Erişilebilirlik

Türkmen Kalkınma Partisi: ‘Dengeli Siyaset Yapmalıyız’


Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bağımsızlık referandumunu tartışıyor. Resmi olarak Irak’ın bir parçası olan IKBY’nin 25 Eylül’de referanduma gitme kararına Bağdat’tan da sert tepkiler geldi. Geçtiğimiz günlerde IKBY’den bir heyet Bağdat’a gitti. Referandumun ertelenip ertelenmeyeceği henüz belli değil ancak bölgedeki milletlerden biri olan IKBY Parlamentosu’nda da sandalyesi olan Türkmenler de iki farklı siyaset ve görüş etrafında toplanmış gibi görünüyor.

Irak Türkmen Cephesi referandumun zamanlamasının yanlış olduğunu savunurken Türkmen Kalkınma Partisi lideri Muhammed İlhanlı referandum kararını desteklediklerini söylüyor.

Dengeli siyaset yürütülmesi gerektiğini vurgulayan İlhanlı, referandum kararından Irak’taki Türkmenler’in durumuna ve Türkmenler arasındaki siyasi fikir ayrılıklarına kadar birçok konuyu Amerika’nın Sesi’ne (VOA) değerlendirdi.

VOA: Partiniz ne zaman kuruldu?

İLHANLI: Türkmen Kalkınma Partisi’nin genel merkezi Erbil’de ancak partimizin hem bu bölge hem de Irak’ın çeşitli yerlerinde komite ve teşkilatları var.

Irak Milli Türkmen Partisi Türkiye’den buraya geldi, burada bir karargah açtı. O zaman burada bir Türkmen siyasi hareketi başladı. 3 yıl sonra, 1991 senesinde Türkmen Cephesi teşkil edildi. Biz, Türkmen Cephesi’nde çalışmaya devam ettik 2001 senesine kadar.

Baktık ki Türkmen Cephesi’nde ve o siyasi hareket içinde yapılan siyaset bu bölgeye uygun değildir, onun için biz başka bir siyasi parti kurduk. Türkmen Kalkınma Partisi olarak siyasi faaliyetlere devam ettik. 1991 senesinde başlayan hareketin uzantısıyız ama bölgeye uygun siyaset yapıyoruz. 2014 yılında yaptığımız kurultayda partinin adı Türkmen Kalkınma Partisi oldu.

Partimiz ılımlı bir siyaset uyguluyor. Türkmenler’in hak ve hukukunu savunmak, demokratik federatif bir sistem kurulması için mücadele ediyoruz.

VOA: “İçerideki siyasi durumu gözeterek” derken tam olarak kastettiğiniz ne? Siyasetinizin ana çizgisi ne?

İLHANLI: Biz, buradaki emrivakiye göre hareket etmek istiyoruz. Türkmenler’in de buradaki hacmine göre siyaset yapıyoruz. Hayali projeler üzerinden siyaset yaparsak iyi bir sonuç elde edemeyiz ve milletimiz için iyi bir şeyler de elde edemeyiz.

2000 senesinin başından beri Irak’taki siyasi gelişmelere bakarsak, Şii güçler ve Kürtler iyi kazanımlar elde ettiler. Çünkü buradaki gerçeklere ve emrivakiye göre siyaset ettiler ve herkes kendi hacmine göre haklar talep etti, siyasi yönetime iştirak etti. Türkmenler bunu yapamadı ve buraya uygun bir siyaset kuramadı.

Irak ve Kürdistan bölgesinin siyasi kültürüne göre bir siyaset yapmamız lazımdır. Türkmenler’in Türkiye’yle bazı yakınlıkları var ama Türkiye’deki gerçekle, durumla buradaki arasında fark var. Biz, Türkiye’de yaşasaydık oranın siyasi kültürüne göre siyaset yapmamız normaldi ama Irak’ın durumu farklı.

