Erişilebilirlik

“Türkiye aday ülke mi, sadece iyi komşu mu olacak karar vermeli”


AP Türkiye Raportörü Amor, Türkiye’nin son zamanlarda uluslararası ilişkilerde Suriye’yle yakaladığı fırsatı değerlendirerek, Avrupa Birliği’yle geleceğine karar vermesi gerektiği görüşünde.
AP Türkiye Raportörü Amor, Türkiye’nin son zamanlarda uluslararası ilişkilerde Suriye’yle yakaladığı fırsatı değerlendirerek, Avrupa Birliği’yle geleceğine karar vermesi gerektiği görüşünde.

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor, Avrupa Birliği’nin (AB) sadece Suriye konusunu değil yargı kaynaklı sorunları da Ankara’yla konuşması gerektiğini belirterek, “Türkiye siyasi iradesiyle aday ülke mi, sadece iyi komşu mu olacak buna karar vermeli” dedi.

Amor, Ankara’da AB Delegasyonu’nda düzenlediği basın toplantısında, AP Türkiye Raportörü olarak üyelik sürecine ilişkin objektif bir değerlendirmede bulunduğunu anlattı.

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde diğer aday ülkeler gibi gerekli koşulları yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Amor, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sıklıkla AB’ye üyelikten vazgeçilmediğini sıkça ifade ettiğini hatırlattı.

Ancak AB’ye katılım sürecinde Türkiye’nin artık bir siyasi irade ortaya koyması gerektiğini kaydeden Amor, demokratik, hukuk devleti yönünde uygulamalar hayata geçirilmedikçe AB’ye adaylık sürecinde ilerleme olmayacağını işaret etti.

AP Türkiye Raportörü: “Türkiye aday ülke mi, sadece iyi komşu mu olacak karar vermeli”
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:02:10 0:00

Amor, “AB’ye katılım sürecinde kestirme yol yok, kurallara uyularak ilerlenmesi gerekiyor. Türkiye de diğer aday ülkeler gibi kuralları yerine getirmeli. AB açısından katılım süreci sadece demokratik prensiplerle ilgili iken Türkiye, jeostratejik önemi nedeniyle üye olması gerektiğini vurguluyor. Hiçbir kestirme yol yok. AB’ye katılım sürecini kim engelliyor? Türkiye, bu süreci engelliyor, bloke ediyor. Çünkü Türkiye demokrasi düzeyiyle ilgili tartışmalara girmekten kaçınıyor ve her zaman bu alandaki eksikliği jeopolitik önem gibi başka konulardaki açıklamalarla telafi etmeye çalışıyor. AB halen demokrasiler kulübüdür. AB’ye katılım sürecinin kalbinde demokrasi prensipleri ve değerleri bulunuyor. Demokratik ilkelerinden ikame edici herhangi bir kestirme yol yoktur” diye konuştu.

Devamında Amor, AB’nin bir parçası olma yönünde Türkiye’nin siyasi bir iradesi olup olmadığı hususunda, meselenin dronelar, Kavala davası, Etiyopya-Somali arasındaki arabuluculuk çabaları değil basın özgürlüğü olduğunu vurgulayan Amor, “Üyelik için kısa yol bulabilmek adına başka konuları ortaya sürmemek gerek. Çünkü AB hâlâ bir demokrasiler kulübü. AB içinde daha az olgun ya da olgunlaşmamış demokrasileri istemiyoruz. Çünkü AB’nin kendi içinde de sorunlar var. Bazı üye ülkelerin toplumları demokrasi açısından daha hazır değilken üye olmuşlardı” diye ekledi.

“İstediğiniz toplum, Rusya modeli mi yoksa AB modeli mi?”

Dışişleri Bakanı Fidan’ın AB’den kararlı ve sonuç odaklı bir yaklaşım beklendiğini söylediğini anımsatan Amor, AP İlerleme Raporu’yla Türkiye’ye üyelik sürecinde sonuç alabilmek için gerekli bilgileri sunduklarını açıkladı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala, Selahattin Demirtaş örneklerindeki kararlara Türkiye’nin uyum göstermesi gerektiğini söyleyen Amor, “Kendiniz için istediğiniz toplum modeli Rusya mı, Putin modeli mi, Türkiye kuşkusuz egemen bir devlet. Avrupa modeli mi olsun Rusya modeli mi olsun, bunun kararını siz vereceksiniz. İnsanların cezaevinde öldüğü, gazetecilerin ve muhaliflerin yargılandığı bir model mi? Buna karar verecek olan sizsiniz. Demokratik bir toplum modeli istiyorsanız biz bunun inşası için yardıma hazırız. Ama bunun siyasi iradesine Türkiye toplumu karar vermeli” mesajını verdi.

