Erişilebilirlik

Türkiye’de Kısmi Müzik Yasağı Eğlence Sektörünü Nasıl Etkiledi? 


Türkiye’de Kısmi Müzik Yasağı Eğlence Sektörünü Nasıl Etkiledi?
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:11:25 0:00

Türkiye’de Kısmi Müzik Yasağı Eğlence Sektörünü Nasıl Etkiledi?

Türkiye’de Corona virüsü salgını nedeniyle eğlence mekanlarına saat 24.00 sonrasında her türlü müzik yayınına yasaklama getirilmesiyle hem müzisyenler hem de işletmeler mağduriyet yaşadıklarını söyledi, yasaklamayı sosyal hayata müdahale olarak yorumladı.

Corona virüsü salgınında, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de son 24 saatte 63 can kaybıyla toplam can kaybı sayısı 7.249’a ve 1.771 yeni vakayla toplam vaka sayısı ise 296.391’e yükseldi. Ülke genelinde ağır hasta sayısı 1.351 iken, hastalarda zatürre oranı ise yüzde 7,1 oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dünkü açıklamasına göre; Türkiye’de yatak doluluk oranı yüzde 51,6 ve yoğun bakım yatak doluluk oranı ise yüzde 66,3’e ulaştı. Solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 33,6. İller bakımından yoğun bakım yatak doluluk oranı İzmir’de yüzde 72,5, Ankara’da yüzde 63,23 ve İstanbul ise yüzde 59,61 oldu.

Türkiye’nin salgında ikinci dalgayı yaşadığı belirtilirken, İçişleri Bakanlığı’nın da denetimleri arttırması gündemde. İçişleri Bakanlığı’nın 8 Eylül tarihli genelgesiyle eğlence mekanlarında saat 24.00 sonrasında canlı veya banttan müzik yayınlanmasını yasaklaması ise tartışmaya yol açtı.

VOA Türkçe’nin görüş aldığı müzik sektöründeki farklı kesimler, İçişleri Bakanlığı’nın yasağını Corona virüsü bulaşmasını engellemek açısından anlamlı bulmadıklarını söylüyor. Müzisyenler Corona virüsü salgınında en mağdur kesimlerden biri olduklarını ifade ediyor. Eğlence mekanları sahipleri ve işletmecileri de, aylarca kapalı kaldıktan sonra şimdi sosyal mesafe kuralı gibi denetimlere uygun şekilde mekanlarını açık tutmaya çalışırken, müzik yasağıyla neyin amaçlandığını anlayamadıklarını söylüyor. Birçok mekanda müşterilerin artık masalarda kendi cep telefonlarından müzik dinlemeye başladıkları belirtiliyor.

Müzik-Sen, yasaklamayı sektöre müdahale ve emekçilere zarar olarak görüyor

Müzik ve Sahne Sanatçıları Sendikası (Müzik-Sen) Genel Başkanı İpek Koçyiğit, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, yasaklama kararını pandemiyi önlemekten çok sektöre ekonomik ve sosyolojik bir müdahale gibi algıladıklarını söyledi.

Aylarca mekanlar kapalı olduğu için eğlence sektöründe görev alan müzik ve sahne sanatçılarının gelir elde edemediklerini belirten Koçyiğit, sadece müzisyenler, sanatçılar değil bu sektörden garson, mutfak personeli ve hatta taksiciler gibi ekmeğini kazanan kesimlerin de ciddi gelir kaybı yaşadığını söyledi. Sektördeki insanlar için zaten aylardır çok zor yaşam koşulları sözkonusuyken şimdi de saat 24.00 sonrasında müzik yasağı uygulaması başladığını belirten Koçyiğit, bunun mekanlarda müşterilerce tepkiyle karşılandığını da kaydederek, ‘Corona virüsü sanki gece 24.00’ten sonra daha hızlı mı bulaşacak’ diye sorulduğunu ifade etti. Koçyiğit, “Böyle devam ettiği sürece müzik sektörü, eğlence sektörü ciddi anlamda ekonomik kayba uğrayacaktır. Bunun telafisi olacağını da düşünmüyorum. Sendika, eğlence sektöründe büyük işletmeler, kamusal kurumlar anlamında beraberlik olması lazım. Devletimiz bu sektörden büyük vergiler elde ediyor. Bunun önemi şu anda gözden kaçmış durumda. 1,5 milyon kadar sanatçı ve işçi potansiyelimiz var. Çalışmalarının canlı bir kaydı yok. Sosyal kültürel ve ekonomik sekteye uğramış hissediyoruz kendimizi. AVM’lerin açık olması, toplu taşım araçlarının kullanılması devam ederken, niçin gece hayatındaki bu etkinliklerin kısıtlanmasına karar verildi? ‘Acaba eğlence sektörüne ve bu sektörde çalışan insanlara sekte mi vuruluyor’ düşüncesini oluşturuyor” diye konuştu.

