Türkiye tarafından eğitilen yüzlerce Suriyeli polisin mezuniyet töreninde hep bir ağızdan “Allahu ekber! Çok yaşa Erdoğan” diye seslendikleri video, Türkiye’nin Suriye’deki uzun vadeli hedeflerine dair yeni soru işaretleri yarattı.
Polisler, Türk ordusunun geçen Ağustos ayında Suriye’de başlattığı operasyonda IŞİD’in elinden alınan kentlere konuşlandırılacak.
Video, gözlemcilerin, yeni eğitilen Suriye polisinin Suriye’ye mi yoksa Türkiye’yi mi bağlılık göstereceğini sorgulamasına neden oldu. Bu durum, Fırat Kalkanı operasyonunun nihai hedefi hakkında da artan sorulara bir yenisini ekledi.
Bölgede uzun yıllar görev yapmış eski kıdemli Türk diplomat Aydın Selcen, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), 1990’ların başından beri kuzey Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de uzun vadeli kalacağı görüşünü dile getirdi. Selcen, Türk ordusunun 1970’li yılların ortalarından beri Kuzey Kıbrıs’ta olduğuna da dikkati çekti.
Selcen, Türk ordusunun can koyduğu bir davayı bir başkasına bırakma geleneği olmadığı görüşünde.
Türk ordusu, çoğu El Bab’ı ele geçirmeye yönelik operasyonda olmak üzere 40’ı aşkın kayıp verdi. Türkiye’nin niyetlerine yönelik farklı iddialar giderek artan şekilde bu kent üzerinde yoğunlaşıyor.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, El-Bab’ı Şam rejimine geri verme seçeneğini dışlayarak, burasının Suriye halkına geri gideceğini söyledi. Bu arada Türk ordusu, IŞİD’in ‘başkent’ ilan ettiği Rakka’ya açılan kapı olarak görülen, stratejik açıdan önemli bu kentten IŞİD’i çıkarmaya yönelik çabasını sürdürüyor.
Rusya da Türkiye’nin niyetleri hakkında endişeli olabilir. Emekli diplomat Selcen, Moskova’nın müttefiki olup da Kremlin’in isteklerinin dışında hareket etmenin mümkün olmayacağı görüşünde.
Moskova, Rus jetlerinin El Bab’a doğru ilerleyen Suriye hükümet güçlerinin lehine müdahale etmesiyle niyetlerini zaten açıkça ortaya koymuş görünüyor. Uzmanlar, askeri bir restleşme riski konusunda uyarıda bulunuyor.
İstanbul Kadir Has Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel, Ruslar’ın kentin güney kısmını Suriye ordusunun ele geçirmesine hazır hale getirdiğini söyledi. Özel, Suriye ordusunun güneyden, Türk ordusunun da kuzey ve doğudan El-Bab’a ilerlemesi halinde, iki tarafın El Bab’ın merkezine girmeye çalışması halinde bir çatışma olabileceğine dikkat çekiyor.
Uzmanlar, El-Bab’ı kontrol etmenin Ankara açısından Suriyeli Kürtler’in emellerini engellemede kilit önem taşıdığına dikkati çekiyor. PYD’nin Suriyeli Kürt güçleri de kentin kontrolünü almaya çalışıyor. Bunu başarabilmeleri, onlar açısından, tecrit edilmiş son Kürt kantonu olan Afrin’le de birleşmenin kapısının açılması anlamına gelecek.
Bu, PYD’yi ayrılıkçı emeller beslemek ve PKK ile bağlantılı olmakla suçlayan Ankara için ‘kırmızı çizgi’.
Eğer Suriye hükümet güçleri El-Bab’ı ele geçirirse, bu da PYD’ye kapıyı açabilir.
“El Bab Suriye güçleri tarafından ele geçirilirse, burasını kendilerine mi saklayacaklar yoksa 2011’de iç savaşın başında Kamışlı ve Haseki’de yaptıkları gibi PYD’ye mi bırakacaklar?” Selcen, bu soruyu gündeme getiriyor.
El Bab’ın kontrolü üzerinde yaşanan savaş, Ankara’nın Suriye’de maruz kaldığı giderek daha zor hale gelen bir durumu sembolize ediyor. Uluslararası ilişkiler uzmanı Özel’e göre Türkiye’nin elinde pek koz yok.
Özel, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde işgalci güç olarak kalmayı istemediği müddetçe ve Suriye hükümetinin de kendi toprağını geri istemesi durumunda, Ankara’nın El Bab’ı tutabileceğini düşünmüyor.