Burada iki tane siyasi sistem, rejim var. Biri Irak rejimi, biri de Erbil merkezli Kürdistan siyasi rejimi. Biz, kalkıp da bu iki siyasi rejimden başka bazı hayali projeler üretirsek ve bunlarla ilgili Türkiye’ye yanlış bilgi verirsek hem kendimizi hem Türkiye’yi yanıltmış oluruz. Uzun bir süre sonra tekrar sıfırdan başlamamız gerekir.

Kürdistan Federe Bölgesi’nde buradaki gerçeğe göre, Bağdat’ta da Bağdat’taki siyasi kültüre ve gerçeğe göre siyaset yapmamız lazımdır.

Bazı siyasi partiler bir slogan üzerinden yürümekteler, işte, Irak’ın toprak bütünlüğü… Irak’ın toprak bütünlüğünü Irak’a hükmeden ve Irak’tan büyük kazanımlar elde eden siyasi taraflardan daha çok korumaktadırlar. Biz Türkmenler, Irak’ı yönetmiyoruz. Başbakan bizden değil, Şiiler’den. Cumhurbaşkanı bizden değil Kürtler’den. Kürt olan cumhurbaşkanı, Şii olan başbakan Irak’ın petrolünü bütün servetinden faydalanan taraflar Irak’ı savunmuyorlar. Bugüne kadar Irak’ta hep zulüm gören, haklarından olan Türkmenler Irak bütünlüğü üzerine siyaset yapıyorlar. Bunu anlamıyorum.

Sen Türkmenler’i temsil ediyorsun, hak hukukunu istiyorsun. Peki, Türkmenler’in neye göre Irak’ta kalmasında menfaati var? İkincisi, orası Türkmenistan değil, burası Türkmenistan değil. Orası Arap çoğunluklu, burası Kürt çoğunluklu. Niye eğer bir Kürdistan Devleti’nde siyaset yaparsan zarar göreceksin, rencide oluyorsun da niye Şii çoğunluklu bir Arap ülkesinde rencide olmuyorsun, oradan zarar görmüyorsun?

Kurduğumuz siyasette de dengeyi sağlamamız lazım. Mesela, Türkiye Ortadoğu’da büyük bir stratejik konuma sahiptir. Irak da burada bir devlettir. Kürdistan’ın da bir yönetimi var, devletleşmeye doğru gitmektedir. Bunların arasında dengeyi sağlayarak Türkmenler’in hak hukukunu, varlığını korumak için mücadele etmeliyiz.

VOA: Parlamentoda sandalyeniz var mı?

İLHANLI: Kürdistan Parlamentosu’nda Türkmenler’e 5 sandalye verildi. Türkmen Kalkınma Partisi olarak 1 sandalyemiz var.

VOA: Bu bölgede siyasi ve ekonomik kriz var, IŞİD’le savaş sürüyor. Böyle bir dönemde referandum kararının alınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

İLHANLI: Bir Türkmen olarak değil, burada yaşayan bir siyasetçi olarak şunları söylemek istiyorum; Irak’ta Osmanlı Devleti’nden sonra sakat bir taban üzerine ve masa üzerinde bir devlet kurdu İngilizler. Üç vilayeti; Basra, Musul ve Bağdat’ı birbirine yapıştırdılar ve “burası Irak’tır” dediler. Neden böyle yaptılar? Çünkü üç ayrı vilayette üç ayrı denge, üç ayrı kültür, üç ayrı milliyet yaşamaktadır. Devlet kurulduğundan beri hep sorunlar yaşandı. Hep katliamlar yaşanmıştır, milletler arası kavga var, birbirleri ile uyuşmuyorlar. Burayı birbirine bağlamak çok zor, bunu yanlış yaptılar.

VOA: Petrol var her şeyden önce.