Müzisyenler devletten ekonomik çözüm bekliyor

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan müzisyen Hasan Aldemir de, “Bu uygulamaya müzisyenler olarak anlam veremiyoruz. Bugüne kadar salgınla ilgili pek çok kısıtlama kararı çıktı. Hepsinin belirli bir mantığı vardı. Ama şimdi gece 24.00’ten sonraki banttan ve canlı müzik yasağını gerçekten mantık dışı buluyoruz. Çünkü eğlence mekanları akşam erken saatlerde devreye giren yerler değildir. Eğlence ilerleyen saatlerde pik yapar. Cuma ve Cumartesi günlerinde, ertesi gün işleri olmayan kişiler o günlerde eğlence mekanlarında olmayı tercih ederler. Banttan da müzik vermeyeceksiniz denildiğinde binlerce müzisyenin, müzik sektöründeki kişinin mağduriyeti demektir. Bunu devlet olarak engellendiğinizde bir çözüm bulmalısınız” tepkisini gösterdi.

Eğlence mekanları denildiğinde binlerce müzisyen olarak bu sektörde gelir kazanmaya çalıştıklarını anlatan Aldemir, “Kısa çalışma ödeneği gibi diğer sektörlerde olduğu gibi bizde de olmasını isterdik. Ama bize bunun yapılmayacağını biliyoruz. Müzisyenler salgın dönemi öncesinde de görülmeyen insanlardı. Maddi kayıplarımız var. Müzisyen insanlar gündelik 150-250 lira gibi rakamlarla hayatta kalmaya çalışan insanlar. Dolayısıyla bu yevmiye düşünüldüğünde, çalışmadığımız zaman bizler için maddi kayıplar çok büyük, hatta yıkımdır. Mart’tan beri yasaklı bir sektör olduğumuzu düşünürsek meslek değiştiren, gece bekçiliği yapan, enstrümanını satan arkadaşlarımız var. Bu virüs salgında en olumsuz etkilenen çalışan kesim kim derseniz? İlk beşte müzisyenler gelir” dedi.

Eğlence mekanı sahipleri ve işletmecileri ne düşünüyor?

Ankara’da eğlence mekanı sahibi Ünal Erdaloğlu da, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, “Aslolan bizim salgınla birlikte yaşamayı öğrenmemiz, ben böyle bakıyorum. Yasaklar, sosyal mesafe uygulamaları bazı yerlerde imkansız mesela toplu taşıma araçları gibi, çünkü kaynaklarınız belli, o hatlardaki otobüs, metro gibi alt yapınız belli. Bunları arttıramayacağınıza göre kısa süre içerisinde bununla yaşamayı öğretmeniz lazım. O yüzden bir yasakların anlamı olduğunu düşünmüyorum” görüşünde.

Saat 24.00 sonrası ile öncesi arasında salgın açısından ne gibi bir farklılık olduğunu anlayamadıklarını vurgulayan Erdaloğlu, “Bunu, insanların eğlence hayatına, sosyal hayatına müdahale gibi görüyorum. Mekanda yapılan canlı müzik değil sadece bütün müziğin kesilmesi söz konusu. Oysa müzik sustuğunda herşey aynı, bütün işleyiş aynı, sosyal mesafeler aynı ama müziği kesiyorsunuz, hiçbir anlam veremiyoruz. Saat 24.00’ten sonra insanlar oturmaya devam ediyor, ulaşım sıkıntısı olmayanlar. Zaten araç sıkıntısı olanlar 24.00’e doğru mekanı terkediyor. Bütün müziği kesmişsiniz. Son dönemde her masa kendi müziğini yapmaya başladı. Herkes kendi cep telefonuyla istediği müziği istediği gibi dinleyebilir. Böyle bir dönüşüm oluştu” diye anlattı.

Bir başka mekan sahibi Üstün Alpay da, eğlence mekanları olarak ciddi sıkıntı yaşadıklarını ve müşteri memnuniyetsizliğinin sözkonusu olduğunu belirterek, devlet yetkililerine müzik yasağı yerine salgın önlemleriyle ilgili daha fazla denetim yapılması önerisinde bulundu. Alpay, “Benim bu konudaki önerim şu olacaktır; ‘zaman kısıtlamasının tamamen kalkması, ama denetimin hijyen kuralları ve sosyal mesafe kuralının daha fazla olması’ olacaktır. Dediğimiz gibi saat 24.00 herhangi bir saatle ilgili bulaşık söz konusu olmadığı için bunun yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Şimdi biz 24.00’de müziği kapattık herkes birbirine soruyor ‘Eh şimdi ne oldu?’ Biz yine aynı masada oturuyoruz, biz aynı servisi yapıyoruz, biz yine muhabbet ediyoruz, biz yine yiyoruz, içiyoruz. Aradaki tek fark sahnedeki sahne müzisyenlerinin aşağıya inmesi. Böyle olunca soru işaretleri oluyor, ‘Neden yasaklama geldi?’ diye. Çünkü değişen bir şey yok. Yetkililerimize şunu söylüyorum: Bizi denetlesinler, diğer mekanları denetlesinler, sanatçıları denetlesinler, sanatçılara her hafta Corona virüsü testi yapılsın, buradaki personele yapılsın, müşterilere yapılsın” dedi.

Eğlence mekanları olarak aslında sosyal bir görevi üstlendiklerini söyleyen Alpay, salgın koşullarında insanlara nefes alma imkanı sunduklarını işaret ederek, dolayısıyla bunun bir sosyal ihtiyaç olarak görülmesi gerektiğini dile getirdi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG