Erişilebilirlik

TTB: ‘‘Salgın Yönetilemiyor Fırtına Kapıda’’


Türk Tabipleri Birliği (TTB), Corona virüsü salgınının altıncı ay değerlendirme raporunu açıkladı.

Daha önce 14 Mayıs, 12 Haziran, 10 Temmuz ve 14 Ağustos tarihlerinde hazırlamış olduğu rapor ve değerlendirmeleri kamuoyuna duyuran TTB’nin 20 Eylül’deki raporunun ana teması ‘‘salgın yönetilemiyor, fırtına kapıda’’ oldu.

TTB COVİD İzleme Grubu üyelerinden Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Özlem Kurt Azap, Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, Doç. Dr. Osman Elbek’in de katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman bugünlerde AKP ve MHP’nin sert eleştirilerine muhatap olan kurumun ‘‘verilerin şeffaf ve güvenilir olması, sağlık çalışanlarının nitelikli koruyucu ekipman eksikliği yaşamaması, test sayısının arttırılması, salgınla mücadelenin hastane değil birinci basamak merkezli yürütülmesi, yeniden açılmanın ve gerektiğinde kapanmanın epidemiyoloji bilimi çerçevesine uyarak şekillendirilmesi, yerel yönetimlerin salgınla mücadelenin bileşeni haline getirilmesi ve pandemi mücadelesinin kişisel önlemlere bırakılmayıp, suçlama ve damgalama yapılmadan kamusal önlemlerle yetkinleştirilmesi’’ yönünde taleplerde bulunduklarını hatırlattı.

TTB Başkanı: “TTB’nin önerileri hayata geçirilseydi 41’i hekim olmak üzere 95 sağlık çalışanını kaybeder miydik?”

Adıyaman, ‘‘Şimdi şu sorunun yanıtını hepimizin vermesi gerekiyor: Eğer Türk Tabipleri Birliği’nin bu başlıklar halinde özetleyebileceğimiz önerileri hayata geçirilseydi, eğer bizlerle sürekli, yapıcı, açık, eşitlikçi bir görüşme ve salgın kontrolü eşgüdümü sağlansaydı bugün Türkiye’de bu kadar hasta ve ölüm yaşanır mıydı? 41’i hekim olmak üzere 95 sağlık çalışanını kaybeder miydik? Bugün, 21 Eylül 2020 tarihi itibariyle Türk Tabipleri Birliği COVİD-19 Pandemisi Altıncı Ay Değerlendirme Raporu’nu açıklıyoruz. Bu rapor, geçmiş raporların bir devamı olarak salgını ele almakta, pandeminin ülke ve dünyadaki dinamiklerini gözler önüne sermekte, ülkemiz özelinde salgından “can alıcı” biçimde etkilenen grupları tariflemekte, salgına bütüncül yaklaşarak Türkiye’de sürdürülmesi gereken kontrol politikalarını özetlemektedir’’ diye konuştu.

“COVİD 19 Altıncı Ay Değerlendirme Raporu” küresel ve ulusal pandemi kronolojisinden aşı çalışmalarına, ‘‘yeniden açılma’’nın yarattığı sorunlardan pandeminin etkilediği sosyal gruplara kadar 13 ayrı başlıkta 84 konuyu yalnız doktorlar değil sosyolog, iktisatçı, iletişimci, hukukçu gibi çok çeşitli meslek gruplarından katkılarla dikkatlere sunuyor.

Doçent Elbek: ‘‘Bu sorunun altından sadece tıp kalkamaz’’

Raporun sunuşunu yapan Doçent Dr. Osman Elbek, ‘‘Salgın yönetilemiyor fırtına kapıda. Fırtınadan kastımız yaklaşan mevsimsel grip ve mevsimsel influenza salgınıyla COVİD’in birleştiği süreçtir. Bu literatürde sıklıkla ‘kusursuz fırtına’ olarak adlandırılmaktadır. Bu sürecin çok daha ölümcül etkisi olabileceğini biliyoruz. 7,506 yurttaşımızı ve 95 sağlık çalışanımızı kaybettik. Bu acıtıcı bir durum. TTB olarak tek bir isteğimiz var bu ölümlere bir yenisini eklememektir. Tüm raporlarımız bunun için hazırlıyoruz. Bu pandemiyi anlamak istiyoruz, kimseyi yargılamak veya suçlamak değil amacımız. Çünkü yanlışı değiştirmenin ilk adımı anlamaktır. 7,500 insanımızı kaybetmişiz. Tıbbi bir sorun olduğunun farkındayız. Bu sorunun altından sadece tıp kalkamaz. Pandeminin ekonomik, ekolojik, sosyal siyasal sorunlarını da gündeme getirmek istiyoruz’’ dedi.