İLHANLI: Evet. 2003 senesinde Saddam düştükten sonra Şii yönetim çok zayıftı. En güçlü siyasi sistem Kürtler’in siyasi sistemiydi ve 1991’den 2003’e kadar burayı yönettikleri için siyasi tecrübeleri vardı. O dönemde Bağdat yönetimine girdiklerinde her şeyi yapabilirlerdi. Mesela “biz, buraya kadar sürdürdük, bir konfederasyon, iki ayrı yönetim kuralım” diye. O zaman Şiiler’in yönetimleri çok zayıftı ve Kürtler’in Amerikalılar’la çok iyi ilişkileri vardı. Ama yine de “biz, Irak toprak bütünlüğünü seçiyoruz” dediler ve 2003 senesinde masaya oturdular ve hiçbir tecrübesi olmayan Sünni ve Şiiler’le bir anayasa kurdular. Ama 2003 senesinden bugüne kadar Şii yönetimler Irak’ta sadece Şii nüfuzunu güçlendirmek için, İran yanlısı adamlarının Irak’a hükmetmesi için ve Sünniler’i, Türkmenler’i, Kürtler’i zayıflatmak için bir politika uyguladılar.

En son bu bölgenin petrol ihracatı başladı. Türkiye üzerinden bu petrol ihraç edilmeye başlandı. Irak bütçesine, servetine yeni bir servet eklendi. Irak devleti buna sevinmek yerine buraya tekrar olumsuz bir şekilde davranmaya başladı. Ve bu petrol Türkiye’ye ihraç edildiği için ve İran’a pay verilmediği için buraya olumsuz hareketler başladı ve buranın bütçesi kesildi. Bölge, büyük sıkıntılar yaşadı. Bunun dışında da Kürdistan bölgesinin etrafında Şii askeri yığınaklar başladı. Daha sonra baktık ki Sünni bölgeler, Musul, Anbar ihmal edilmeye başlandı. Irak ordusu ve Şii güçler oraları sahiplenmedi. DEAŞ geldi oraları işgal etti, milyonlarca Sünni insan göç ettirildi. “Belki bizi de böyle bir şey bekliyor” dedik. Artık burada Kürt, Türkmen, Yezidi, Ermeni kalmadı. Hepimiz bu bölgenin vatandaşlarıyız. Böyle düşünmeye başladık. Sünnilerin başına gelen bizim de başımıza gelebilir.

Türkiye yanlısı bir politika izlediğimiz için İran burada nüfuzunu güçlendirmek istiyor. “Bunu bize de yapabilirler” diye düşündük.

2014 senesinin başında bir toplantı yaptı bütün siyasi taraflar, referanduma doğru gidilmesi istendi. Referandum silahı elimizde olsun istendi. Ne zaman ki bölgede değişiklikler yaşandı, durum müsait olduğu zaman biz de kendi varlığımızı bağımsız bir varlık ilan edelim. Niye? Çünkü biz, 100 senedir Irak’la yapamıyoruz, sonra da yapamayız. Durum iyiye değil kötüleşmeye doğru gidiyor diye baktık. 2014 senesinde bu karar alındı. Baktık ki Irak’taki siyaset değişmiyor, zihniyet değişmiyor. Mesela Şii gelir, Sünni gelir ama aynı zihniyet. Biz burada bir 100 yıl daha bekleyip yeni nesiller bizim yaşadığımızı yaşamasın diye bölgede demokratik, medeni ve bütün etnik grupların eşit şekilde eşit haklara sahip olacağı bir devlet kuralım. Bizim de siyasi varlığımız olsun.

Herkes “Kürt Devleti” diyor ama buradaki Türkmenler ve Hristiyanlar buna bu gözle bakmıyorlar. Biz de bu siyasi varlığın bir parçasıyız.

VOA: Ama adı Kürdistan…

İLHANLI: Adı Kürdistan’dır. Bu bölgenin coğrafi olarak ve Irak anayasasında da siyasi olarak adını Kürdistan koydular. Bizim irademizin dışında bir durumdur. Eğer 70’lerde 60’larda böyle bir proje olsaydı Türkmenler buna karşı çıkarlardı ama bugünden sonra bu siyasi varlık zarar görecekse Türkmenler ve Hristiyanlar da zarar görür. Çünkü bu coğrafi bir bölgenin kaderi oldu artık. Çünkü başka bir alternatifimiz yok.

