükledi. Donald Trump, Müslümanların ABD’ye alınmaması teklifini tekrarlarken, buna Başkan Barack Obama’nın yanı sıra kendi partisinden dahi oldukça sert yanıtlar geldi.
Ülkedeki birtakım çevrelerin İslamofobik söylem ve eylemlerinin siyasete de yansıması Amerikalı Müslümanları endişelendiriyor.
Tüm bu tartışmalar ışığında hem Orlando saldırısını hem de Trump’ın Müslümanları hedef alan sözlerini Washington Din Hizmetleri Müşaviri ve Maryland eyaletindeki Amerika Diyanet Merkezi’nin Başkanı Yaşar Çolak ile konuştuk.
‘Radikalleşmenin sebepleri çok iyi araştırılmalı’
Hiç sebep yokken 50 insanın ölümüyle sonuçlanan bir hadiseye şahit olmaktan ve hele bir de bunun bir Müslüman tarafından işlendiğini görmekten son derece üzüntü duyduklarını ifade eden Çolak, insanların radikalleşip bu tür saldırılar işlemesine zemin hazırlayan sebeplerin mutlaka araştırılması gerektiğini vurguladı.
Çolak şöyle konuştu:
“Bunun sebepleri mutlaka araştırılmalıdır. Bunu kesinlikle dini inançlara, radikalizme ya da şuna buna bağlamamak lazım. Bunun daha derin kök sebepleri üzerinde durmamız lazım. Neden insanlar radikalleşiyorlar? Neden insanlar kontrolden çıkıyorlar ve hiç başvurulmayacak yöntemlere başvuruyorlar? Bunun çok derin analizlerinin yapılması lazım. Buna neden olan sebepleri tek tek ortadan kaldırarak dünyamızı güven, huzur, barış içerisinde, farklı din mensuplarıyla hep beraber yaşanabilir kılmalıyız. Bunu için din adamlarının çok çaba sarf etmesi gerekir.
Göçmen toplumların hakim toplumun içindeki entegrasyon süreçlerine bakmamız lazım. Eğer varsa asimilasyon politikalarının insan tabiatını zorlayan unsurlarını iyi analiz etmemiz ve bunu ortadan kaldırmamız lazım çünkü tehlike hepimiz içindir. Hiç kimse bu global ve küçülen dünyada kendini güvende hissedemez, başkasının sorununu başkasına ait kabul edip kendini güvende hissedemez. Dünyanın herhangi bir noktasındaki bir sorun hepimizin sorunudur.”
‘Çit koymak istemiyoruz ama olacak gibi değil'
Çolak, bu tür olaylar ve İslamofobik hadiselerin Müslümanlara ait ibadethaneler ve kültür merkezlerinin de büyük riskler altına soktuğuna dikkati çekerek, güvenlik tedbirlerini artırmak zorunda kalmalarından yakındı.
Yaşar Çolak, “Halbuki biz bu merkezlerimizi, bu barış ve kültür merkezlerimizi, camilerimizi kapısız, manevi merkezler olarak yapmayı düşünmüştük, yaptık, inşa ettik. Türk Amerikan Toplum Merkezi’nin, Amerika Diyanet Merkezi’nin kampüsünün etrafına çit koymayı istemedik, hala da istemiyoruz, direniyoruz, farklı güvenlik tedbirlerini almak suretiyle buna direniyoruz ama olacak gibi değil. Gelişen hadiseler, İslamofobik hadiseler, nefret suçları, bu hadiseler başka hadiseleri tetikliyor ve İslam merkezlerimizi, camileri, kültür merkezlerimizi, Müslümanları eğitmek, manevi hizmet vermek için kurulan bu merkezleri daha güvensiz hale getiriyor, Bundan dolayı çok kaygılıyız. Güvenlik tedbirlerini artırmak adına yerel otoritelerle işbirliği yapıyoruz”
‘Siyasetçiler insanları ayrıştıran söylemlerden kaçınmalı’
ABD’de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump’ın Müslümanları hedef alan söylemlerini de değerlendiren Çolak, “Bunun Amerika'nın kuruluş felsefesine uygun bir söylem olduğunu söyleyemeyiz. İnsanları ayrıştıran, insanları birbirine düşüren söylemlerden siyasetçilerimizin kaçınması lazım” diye konuştu.
Çolak şunları kaydetti:
“Biz din adamları olarak insanları bölen, insanları birbirine düşüren, sorun üreten söylemden nasıl kaçınmamız gerekiyorsa, insanları birleştirmemiz, insanları bütünleştirmemiz, insanların kalplerini birbirine yakınlaştırmamız gerekiyorsa siyasetçilerin de çok benzeri misyonları ve sorumlulukları vardır. Müslümanların Amerika'ya girmesini engelleme teşebbüsü doğru bir teşebbüs değildir. Öyle bir siyaset doğru bir siyaset olamaz. Bu ülkede 7 milyon Müslüman yaşıyor ve bu ülke göçmenlerden oluşuyor. 7 milyon Müslüman’ı ne yapacaksınız yani? 7 milyon Müslüman’ı entegre etmeniz, varlığını kabul etmeniz ve bu ülkeye hizmet edecek bir kıvama getirmeniz lazım. Anlayış olarak onları rahatlatmanız lazım.
Ülkemizden göç edip bu ülkeye gelen bir bilim adamı, kimyacı Nobel ödülüne sahip oldu. O da bir göçmen, bir Müslüman. Şimdi bunları ne yapacağız? Bunlar ülkeden gitsin dediğiniz zaman Amerika'ya iyilik mi yapmış oluyorsunuz? Değil. Müslümanların bu ülkede, bu ülkenin ekonomisine, sosyal hayatına, kültürel hayatına katkı verebilecek bir rahatlığa ve güvenliğe kavuşturulması lazım. Siyasilerimizin de bu hassasiyete dikkat etmesi gerektiğini düşünüyorum ve bunu bekliyoruz. Bir Müslüman olarak, bir Müslüman cemiyetin başkanı olarak bunu beklemek hakkımızdır.”
Çolak, Trump’ın söylemlerinin, terör örgütlerine çok rahatlıkla istismar edebilecekleri ve kötüye kullanabilecekleri bir fırsat sunduğunu da belirtirken, “Kendi davalarını, kendi iddialarını, bakış açılarını meşrulaştırmak için bu kötü, ekstrem örnekleri örnek olarak görüyor, delil olarak sunuyorlar. İşte onların eline bu tür kötü örnekleri vermemek, bundan sakınmak lazım” dedi.