‘‘Sağlık çalışanlarına dikey ve yatay mobbing yapılıyor”

Doçent Elbek, hekimler de dahil olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının yatay ve dikey mobbing’le karşı karşıya olduğunu dile getiren Doçent Elbek’e göre, Almanya, Malezya, Güney Afrika ve Kanada başta olmak üzere birçok ülke gibi Türkiye’nin de Corona virüsünü meslek hastalığı olarak kabul etmesi gerekiyor:

‘‘Galatasaray Üniversitesi Toplumsal Araştırmalar Merkezi tarafından yürütülen çalışma COVİD 19 pandemisinde sağlık çalışanlarının adaletsizce yaklaşımlara maruz kaldığını gösterdi. Mevcut çalıştıkları kurumlar ve yöneticileri tarafından dikey, başka çalışanlar tarafından dikey mobbing uygulanıyor. Bazı sağlık çalışanları istifa ederken bazıları psikiyatrik destekle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Bu kadar yükün altına giren sağlık çalışanlarını koruyamazsak bu pandeminin altından kalkamayız. Dünya Çalışma Örgütü ile Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı, COVİD 19’u sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiğini söylemektedir. Almanya Belçika, Güney Afrika, Kanada, Malezya gibi ülkeler bunu kabul etmiştir. Ama hala Türkiye’de meslek hastalığı olarak kabul edilmemektedir. Toplumdan daha yüksek bir riskle karşı karşıya kalmaktadır sağlık çalışanları. Bu veriler iki kere açıklandı. 29 Nisan’da sağlık çalışanlarının genel toplumdan 5 kat fazla 2 Eylül’de ise bu sekiz buçuk kat fazla yakalandıkları görüldü.’’

‘‘İl ve ilçe bazında ‘kapanma’ gündeme gelebilir’’

Eylül ayından sonra Türkiye’yi ‘‘Corona tsunamisi’’nin beklediği yönündeki endişesini paylaşan TTB COVİD 19 İzleme Kurulu, açılma dönemini bilimsel kriterlere uygun olarak tatbik edilmediğini savunarak ‘‘yüksek bir toplumsal bulaş havuzu’’ ile sonbahar dönemine girildiğini öne sürüyor.

Peki, bu durum Türkiye için acil kapanmaya mecbur kılıyor mu?

Bu soruya yanıt veren Profesör Kayıhan Pala, ‘‘Türkiye’de bir kapanmayı tartışabilmek için il ve ilçe bazında güvenilir veriler olmalı. Ama böyle bir olanağımız yok. Sağlık Bakanlığı haftalık durum raporlarını yayınlamakta bile sıkıntı yaşıyor. Gözlemler Türkiye’de bölgeler arasında çok ciddi farklılıklar olduğunu gösteriyor. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı 30 Ağustos raporuna göre, Batı Marmara ve Orta Anadolu arasında bir haftalık yeni olgu görülme verilerinde 18 kat fark var. Bu kadar yüksek farklılığın olduğu coğrafi alanlarda aynı önerileri uygulamak gerçekçi değil. İl ve ilçe bazında bunları tartışmak gerekir. Görüne odur ki 4-5 haftadır olgu sayısında, son iki haftadır ölüm sayısında artış var. Her gün 60’ın üstünde yurttaş kaybediyoruz. İvedi önlem alınması zorunlu olmaktadır. Şehirler arası ulaşımın sınırlanması, kamu özel sektör ayırımı gözetmeksizin gündelik olarak işe gitmek zorunda olanların yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilecekleri destekler sağlanarak bölgesel il bazında kapanma gündeme gelebilir’’ dedi.

Dünyada paylaşılan filyasyon verilerine göre virüsün en fazla ev ortamı, okul, ulaşım gibi yerlerden bulaştığına dikkat çeken Profesör Kayıhan, Türkiye’nin de filyasyon verilerini şeffaf bir şekilde açıklaması gerektiğini kaydetti.

Rapor, kentlerin sanayi ve ticaret bölgelerine komşu daha yoksul mahallelerinde Corona vaka sayılarının daha zengin bölgelere göre birkaç kat fazla olduğunu da ortaya koyuyor.

Zoom üzerinden yapılan basın toplantısından sonra DİSK, KESK ve TMMOB, son haftalarda AKP ve MHP’den çok sert açıklamalara hedef olan Türk Tabipler Birliği’ni ziyaret etti.

XS
SM
MD
LG