Diğer taraf Irak (Bağdat hükümeti) tarafıdır. Irak tarafı kötü bir yönetim olduğu için başka bir alternatifim yok. En iyilerini seçmek için biz, Kürdistan’da olmak istiyoruz, Kürt yönetimi yanlısı olarak…

Bazıları, “siz Kürtler’e bağlısınız, Kürt kuklası olmuşsunuz” diyor. Yani ben, Milli Türkmen partisiyim, Türkmenler’i temsil ediyorum, Türkmenler’in menfaatlerinin peşindeyim. Türkmenlerin menfaati bunu gerektiriyorsa bunu yaparım. Niye, ben eğer Kürdistan tarafını seçersem kukla oluyorum da Şii tarafını (Bağdat hükümeti) seçersem Şii kuklası olmuyorum?

Burada ekonomik kriz olmasına rağmen, Bağdat’ın buranın bütçesini kesmesine rağmen buradaki durum oradan daha iyi.

İkincisi, biz burada ikinci milletiz. Ama Irak’ta bize hiçbir zaman ikinci millet olarak bakmazlar. Buradaki yönetim Türkiye yanlısı bir yönetimdir. Oradaki yönetim İran yanlısı değil sadece İran’ın ve Şii nüfuzunu Ortadoğu bölgesinde güçlendirmek için mücadele eden bir yönetimdir. Hangi yönetimin yanında olmak Türkmenler için uygundur?

VOA: Türkmen nüfusu ne kadar? Seçmen olarak…

İLHANLI: Seçmen olarak az ama burada 250 bin Türkmen yaşıyor. Irak genelinde 2-2,5 milyon Türkmen yaşamaktadır.

Kerkük’teki Türkmenler’in yüzde 10-15’i bizim partimizle ilişkili ve Kerkük’teki bağımsız, tarafsız Türkmenlerin yüzde 60’ı referanduma evet diyecek.

VOA: Kerkük’teki Türkmen nüfusu ne?

İLHANLI: Kerkük’le ilgili çeşitli merkezlerden, çeşitli bilgiler geliyor. Değişiyor çünkü, herkes Kerkük üzerine kendi planını kuruyor.

Telafer’de 400 bin Türkmen vardı ama orada demografik değişiklik olmadı. Dönebilirler. Telafer bir Türkmen kentidir ama Kerkük’te Türkmen, Kürt ve Arap yaşamaktadır. Kerkük’ün durumu buradan daha karışık. Çünkü Erbil’de sadece Türkmenler, Kürtler ve biraz Hristiyan var.

Bazıları “dışardan Kürtler getirildi, Türkmenler azaldı, demografik yapı değiştirildi” diyorlar. Bunu Türkiye’ye böyle aktardılar. Biz, bunu düzeltmek istiyoruz. Biz bu hayallerle, bu bilgilerle gerçek bir siyaset yapamıyoruz.

Türkmen kültürü orada yaygın olduğu için, Türkmenler daha medeni olduğu için Kürtler de Hristiyanlar da Türkmence konuşurlardı. Onların kültürü Türkmen kültürüydü. Irak döneminde de (Saddam dönemi) diktatör bir dönem olduğu için işte seni Sosyalist Arap Baas Partisi yönetiyor, senin kültürün önemsiz, senin varlığın bile yok Irak anayasasında. Onun için kimsenin kendi kültürünü ibraz etme sorunu yoktu. Türkmenlerle kardeşçe yaşadığı için herkes Türkmence konuşurdu.

Seçimde en fazla ne kadar hile yapılabilir? Yüzde 5-10 ama yüzde 50-60 yapmak imkansızdır. Erbil’in demografisini değiştirmek için 100 seneye ihtiyaç olabilir. Ben 10 içinde Erbil’de Türkmenler yüzde 70 ise, yüzde 40’ını nereye götürdüm. Niye yüzde 30 oldu? Orada Kürtler varlıklarını korumak için var güçleri ile çalışıyorlar. Orada bazı siyasi çekişmeler de yaşanabilir. Ama bir gerçek var, Kerkük’ün gerçeği var, o gerçeğe göre hareket et.