“Von Der Leyen’in odağında Suriye mi, yoksa AB adaylığı mı var?” sorusu

AP Raportörü Amor, AB Komisyonu Başkanı Von Der Leyen’in gelecek Salı günü Ankara'ya geleceğini anımsatarak, “AB ile Türkiye’nin ortak amacı katılım sürecinde önümüzdeki engelleri gözden geçirmek olmalı. Türkiye’nin rolü, stratejik öneme sahip olduğu ve güvenlik alanında kilit ortak olduğu vurgulanıyor. Ne kadar kilit ortak nitelendirirseniz o kadar az aday ülke olarak görülürsünüz. Kendisine neden Türkiye’yi artık AB üyeliğine aday ülke olarak değil de kilit ortak ülke olarak adlandırdığının sorulması gerekiyor. Eğer hukukun üstünlüğü gibi başlıklardan hiç bahsetmezse bu artık Türkiye'yi aday ülke olarak görmüyorlar anlamına mı geliyor diye sormak gerekiyor” dedi.

AB Komisyonu bünyesinde Türkiye’nin artık AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiser sorumluluğunda olmamaktan rahatsız olduğunu açıkladığını kaydeden Amor, “Bütün dünyanın dikkati şu anda Suriye nedeniyle sizin üstünüzde. Bu fırsatı kaçırmamak lazım. AB’ye katılım süreci için mücadele vermezseniz aday ülke değil üçüncü bir ülke haline geliyorsunuz. Burada Erdoğan ile Fidan’a çağrıda bulunuyorum, söylediğiniz üzere AB’ye üyelik için çaba göstermelisiniz. Von der Leyen’in ziyaretinde ana konu sadece Suriye’nin Türkiye’deki rolü ise, komşu ülke olarak rol oynuyorsunuz” uyarısında bulundu.

Gümrük Birliği’nin güncellenmesiyle Şimşek’in yabancı yatırımcı arayışını anımsattı

Türkiye’nin AB’den öncelikle Gümrük Birliği’nin güncellenmesini talep ettiğini kaydeden Amor, DİSK Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan’ın tutuklu olduğunu işaret ederek, “Son tutuklama dalgası, bir sendika başkanının tutuklanması Gümrük Birliği’nin geleceğine de bir darbedir. Türkiye ısrarla Gümrük Birliği’nin güncellenmesini gündeme getirirken, bir sendika başkanı tutuklamak iyi bir adım değildir. Bu tutuklama ve diğerleri de Terörle Mücadele Kanunu’nun suistimal edilmesi, kötü amaçlı kullanımı anlamına geliyor. Bu kanun, avukat, gazetecilere, doktorlara ve belediye başkanlarına ve hatta okul çağındaki kızlara karşı kullanılıyor. Okul çağındaki kız çocuklarıyla ilgili dava açılması, çıplak arama yapılması da gerçek bir utanç kaynağıdır. Türkiye’nin utancıdır. Türkiye dışındaki hiç kimse bunu anlamıyor. Bu normal değildir, bu tamamen kabul edilemez. Gazeteciler aleyhine etki ajanlığı gibi yasal düzenlemeler, profesyonel gizli tanıklar ile davalar oluşturulması, RTÜK’ün medya kuruluşlarına idari cezalandırmaları, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamalı davalar açılması, İstanbul Sözleşmesi’nden zaten çıkılmış olması kaynaklı sorunlar.. Bunlar bizim AP olarak incelediğimiz üyelik süreciyle ilgili gelişmeler ve kalbindeki yatan başlıklar. AB’ye üyelik için bir siyasi irade var mı diye baktığımızda bu tarz şeyleri incelemeliyiz. Burada mesela drone’lar değil Osman Kavala, Etiyopya-Somali anlaşması değil basın özgürlüğü örneğin önemli” diye konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomi politikalarıyla ilgili Türkiye’de olumlu gelişmeler gözlendiğini kaydeden Amor, “Hukukun üstünlüğü ve demokratik standartlar konusunda ilerleme olmayışı Sayın Şimşek’in dışarıdaki inanılırlığını da zedeliyor” görüşünü de aktardı.

AHİM kararlarına uyum çağrısı yaptı, kayyum uygulamasını sorguladı

Türkiye’nin AB’yle ilişkilerinde somut gelişme talep ediyorsa öncelikle hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlere odaklanması gerektiğini söyleyen Amor, “Şu anda Türkiye’deki demokratik standartlara bakıldığında tam bir felaketin sözkonusu olduğunu söyleyebiliriz. Bu değerlendirmeyi sadece AB yapmıyor. AGİT, Avrupa Konseyi ve birçok başka kuruluşun da demokratik standartlar, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı gibi konularda aynı şekilde değerlendirme yaptığını görüyoruz. Bu değerlendirmelere bakıldığında; hukuk devleti yokluğu, Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamaması, Can Atalay’la ilgili Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı Yargıtay’ın hakimler heyeti hakkında suç duyurusunda bulunması gibi gelişmelerden kaynaklandığını görüyoruz” dedi.

Darbe girişimi gerekçesiyle “FETÖ’yle mücadele” amaçlı oluşturulmuş 2016 tarihli kayyum uygulamasına bakıldığında, uygulamanın amacına hizmet etmediğini belirten Amor, “Daha ziyade muhalefet partilerinden olan belediye başkanlarına karşı kullanıldı. Türkiye ne zaman darbe defterini kapatıp normale dönecek?” sorusunu gündeme getirdi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

Forum

XS
SM
MD
LG