Türkiye güvenilir bir NATO ortağı olabilir mi? Sayıları her geçen gün artan bir grup siyasetçi ve dış politika uzmanı bunun mümkün olmadığı görüşünde.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hafta yaptığı Suriye'nin kuzeyinde Kürtler'in kontrolundaki bölgelere askeri operasyon düzenleme tehdidi Ankara ve diğer NATO ülkeleri arasındaki yoğun tartışmalara bir yenisinin eklenmesine neden oldu. Bu ülkeler arasında IŞİD'le mücadelede Suriyeli Kürtler’le işbirliği yapan Amerika da var.
Erdoğan'ın Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'le yakın bağları, bu ülkeden S-400 füze savunma sistemi alması, Suriye'de diğer NATO üyeleriyle örtüşmeyen stratejileri ve İslami hareketlere verdiği destek uzmanlara göre Türkiye'nin batıyla bağlarını kopma noktasına yaklaştırıyor.
Pentagon yetkilileri Erdoğan'ın İran konusundaki yaklaşımından da kaygılı.
Türkiye-NATO ilişkilerindeki gerilim Türkiye'nin Kıbrıs'ı işgal ettiği 1974 yılındaki kadar ciddi görülüyor. NATO üyelerinin ittifaktan çıkarılması için resmi bir mekanizma yok. Ancak gerek Washington'da gerekse Avrupa başkentlerinde siyasetçiler ve etki sahibi dış politika uzmanları arasında ‘‘Türkiye'nin NATO'da bir geleceği var mı, artık ayrılmasının ya da üyeliğinin sonlandırılmasının zamanı mı geldi’’ sorularının sorulmasına neden oluyor.
Genellikle İngiliz istihbarat çevrelerinin görüşlerini yansıtan yazılar yazan köşe yazarı Con Coughlin, Türkiye'yi NATO'dan çıkarma zamanının geldiği görüşünde.
Avrupa Birliği dışişleri bakanları geçen ay Türkiye'ye yapılacak 164 milyon dolarlık yardımı durdurma kararı almış ve Türkiye'nin Kıbrıs karasularında sondaj ve doğalgaz arama çalışmalarına misilleme olarak bir havacılık anlaşmasını masadan kaldırmıştı. Kıbrıs 1974'ten bu yana güneydeki Rum yönetimi ve Kuzey'deki Türk yönetimi olarak ikiye bölünmüş durumda.
KKTC yönetimini tanıyan tek ülke Türkiye. AB dışişleri bakanları 2018’de Türkiye’ye neredeyse 434 milyon doları bulan kredi veren Avrupa Yatırım Bankası'ndan kredi verme kararını yeniden değerlendirmesini istedi.
AB'nin bu adımları Rus S-400 hava savunma sisteminin Türkiye'ye ilk sevkiyatının yapılmasından birkaç gün sonra geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington’un S-400 alımı karşısında yaptırım uygulama uyarılarına aldırış etmedi ve Rus savunma sistemini satın alma planını hayata geçirdi. ABD savunma yetkilileri Rus S-400 sisteminin NATO’nun savunma sistemleriyle uyumlu olmadığını, F-35’lere potansiyel tehdit oluşturduğunu söylüyor. Başkan Donald Trump, Türkiye’nin S-400 alımına yanıt olarak F-35’lerin Türkiye’ye satışını durdurdu, ancak Trump yaptırımları daha ileri taşımaktan da kaçındı.
Erdoğan Salı günü yaptığı açıklamada Trump’ın iki NATO üyesi müttefik ülkenin ilişkilerini Ankara’nın S-400 savunma sistemi satın alması tartışmasının esiri etmeyeceğine inandığını söyledi. Ankara’da büyükelçiler toplantısında konuşan Erdoğan, Türkiye’nin NATO’ya bağlılığının devam ettiğini bildirdi.
Erdoğan, "S-400'lerin NATO'ya ve F-35'lere zarar vereceğine dair hiçbir somut veri yoktur. Kimse kimseyi aldatmasın. Nitekim daha önce NATO ve Avrupa Birliği üyesi birçok ülke Rusya'dan benzer hava savunma sistemleri satın almışlardır. Sesleri çıkmadı. Bu ülkeler için sorun olmayan bir konunun Türkiye için kriz haline dönüştürülmesini biz iyi niyetli görmüyoruz’’ dedi.
Erdoğan ‘‘S-400'ler meselesinde Türkiye güvenliğiyle ilgili stratejik değil, tamamen ticari bir tercihte bulunmuştur” diye ekledi.
Uzmanlar Erdoğan’ın Batılı liderlerin dış politika hamlelerine ve ülke içindeki artan otoriter eylemlerine olan hoşnutsuzluklarıyla göçü azaltmak ve terörle mücadelede Türkiye’ye duydukları ihtiyacı dengelemek zorunda olduklarına güvendiğini söylüyor.
Suriye’nin kuzeyinde Kürtler’e ait bölgelere Türkiye tarafından saldırı düzenlenmesi ilişkileri ciddi şekilde yıpratabilir.
Türkiye’nin Batı’yla yaşadığı kriz yeni değil. 2013’ten bu yana Erdoğan NATO’yu ve Batı’yı karşısına alan hamleler yapıyor.
Erdoğan, yarım yüzyıldır aralarında Almanya’nın da bulunduğu önemli Avrupa ülkeleri tarafından desteklenmemesine rağmen Türkiye’nin tutkuyla peşinde koştuğu Avrupa Birliği’ne girme hedefinden giderek uzaklaştı. Türkiye’nin AB Başmüzakerecisi bazı AB ülkelerinin önyargılı yaklaşımını suçlayarak Türkiye’nin AB’ye muhtemelen hiçbir zaman giremeyeceğini söyledi ve AB’nin zaten dağılma sürecinde olduğunu belirtti.
Brookings Enstitüsü’nün geçen yıl yayınlanan raporunda uzman Amanda Sloat, Batı’nın bir Türkiye açmazıyla karşı karşıya olduğu görüşünü gündeme getirdi. Sloat şöyle dedi: ‘‘Batı bir yandan önemli jeostratejik konumundan dolayı Türkiye’nin NATO üyesi olarak kalmasını isterken ülkenin lideri giderek daha otoriter hale geliyor, batı karşıtı tehlikeli bir söylem kullanıyor ve trans-Atlantik ittifakının çıkarları aleyhinde dış politika kararları alıyor.’’
Uzmanlara ve batılı diplomatlara göre Erdoğan, ne zaman geri çekilmesi ve ne zaman Batı’nın uyarılarına kulak asmaması gerektiğini bilerek ‘‘Batı’yı manipüle etme ustası’’ olduğunu geçmişte de kanıtladı.
Ancak bu, daha ne kadar devam edebilir? Washington’daki düşünce kuruluşlarından Cato Enstitüsü uzmanı Doug Bandow bugün Avrupa’nın Rusya’yı en büyük güvenlik tehdidi olarak gördüğünü, ancak olası bir çatışmada Türkiye’nin NATO’nun tarafında yer alacağına da güvenmemek gerektiğini söyledi. Bandow, NATO’nun Avrupa’dan hızla uzaklaşan Türkiye’nin üyeliğini askıya almak dışında çok az seçeneği olduğu görüşünde. Bandow, pratikte Türkiye’nin NATO tarafından çoktan kaybedildiğini söylüyor.