Türkmenler burada iyi bir şey elde ettikleri zaman Türkiye de kazanmış olur, sonuçta Türkiye Türkmenlerin menfaatini istiyor. Kaldı ki, kimse demesin “biz, Türkiye’nin menfaatlerini koruyoruz.” Buradaki yönetim Türkiye ile işbirliği içinde, buradaki yönetimin Türkiye ile yaptığı ittifak Türkmenlerin iç siyasetinden çok daha güçlü.

Milli güvenlik durumları, siyasi ve uluslararası düzeydeki anlaşmalar Kürdistan yönetimiyle Türkiye yönetimi iyi bir şekilde yapıyor. Onun için biz bu yönetimin bir parçası olmalıyız. Ben bir Türkmen olarak Türkiye ile siyaset yapmak yerine bölgede devlet olarak siyaset yaparsam Türkiye’ye hizmet edebilirim ve devlet yönetimi içinde Türkiye’nin menfaatlerine yönelik, komşu olarak iyi ilişkiler kurmak için iyi bir şeyler yapabiliriz.

VOA: Bölge referanduma hazır mı? İç siyasi çekişmeler, diğer ülkelerden tepkiler var.

İLHANLI: Referandum yapılması kararının alındığı toplantıdaydım. Haziran ayında 15 siyasi parti toplanıp bu kararı aldık. Biz dedik ki “biz bunu yaparsak Bağdat’tan tepki gelir ve bölgeler buna olumsuz cevap verirler”

Neden? Bir; hiçbir devlet bir diğerinin parçalanmasını ve bölünmesini istemez. Diplomatik usullere göre toprak bütünlüğünü ister, istikrar olsun, barış içinde çözülsün ister. Ama bizim buradaki referandum devlet ilanı anlamına gelmez. Bu referandum demokratik medeni bir eylemdir. İnsanların görüşünü almak istiyoruz. Eğer bölgenin şartları uygun olursa, komşu ülkeler özellikle Türkiye, BM ve özellikle daimi üye olan ülkelerin çoğu gelecekte destek verirse o zaman bağımsız devletin ilanı düşünülür. Referandumdan bir gün sonra devlet ilan edilmez.

Şu an fiili olarak bir devlet var burada. Irak yönetimi ve Irak’taki sistem kendisi burayı referanduma, bağımsızlığa doğru itti. İlk önce kendi ordusunu buradan çekti. Peşmergeler burayı DAEŞ’e karşı savundu.

Kürtler’in, Hristiyanlar’ın ve Yezidiler’in yaşadığı bölgeler vardı. Oralardan da çekildi. Oralara da Peşmerge girdi. Emniyet, asayiş, devlet müesseseleri açısından burada Bağdat’a bağlı hiçbir şey yok. Sadece ortada mali durum vardı. Bağdat kendisi kesti bu bütçeyi.

İran, sınır kapısında Kürtler’le anlaşma yapmaktadır, Türkiye aynı şekilde. Demek ki biz ayrı bir devletiz, fiili olarak sadece bunun ilanı kalmış. İki ayrı ordu da var (Irak ordusu ve Peşmerge).

VOA: Kerkük-Havice operasyonu bittikten ve IŞİD o bölgeden çıkarıldıktan sonra Peşmerge’yle Haşd-ul Şaabi ve Irak ordusu arasında çatışma olur mu? Operasyonun bitimi referandum dönemine de denk geliyor. Bu nedenle referandum biraz riskli bir karar olabilir mi?

İLHANLI: Referandum olmasa da Irak’ta kavga olur. Çünkü Haşd-ul Şaabi tam olarak Şii yönetiminin güçlü olması için çalışır ve Şii yönetiminin maruz kaldığı herhangi bir tehlike olursa gözleri oradan başka yere çevirmek için eylem yapmaya başlar. Bu, İran’ın kurduğu bir plandır.

Irak bir askeri güç kurmuş, adı Haşd-ul Şaabi. Bunlar IŞİD’in olduğu her yere saldırıyorlar. Hepsi askeri üniforma giymiş. Şimdi burada bir soru var; bu insanlar neden Irak ordusuna girmediler ve bu dedikleri kahramanlıkları Irak askeri olarak yapmıyorlar? Hepsi Irak vatandaşı, oraya verilen bütçe Irak bütçesinden, o üniformalar Irak ordusu üniformaları, onlara verilen silahlar Irak ordusu için verilen silahlar. Madem ki böyle kahraman insanlar var Irak’ta, böyle iyi çalışıyorlar Irak ordusu içinde yapsalardı. Niye? Çünkü bazı işler yapılıyor. Bunları Irak ordusu yaparsa bunları cezalandırmak lazım, değil mi? Irak devleti ile konuşulur, “sen niye bunu yaptın” diye. Ama bunların farklı amaçları olduğu için ve yaptıkları insan hakları ihlallerini ortadan yitirmek (kaybetmek) için Haşd-ul Şaabi olarak yapıyorlar. Bunlar yaptıkları zaman sen kimi cezalandıracaksın? Diyecekler ki “işte bir grup insan, bize yardım için geldiler, bunların bir komutanları yok”

Haşd-ul Şaabi gelecekte bu bölge için de bir risk. Siz “referandumdan sonra böyle bir tehlike var” diyorsunuz. Biz, bu tehlikeden dolayı referandum istiyoruz, bunlardan uzak kalalım.

Kerkük’e gelirsek, Kerkük illa Kürdistan’a gelsin demiyorlar. Kerkük’te bir referandum olsun ve eğer oradaki insanların çoğunluğu Bağdat yanlısıysa ve gelecekte Kürdistan’a ilhak edilmek istemiyorlarsa referandumda hayır diyecekler.

VOA: Türkmenler olarak buranın durumuna göre siyaset yaptığınızda menfaatleriniz neler?

İLHANLI: Burada oy oranımız çok az. Buradaki Kürtler’le iyi ilişkilerimiz olduğu için ve buradaki demokratik tecrübe daha ileri olduğu için bizim oylarımız az olduğu halde burada bir millet olduğumuzu biliyorlar ve bize parlamentoda yüzde 5 kontenjan verdiler.

“250 bin nüfusumuz var” dedik, bize “her 50 bin oya bir sandalye veriyoruz ama sizin 50 bin oyunuz yok. Bu nedenle biz, her 50 bin nüfusa bir sandalye verelim” dediler. Biz oy alsak da almasak da 5 sandalyemiz var. “Bizim neden 5 sandalyemiz var” diyenler buyurun, seçime girin fazla sandalye kazanın.

Bize bakanlık verdiler, devletin bütün müesseselerinde yönetimde Türkmenler var. Bunlar Erbil’deki Türkmenler’i temsil ediyorlar. Eğer Kerkük, Telafer de buraya gelirse biz burada ikinci büyük güç oluruz. Eğitim, kültürel, sosyal haklarımızın yanında siyasi zirve toplantıları var; 10 bin oy almış Türkmenler milyon oy alanla aynı zirvede oturuyor. Demek ki biz, siyasi haklarımızı aldık, daha iyisini istiyoruz.

Peşmerge, İçişleri ve Adalet bakanlıkları en önemli bakanlıklardır. Bunlardan birini, Adalet Bakanlığı’nı bize verdiler.

Biz daha fazla hak talep ediyoruz. Bölge başkanlığı, başbakanlık yardımcılıklarını istiyoruz, bunu talep ettik. Ama Irak’ta olanlara bakarsak hiçbir zaman zirve toplantılarına Türkmenler’i davet etmedi Maliki. Maliki, Irak dediği zaman sadece Şiiler, Sünniler ve Kürtler’den bahseder. Türkmenler’den ve Hristiyanlar’dan bahsetmez.

En son Brüksel’e gittik, Barzani bütün AB yetkilileri önünde Türkmenler’in ve Hristiyanlar’ın haklarının korunacağına dair söz verdi.

“Gelecek devletin(bağımsızlık sonrası) anayasasında etnik gruplarla özellikle Türkmenlerle ilgili maddeleri illa biz yazarız. Sadece yazılı değil kanuni taraflarını biz yapalım” dedik. Prensip olarak bunun da onayını aldık.

XS
SM
MD
LG